|58|

1.3K 136 35
                                    



       "Öyle birden yalnız bırakmakla hata mı ettik acaba? Keşke ne konuştuklarını duyabileceğimiz bir yerde kalsaydık, görseydik en azından ne durumda olduklarını! Ya kötü bir şey olursa? Ya biz gittikten sonra kavga ederlerse?"

       Parkın yan kapısından çıkıp ağaç altında bir banka oturdukları andan beri dur durak bilmeden konuşan Ada'nın ardı ardına sıraladığı cümlelere karşın seslice nefesini verdi Pamir.

     Geçen yıllarda değişen şeylerden biri de bu kızın açılan çenesi olmalıydı...

   Eskiden utanıp sıkılan, doğru düzgün konuşmayan kız şimdi makinalı tüfek gibiydi!

     "Ya konuşma kötü biterse? Ya öfkeyle birbirlerine daha büyük zarar verirlerse? Ya her şey daha kötü olursa?" 

        Genç kız, bankın kenarındaki bebek arabasına oturttukları, uyuklar vaziyette olan ve neyse ki her şeyden habersiz olan Yade'ye duyurup onu huzursuz etmemek adına sessiz konuşmaya çalışıyordu ama bu gidişle birazdan ses tonuna da hakim olamayacaktı.

        İçindeki endişe kırıntıları her geçen saniye katlanarak büyüyordu. Haziran'ın yüzündeki ifade gözünün önünden gitmiyordu. Kuzeniyle yeğeninin iyiliği için yapmıştı her şeyi ama acaba hata mı etmişti?

     "Ada! Gidip en yakın pastaneden limon içerikli ne varsa toplayıp gelsem sakinleşir misin acaba? Hayır, kutsal saydığın ne kadar şey varsa onlar aşkına bir dur ve nefes al be kızım!"

     Pamir'in dayanamayıp araya girmesiyle Ada'nın endişe dolu bakışları onu buldu. "Sendeki rahatlık ve genişlik kıtalar arası okyanus dalgalarında yok be solist!"

     Bir gözüyle Yade'yi ve bütün görev bilinciyle onun başını bekleyen Köpük'e baktıktan sonra bedenini tamamen ona bakmakta olan mavi gözlerden tarafa çevirdi.

     "Haziran'ın yüzüne hakim olan ton, banyo fayanslarından daha beyazdı en son! Hatta kireç gibi olmuştu! Ya fenalaşırsa, panik atağı tutarsa diye korkuyorum ne yapayım!"

"Peki bu korkularının ecele, ya da şu an konuştuklarına herhangi bir faydası ya da müdahale şansı var mı Ada? Niye durduğun yerde heder ediyorsun kendini? Bırak, ne olacaksa olacak!"

Pamir de daha fazla dayanamayıp lafa, daha doğrusu Ada'nın soru yağmurunun arasına girdi.

"Mesela Buğra da muhtemelen otele döndüğümüzde benim ağzıma sıçacak. Hatta gece uykumda boğma girişiminde bulunma gibi bir ihtimali de var. Ama dertleniyor muyum, bir yerime takıyor muyum? Hayır. Koyver gitsin kızım ya!"

"Ben sana şimdi gelişine bir koyuvereceğim, geldiğin yere tek vesaitle geri gideceksin Pamir!"

Ada'nın bu yorumuna karşın Pamir kendini tutamayıp küçük çaplı bir kahkaha attı. Ona göre oldukça ince, hatta minik sayılacak bedeni ve ne kadar sevimli olduğunu bilmediği yüz ifadesi ile ona atarlanması gülmek istemesine sebep oluyordu.

"Bak ya! Bir de gülüyor! Sen benim sabır sınırımda niye cirit atıyordun oğlum? Zevk mi alıyorsun bundan?"

Yürüyüş yolundan geçip giden birkaç yabancı, onların bu halini garipserken bazıları durup birkaç saniye onlara baktı. Dışarıdan bakan biri için küfür kıyamet kavga ettikleri sanılabilirdi ama onlar için normal sayılabilecek bir didişmeydi.

Aralarındaki iletişimin, ilişkilerinin temel taşı buydu yani.

"Kızgın halinin sevimliliğinin farkında olmamandan zevk almıyorum desem yalan olur Ada Coşkun, kusura bakma."

Ada tam, tepesine zıplayıp delirmeye el sallamasına sebep olacak raddeye gelirken parkın ön kapısından hışımla çıkan tanıdık bedenle bütün dikkati dağıldı ve Pamir'e çemkirmeyi bir kenara bıraktı.

"Aha! Buğra defoldu gidiyor!"

Endişesiyle karışmaya başlayan sinirini kontrol altında tutamadığı için epey yüksek perdeden çıkan sesiyle Yade bile uyuklamayı bırakıp onlardan tarafa dönerken Pamir hızla ayaklandı.

"Ben gideyim yanına, öğrenirim ne olduğunu. Sen de git Haziran'ı bul bence."

Söylediklerine karşın Ada hızla başını sallarken toparlanıp bebek arabasıyla tasmayı eline aldı ve hızlı adımlarla arkadaşının peşinden gitmeye başlayan Pamir'e seslendi.

"Bana da haber vermeyi unutma, merak ederim!"

............
............

Pamir: Otele döndük biz

Pamir: Buğra, kırmızı pelerin görmüş boğa gibi dolanıyor ortalarda

Pamir: Götüm yemedi konuşmayı denemeyi

Pamir: Ama bence baskın olan şey sinir değil, şaşkınlık.

Pamir: Çünkü sadece sinirli olsa şimdiye kadar tası tarağı toplayıp basar giderdi

Pamir: Çok bir gelişme olmasa da haber vereyim dedim

Pamir: Sizde son durum nasıl?

Pamir: Ne durumdasınız? (18:37)

Lilya: Haziran kriz geçirdi! (19:24)

Lilya: Panik atağı tetiklenmiş, ağlama kriziyle birleşince bilincini kaybetme noktasına gelmiş

Lilya: Ve ben de her an sinirimden bir yerleri yakıp yıkmak üzereyim Onuray!

Pamir: Hassiktir!

Lilya: Sana hassiktir!

Lilya: Hatta bana da hassiktir!

Lilya: Ben neden senin aklına uyup böyle bir işe giriştim ki sanki?

Pamir: Ada, endişeni ve öfkeni anlıyorum ama şu an söylenmenin bir faydası yok.

Pamir: O yüzden lütfen küfürlerini bir köşeye bırak, söz veriyorum sonra dinleyeceğim.

Pamir: Ama şimdi lütfen cevap ver, İyi misiniz hepiniz?

Pamir: Haziran nasıl? Yade nasıl?

Lilya: Haziran çok kötü değil, sakinleştirici verdiler.

Lilya: Başını çarpmış, ufak bir yarası var ama bu gece hastanede kalacak.

Lilya: Yade'yi de şimdilik hemşirelere emanet ettim

Pamir: Yapabileceğim bir şey var mı peki? Herhangi bir ihtiyacınız var mı yani?

Lilya: Var!

Lilya: O sarı saçlı, küfürlük arkadaşını da al buraya getir.

Lilya: Size iki çift lafım var.

Pamir: Tamamdır, konum yolla hemen geliyoruz.








♣️♣️♣️

Kendi dertlerini unutup etraflarındakilerle uğraşan canımız çiftimizin manyaklığı var üzerimde..
Bunlar da böyle bir ikili işte kendileri harici her şeyle uğraşıyorlar 😅

Ama onları da böyle sevdik, değil mi? 🥲🙈

Sizce başımıza daha neler gelecek?
Yorumlarınızı bekliyoruuumm 👀

Bir de, Oy vermeden geçmezseniz çok seviniriiimm 🖤✨

LİLYA || texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin