|67|

1K 135 130
                                    



Esen tatlı rüzgar tenine değip geçerken attığı her adımda ayaklarının altında hissettiği kumla birlikte gel git yapan dalgaların bıraktığı ıslaklık, güzel bir rüyadaymış hissi verirken ufuk çizgisine uzanan gözlerini birkaç kez kırpıştırdı.

"İyi misin? Dalgın gibisin?"

Kulaklarına dolan tanıdık ses ve sol elinde hissettiği hafif baskı ile kendine gelirken bakışlarını ondan tarafa çevirdi. Elini tutmakta olan elin sahibi, meraklı bakışlarıyla onu izlemekteydi.

Ancak bu hallerinin gerçekliğini kabullenmesi hiç de kolay değildi. Şu denize bir dalıp çıksa yine de kendine gelmezdi.

"İyiyim iyiyim."

Ona bakmakta olan mavi gözlerin bir cevap beklediğinin farkında olduğu için kendini konuşmaya zorladı.

"Evden çıktığımızdan beri fazla durgunsun ama. Odada, canıma okuyacak gibi bakan halinden eser kalmadı."

Mavi gözlerin sahibinden çıkan ve eğlence kırıntıları taşıyan sözlerle birlikte o da belli belirsiz gülümsedi ve başını iki yana sallarken gözlerini onunkilere dikti.

"Canına okumak istediğim adam tek bir lafıyla bütün dengelerimi alt üst edip üstüne bir de 'hadi gidiyoruz' diyerek beni buraya sürükledi. Bu sırada tam olarak ne yapmamı bekliyordun sayın solist?"

Tahmininden de uzun kurduğu cümle ve sonuna yaptığı eklemeyle birlikte Pamir'den küçük çaplı bir kahkaha çıktı. Sonrasında da tuttuğu elini biraz daha sıkarken parmaklarını birbirine geçirdi ve onu kendine yaklaştırdı.

Ada ise onun bu hareketiyle birlikte kalbinin ters takla atmış gibi çarpmaya başladığını hissederken sertçe yutkundu.

Rüyada değildi, ancak buna kendini inandırması epey bir zaman alacak gibiydi.

     "Ne yapsaydım? İkimizin de biraz hava almaya ihtiyacı vardı."

      "İtirafının ardından sanki manava üç kilo domatesle iki baş marul siparişi vermiş gibi bir surat ifadesiyle 'haydi gidelim' deyip beni sürüklemek de tam senlik bir hareketti Pamir Onuray!"

    "Ha, itirafımı kabul ediyorsun Yani? Olmamış gibi davranmayacaksın?"

        Söylediklerinin ardından çevik bir hareketle önüne geçerek yürümelerini durduran Pamir'in, elini bırakmadan sorar gözlerle ona bakmasına karşın nefesini verdi Ada.

        Henüz bir tepki vermemiş olabilirdi ama duyduklarını sanki hiç olmamış, hiç duymamış gibi de yapamayacaktı. Bunu adı gibi biliyordu. Pamir'in söylediği şeyler, duyduğu ilk andan beri kulaklarında çınlıyordu.

   "Senin kadar geçmişe dayalı hislerim yok belki, ilk tanıştığımız zamanlardan beri kör kütük aşık değilim."

    "Ama ben artık hislerimden çok eminim, seni seviyorum."

        Kafasının içinde dönüp duran cümlelerle nefesi sanki yeniden kesilirmiş gibi olurken bakışlarını dalga seslerinden tarafa çevirdi. Okyanusun maviliği bile ona, kaçmak istediği gözleri hatırlatıyordu.

   "Ada, yüzüme bakar mısın? Sürekli gözlerini kaçırıp duruyorsun."

        Pamir'in kulaklarına dolan sesi ve boşta kalan elini çenesine yerleştirerek göz göze gelmelerini sağlamasıyla birlikte kendini sakin tutmaya zorladı. Sanki içinde, panikle karışık tuhaf bir sevinçle bir sağa bir sola koşuşturup duran hücreler vardı.

LİLYA || texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin