İnsan, söylemeyecek isteyip de sustuğu şeyleri içinde biriktirdikçe tarifi zor bir ağırlık hissediyormuş meğer. Biriktirdiği kelimeler bir araya gelip ağır bir yük ediyormuş yüreğinde.
Bunu, bugün bir kez daha anlamıştı Ada.
O günden beri Pamir'den uzaklaşmayı seçip konuşmamanın bedelini, içinde biriken kelimelerin öfkesi ile ödemişti. Ama şimdi tuhaf bir ferahlama hissediyordu. Üç saniyede gençleşmişti sanki.
"Evet geri zekalı! Her içtiğinde Ulaş'a laf eden sen o gece zil zurna sarhoş oldun ve beni öptün! Sonra da gidip sanki saniyeler önce bana iltifatlar sıralayan sen değilmişsin gibi kaç kişinin ortasında benimle dalga geçip durdun!"
Tekrar sinirle soluduğunda konuşmayı bırakmak yerine gelen cesaretle birlikte gözlerini, ona bakmakta olan mavi gözlere dikti.
"Neymiş? Sinirlenince çok tatlı oluyormuşum! Her kıza da bu yalanı sıkıyor musun?"
Ada yeniden, ondan çok kendine dolduğu hırsla konuşmaya başladığında Pamir gözlerini birkaç kez kırpıştırdı ve daldığı bir rüyadan uyanmış gibi başını hafifçe iki yana salladı.
"Ada yemin ediyorum o geceye dair hatırladığım tek şey sarhoş olup saçmalamam! Ayrıca ister inan ister inanma ama senden başka kimseye de öyle bir cümle kurmadım şimdiye kadar."
Hafızasını, o geceye dair hatırladığı kopuk kopuk anıları birleştirmeye zorlarken kendini açıklamak ister gibi lafa girdi.
"Ben gerçekten hatırlamıyorum!"
"Şaşırmıyorum Pamir, gerçekten Şaşırmıyorum! Şimdiye kadar hatırlamayıp şimdi hatırlamanı zaten beklemiyordum!"
Ada ise bıkkınlıkla nefesini verirken ondan uzaklaşmak için odanın diğer tarafına doğru adımladı. Nefes almaya ihtiyacı vardı.
"Ayrıca, özür dilemeni ya da herhangi bir şey söylemeni de beklemiyorum. Sadece artık içimde tuttuğum şeylerin ağırlığına dayanamıyorum, bunun için söyledim."
Sesi, tahmininden de sakin çıkarken ve git gide kısılırken pencerenin kenarına doğru yaslanıp kollarını önünde bağladı.
"O yüzden kendini hiç zorlama. Ben içimdekileri söyledim, sen benim sinirimin sebebini anladın. Bitti gitti."
Tanıştıkları günden beri ona laf söylemekten çekinmeyen, hatta deyim yerindeyse kök söktüren kızın belki de ilk defa bu kadar sıkkın konuşması Pamir'in zihninde; daha da önemlisi kalbinde bir şimşeğin çakmasına sebep oldu.
Ada içindekileri söylemişti belki ama o henüz konuşmamıştı. Ve şu an camın kenarında, dalgın gözlerle yere bakan kız henüz farkında olmasa bile onun da söyleyeceği çok şey vardı.
"Ada..."
Yavaş adımlarla ona doğru yaklaştığında sesinin tedirgin çıkmasına engel olamadı. O da içindekileri söyleyecekti tabi ki ama bu deli kızın vereceği tepkilerden korkmadığını söylese yalan olurdu.
Bir an için tereddüt etse de sonrasında içindeki, uzun zamandır görmezden geldiği baskın sesi dinlemeye devam etti ve aralarındaki birkaç adımlık mesafeyi de kapatıp onun dalgınlığından faydalanarak eline uzandı.
Ada ise onun bu hareketiyle birlikte adeta elektrik akımına tutulmuş gibi bir çarpılma hissederken elini geri çekme isteğine baskı koydu. Adeta görünmez bir güç vardı ve bu, ondan uzaklaşmasına engel oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİLYA || texting
Novela JuvenilBilinmeyen: Pardon canım bir şey soracağım. Bilinmeyen: Ayıptır sorması biraz insafız mısın? Bilinmeyen: O nasıl bir fizik o nasıl bir endamdır? Bilinmeyen: Hatta bence Allahsızsın. Bilinmeyen: Sahnede kendini öyle bir kapatıyorsun ki şarkılara...