Başlama tarihi: 01.07.2022
Başlama tarihinizi buraya bırakabilirsiniz :')
Beril YÜCESOY
Her şey üniversiteyi başka bir şehirde kazanmamla başladı. İlk senem genelde yurt ve okul arasında gidip gelerek geçmişti. Bu döngü birinci sınıfın sonlarına doğru yıkılmaya başlamıştı. Yurtta edindiğim dostluklar, kalp kırıklığıma giden yolun başlangıcını teşkil ediyordu. Tabi hiçbir şeyin farkında olmadan okulu bitirmiş, ailemin yanına dönmüştüm. En yakın arkadaşımla yakın dövüş eğitimi almıştık o yaz. Benim içinde çok eğlenceli bir aktivite olmuştu.
Yurdun son günleri, geceleri yanımızda kalan ablanın yanına inmiştim her zamanki gibi. O gün Büşra da katılmıştı aramıza. 4 kız sohbetin dibine vurmuştuk. Tabi biraz üzüntü de vardı. Büşra yanımıza oturmadan önce bir büfeye gitmişti. Ama gözleri yaşlıydı. Neden ağladığını sorduğumuzda hiçbir şey demeyerek büfeye gitmişti. Geri döndüğünde yanımıza oturdu. Görevli abla içeride imzası olmayan kızlara ulaşmaya çalışırken biz de yurdun giriş kısmındaki sandalyelerde oturuyorduk.
Büşra'nın sesi çok güzeldi. Bize hüzün kokan bir türkü söylerken gözlerim dolmuştu. Sanırım bir gönül yarası vardı. Çok canı yandığı belliydi. Türkü bittikten sonra bakışları gökyüzünü buldu. Oraya bakarak konuşmaya başladı.
- Biri var. Aynı köydeydik. Ben burayı kazanıp gelmeden önce konuştuk. Adam bordo bereli. Okumamı istemedi. Ben sana bakarım gerek yok okumana dedi. Aramızdaki her şey o an başlamadan bitti zaten. Ben okumak istiyordum. Geldim buraya. Dört yıl geçti aradan. Mezun oldum bu sene ama ne o bana geldi ne ben ona gittim. Evlenmiyor da. Sanki beni bekliyor. Çalışmamı da istemiyor aslında. Ama ben bugüne kadar boşu boşuna çabalamadım. Okumak için çok emek verdim. Şimdi de yüksek lisans yapacağım. Dayanma gücüm kalmadı. Ne yapacağım bilmiyorum. Sanki çalışma hayatına atılmayı geciktiriyor gibiyim. Bu döngü nereye kadar devam eder, kalp kırıklığım biter mi hiç bilmiyorum ve boşlukta olmak canımı çok yakıyor. Belirsizliklerden nefret ediyorum. Umarım bizim için hayırlısı olur.
Dört genç kız gönülden amin dedi bu duaya. Büşra'nın ağlamasına gelecek olurlarsa Büşra sevdiği adamın yaralandığını öğrenmişti. Çok şükür ki sevdiğinden haber almış, sesini duymuştu. Ciddi bir yaralanma değildi.
- En çok da ne koyuyor biliyor musunuz? Biz karşılıklı oturup bir çay, kahve içmemişizdir onunla. Oturup adamakıllı sohbet etmemişizdir. Başlamadan bitti her şey ve çok canım yanıyor. Her gece gözyaşı dökmekten çok yoruldum.
Bir süre daha oturup saatin geç olmasıyla odalarına gitti hepsi. Okulun son günlerinin de bitmesiyle memleketlerine doğru yola çıktılar. Beril gelecek senenin ona getireceklerinden habersiz doya doya vakit geçirdi ailesi ve arkadaşlarıyla. Eylül ayında Balıkesir'de giden otobüse bindi. Ve kader tam da o an örmeye başlamıştı ağlarını. Bir yanlışlık sonucu Beril'in yanında erkek bir yolcu oturuyordu. Beril bunu çok umursamayarak koltuğuna oturdu.
Genç adamın adının Ayaz olduğunu, tıp fakültesi son sınıf öğrencisi ve aynı okulda okuduklarını öğrenmişti. Saatler akıp gitmiş Balıkesir'in bir ilçesi olan Susurluk'a gelmişlerdi. Oradaki terminalden çıktıktan sonra çok fazla yolları kalmıyordu. En geç yarım saat sonra ineceklerdi otobüsten. Tabi çevirme sonucu şoför sağa çekmişti arabayı. Kimlik kontrolünün yapılmasının ardından yollarına devam etmişlerdi. Sonunda terminale vardıklarında Ayaz da Beril de bavullarını alıp vedalaşmıştı. Beril tesadüf eseri Ayaz'ın arkadaşı Kaan'ı ve tek yumurta ikizi Mehmet'i de görmüştü. Bu dört genç birbirlerinin hayatlarında bırakacakları izlerden habersiz evlerine dağılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ah Canım Sevgilim (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralBeril YÜCESOY; her şey üniversiteyi şehir dışında kazanmasıyla başlamıştı. Onu büyük bir acıya götürecek olan olaylar silsilesi ikinci sınıfın başlarında kapısını çalmıştı. Kapıyı açmaması ise imkansızdı... Ayaz KORKMAZ; sözleri vardı onun. Geç gele...