|45|

1.9K 185 39
                                    




  Genç adam; başındaki spor şapkayı bir kez daha kontrol etti ve gözündeki, insanlar tarafından en bilindik olan özelliğini, yani buz mavisi gözlerini saklayan güneş gözlüğünü düzeltti.

     Fazla şık giyinmemişti ama ev haliyle, herkesin fark edebileceği bir şekilde dışarı çıkma gibi bir gaflette bulunmamıştı tabi ki. O kadar insanın içine, ilk bakışta tanınma riskiyle çıkamazdı yani.

Birkaç dakikalık beklemeden sonra da hazırlanmış olan siparişlerini alıp elinde iki karton torbayla küçük kafeden çıktı. Hava, mevsimin de etkisiyle fazlasıyla güzeldi. Tam, planladığı şeyi yapmaya uygundu Yani.

     Kafenin sokağından çıkıp köşeyi döndü ve ayarlamış olduğu arabaya binip gidecekleri yeri söyledi. Neyse ki az önceki kafe pek de kalabalık değildi ve siparişleri hazırlayan çocuk onu tanısa da pek sorgulamamış, yaygara koparmamıştı.

      Daha önce hiç gittiği bir yer değildi, ilk defa deneyecekti ama gece internetten baktığında oranın limonlu pastasıyla küçük keklerinin çok methedilmiş olduğunu görmüştü. Kahvesinin de fena olmayacağını düşünerek kızla buluşmadan önce buraya uğrayıp tatlı ve kahve işini aradan çıkartmak istemişti.

Kız, önceki gün akşam saatlerine yakın bir zamanda İstanbul'a inmişti. Dün de ailesiyle zaman geçirdiğini bildiği için mesaj atma gereği duymamıştı. Sadece, uçağı inince bilgi vermek için mesaj attığında kısa bir yazışma geçmişti aralarında.

Ama bu sabah buluşacakları yeri ve saati haber vermek için yazmıştı tabi ki. Beşiktaş sahilde buluşacaklardı. Kız, Avrupa yakasında olduğunu söyleyince en uygun lokasyon burası görünmüştü.

Kızın bilmediği ayrıntı ise, genç adamın ayarlamış olduğu ufak bir tekne ile birlikte Adalar'a geçecek olmalarıydı.

Beşiktaş sahil gibi kalabalık bir alanda uzun süre durmayı ya da vapurla geçerken birileri tarafından fark edilme olasılığını göze alamazdı sonuçta, hele de kızın vereceği tepkiler koca bir muallakken öyle bir kumar oynayamazdı.

      En temizi, sadece ikisinin olacağı küçük bir tekneyle bu işi halletmekti.

Adalar'ı seçme sebebi ise hem kızın kaşla göz arasında bir taksiye atlayıp gitme ihtimalini önlemek, hem de hafta içi olmasından dolayı daha az insanın arasına karışmaktı.

       Bir de, her ne kadar hafızası konusunda çok fazla laf yemiş olsa da eğer yanlış hatırlamıyorsa o deli kız oraları seviyordu. Yani, yıllar önce denk geldikleri ortamlardan birinde olan konuşmalarda geçen bir mevzudan öyle hatırlıyordu.

    Park yeri aramak gibi bir işe giriş emek için de şirketten birinden kısa bir şoförlük rica etmişti neyse ki, gizliliğini bir şekilde korumak durumundaydı. Daha ilk dakikadan her hareketlerini magazine yetiştirecek birine alan tanıyamazdı.

İstanbul trafiğinin arasında kısa sayılabilecek bir araba yolculuğunun ardından sahil hattına gelince boş bir yerde durduklarında aracı süren kişiye teşekkür edip karton torbalarını da aldıktan sonra arabadan indi ve etrafını kontrol ederek iskelenin oraya doğru yürümeye başladı.

Kıza verdiği saatin gelmesine on dakika falan kalmıştı. Nereden geleceğini bilmiyordu ama fazla bekleyeceğini de düşünmüyordu.

       Ayarladığı teknenin yanına yaklaştığında kızdan beş dakika içinde orada olacağına dair mesaj geldiğinde her ihtimale karşı tam konumunu yolladı.

        Tekne, iskelenin oradaki kalabalıktan çıkınca on beş yirmi adım kadar ilerideydi. Ve kızın arıza yapma potansiyeli de göz önünde bulundurulduğunda iskelede buluşsalar buraya kadar sakin sakin yürüme ihtimalleri yok denecek kadar az gibiydi.

      O yüzden en iyisi kız geldiği gibi, daha ilk şoku atlatmasına fırsat tanımadan tekneye binmeleriydi.

Dakikalar sonra caddenin karşı tarafında kalan kalabalıkla birlikte yaya geçidinden geçen tanıdık sima görüş açısına girdiğinde istemsizce güldü.

Saniyeler geçip giderken kız, telefonunun ekranına baka baka adım adım ondan tarafa yaklaşırken ise sırıtması iyice genişledi. Muhtemelen göndermiş olduğu konuma bakıyordu.

Birkaç adım sonra, aralarında takibi beş altı adım kala durup etrafına baktığı sırada onu fark ettiğinde ise saniyeler sonra aradığı kişinin kendisi olduğuna emin olmuş olacak ki gözündeki güneş gözlüklerini çıkartıp uzun saçlarına siper olacak şekilde kafasına taktı.

Yüz ifadesinden tahmin ettiği kadarıyla hâla, onun kim olduğunu bildiğini anlamamıştı. Zira fazlasıyla kendinden emin duruyordu.

Genç kız, aralarındaki mesafeyi biraz daha kapatıp karşında durduğunda o da gözlüklerini çıkarttı.

"Selam maviş solist."

İlk konuşan taraf kız olduğunda genç adam çarpıkça sırıttı. Sıra ondaydı. Ve artık bu bilinmeyenlik oyununun son adımıydı.

"Hoşgeldin Lilya Ada Coşkun."





♣️♣️♣️

Zurna zırt dediiii! Sesi geldi mi? 🙈😁

Sizce bölüm nasıldı?

Normal anlatımların sırasının gelmesinin zamanıydı, değil mi ama?
Büyük karşılaşma gerçekleşti, Şimdi ne olacak?
Ve...
Huyum kurusun, yine tam yerinde kestim bölümü di mi? 🙃

Yorumlarınızı bekliyoruuumm 👀🙈

Bir de, oy vermeden geçmeyin lütfen olur mu?

LİLYA || texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin