10. Bölüm

131 16 72
                                    

Bu bölümde kitaba yeni bir karakter giriyor 🐍🐍🐍

Beril YÜCESOY

Okul, iş, dersler, ödevler...

Bunların arasında kısır bir döngüdeydim. Şu sıralar her şey monoton ilerliyordu. Gerçi yüksek lisans eğitimimin bitmesine az kalmıştı. Yaren ve Mehmet nişanlanmış, İlker ve Büşra sözlenmişti. Onlar aile içinde ufak bir nişan yapacak, ardından bu yaz evlenecekti. Düğün tarihine bir türlü karar verememişlerdi. Sürekli yakınlarına sorup duruyorlardı.

Telefonumun çalmasıyla irkilerek okuduğum kitaptan başımı kaldırdım. Arayan İlker'di. Onunla babama yumruk attığı günden beri pek muhattap olmamıştım. Şimdi niye arıyordu hiçbir fikrim yoktu.

- Efendim?

- Beril, nasılsın?

- İyiyim, sen?

- Benden de iyidir. Ben sana bir şey soracaktım da onun için aramıştım.

- Tabi, dinliyorum.

- Ankara'da birkaç yakınımızla toplandık ama düğün tarihini bir türlü belirleyemedik. Biz de sana soralım verdiğin tarihe gün alalım diyoruz.

- Ha beni kurban seçtiniz yani? Neyse 30 ağustos olsun bence.

- Çok iyi fikir. Teşekkür ederim bizi çok büyük bir yükten kurtardın.

- Rica ederim. Biraz işim var da hoşçakalın. Selam söyle Büşra'ya.

Dedikten sonra cevabını beklemeden telefonu kapattım. Kilit ekranından saate bakarken duvar kağıdımdaki fotoğrafa kaydı bakışlarım. Abimin bir oğlu olmuştu.

Yaman YÜCESOY.

Yeğenim şu an bir yaşındaydı ve çok tatlı bir bebekti. Bana da garip bir şekilde bağlıydı. Ona masal anlatmam için sürekli gözümün içine bakardı. Masal anlattığımda uslu uslu dinler ve masalın sonlarına doğru uyuyakalırdı kollarımda. Yeğenim bu hayattaki en kıymetlilerimden biriydi.

Ayaz mevzusu ise benim için kapanmıştı. Onu en son dört yıl önce buradan ayrılırken görmüştüm. Bir daha görmemiştim ve görürsem ne tepki vereceğimi kestiremiyordum. Ama bir daha bir araya gelmeyeceğimiz kesindi.

Şimdi ise Büşra'nın düğününe kadar yoğun bir tempo beni bekliyordu...

****
30 ağustos / düğün günü - Ankara

- Yalnız dün kınada ne eğlendik be...

Zeliha'nın sözleri üzerine sırıttım. Gerçekten epey eğlenmiştik. Hatta bekar olan kızlara çok talip çıkmıştı. Erdem amca da bundan dolayı muzdaripti beni ona soranlar çok olduğu için...

- Sen onu bir de Erdem amcaya sor. Adam en son arayan birine bağırıp çağırdı telefonda. Valla gözü döndü sinirden.

Kahkaha atarak söylediklerimle Erdem amca, Kuzey amca ve Selçuk amcanın bakışları bana döndü.

- Ne? Ne bakıyorsunuz bana öyle?

- Aslında evlenmiş olsan kimse ağzını açamazdı.

- Daha 24 yaşındayım ben. Evlenmek istememem gayet normal. Hem karşımıza adam gibi adam çıktı da biz mi evlenmedik? O insanlar da boş yapmasın.

- Sakin ol şampiyon.

- Sakinim ben gülüm.

Dedikten sonra Zeliha'ya öpücük attım.

- Yalnız kınayı o kadar erkeğin basması...

İkimizin de aklına aynı an gelmiş olacak ki Zeliha'yla göz göze gelir gelmez kahkaha attık. Kınaya gelen erkeklerden bazıları sarhoştu ve birkaç kıza sarkmışlardı sarhoşluk haliyle. Tabi birinin general kızına sarkması ve kızın babasının bu durumu görmesiyle ortalık karışmıştı. Kızın babasına yakalandıktan sonra adama olanları düşünmek bile istemiyorum...

Ah Canım Sevgilim (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin