Los Angeles'ın değişken havasının getirisiyle birlikte sert rüzgar yüzüne çarpıp geçerken tepe taklak olan saçlarını sinirle geriye doğru savurdu Ada. Neyse ki sörf dersleri az önce bitmişti de rüzgarın bu seviyesine suda maruz kalmamışlardı.Önceki gün, Pamir'le çıktıkları Disneyland gezisinin; dün de kızlarla birlikte geçirdikleri sahil gününün ardından bugün de sabah kahvaltısının ardından kendilerini sörf dersinde bulmuşlardı.
Son iki ders hava şartları yüzünden ertelendiği için neredeyse bir haftadır sörfe gidememişlerdi, hocalarından da bugün ders yapabileceklerine dair mesaj gelince bu sabah ilk iş olarak sahile gelmişlerdi.
"Biraz sonra esen rüzgarla kavga etmeye başlayacaksın diye korkmuyor değilim Lilya. Bu ne sinir Yahu?"
Sol tarafından gelen, eğlenir tondaki sesle Pamir'den tarafa döndü. O, sürekli yüzüne gelip duran saçları yüzünden bir türlü çantasını toparlayamamıştı ama Pamir çoktan hazırlanmış onu bekliyordu.
"Bence geri kaç da o sinirim rüzgardan sekip sana da zıplamasın solist. Oymayayım o maviş gözlerini."
Dün bütün gün dışarıda olmalarının, gece de geç dönmelerinin üzerine bu sabah erkenden kalktığı için uykusunu pek alabildiği söylenemezdi. Bu yüzden de biraz sinirli sayılabilirdi.
Gerçi; dün gayet iyi,hatta tahmininden çok daha güzel geçmişti.
Sanki zamanında kedi köpek gibi didişen onlar değilmiş gibi, çifte kumruları andırmayacak halde gezmişlerdi her yeri. Hatta yanlarından geçen birkaç yabancı çok yakıştıklarına dair bir şeyler söylemişti.
Ama bunlar, bu sabah uykusunu alamamış olmasını ekarte edebilecek etkende şeyler değillerdi maalesef ki.
"Tamam tamam, sen hava durumuyla kavgaya tutuşmadan bekle burada sakince. Ben de gidip hocayla konuşayım sonraki derslerin programı için. Olur mu?"
Regl dönemi sıkkınlığını önüne gelene yansıtan duygu durumu karışık hemcinslerinin sinirlenmesi misali hırsla çantasını toplamaya uğraştığı sırada Pamir'in söylediği şeyle başını salladı.
"Tamam, ben burada beklerim seni."
Verdiği cevabın üzerine Pamir onu çantasıyla cebelleşme seansı ile baş başa bırakıp kendi çantasını aldı ve az ilerideki kafeterya tarzı yerde oturmakta olan sörf öğretmenlerinin yanına doğru ilerlemeye başladı.
Ada ise yaklaşık beş dakikalık debelenmenin ardından eşyalarını toparlamayı başardığında rahat bir nefes verip ayaklandı. Rüzgardan karmakarışık olan saçlarını tepesinden at kuyruğu yaptıktan sonra ise sırt çantasını tek omuzuna atıp sörf tahtasını da kumdan kaldırdı.
Bakışları, kısa bir taramanın ardından kafeteryanın terasında sörf öğretmenleri ile konuşan Pamir'i bulduğunda ise sörf tahtasına yaslanıp onları izlemeye başladı. Gayriihtiyari aldığı derin nefesle ise konserlerde sahne önünden onları izleyen hayranları gibi durduğu gerçeğinin farkına vardı.
Daha ilk gördüğü gün içine işlemiş olan mavi gözler şu an görüş açısında değildi, Pamir'in arkası ona dönük olduğu için sırtını görüyordu ama uyuz herifin endamı bile yetiyordu!
Koskoca dünyada başka kimse kalmamış gibi, yeğenin babasının en yakın arkadaşına tutulmuştu. Üstelik bu adamlar ülkelerinde yüzbinlerce hayrana sahip bir müzik grubunun üyeleriydi. Herkesin dilindilerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİLYA || texting
Teen FictionBilinmeyen: Pardon canım bir şey soracağım. Bilinmeyen: Ayıptır sorması biraz insafız mısın? Bilinmeyen: O nasıl bir fizik o nasıl bir endamdır? Bilinmeyen: Hatta bence Allahsızsın. Bilinmeyen: Sahnede kendini öyle bir kapatıyorsun ki şarkılara...