Zafer YAMAN
- Lan sen nere ara evlenme teklifi ettin bu kıza?
- Dün ettim komutanım.
- Sen şaka mısın oğlum? Kız yanımıza bir geldi parmağında yüzük. Hem bizden izin aldın mı böyle bir şey yaparken?
- Komutanım bu konuda cevap hakkı olan tek kişi Beril'di. Üzgünüm ama ondan başka hiç kimseye laf düşmezdi.
Kaan komutanım sinirle derin nefes alıp verdi. Bana çok gıcık olduğu kesindi. Yüzüme bir yumruk daha geçirdiğinde kaşım patlamıştı. Tek temennim Beril'in beni bu halde görmemesiydi. Panik atak krizi geçirmesini istemiyordum. Tabi duam çok hızlı bir şekilde reddedilmişti...
Beril okula öğrencilerine karnelerini dağıtmak için gitmişti. Okuldaki işlerini hallettikten sonra eve geçecekti ve biz de Kaan abiyle lojmanların önünde karşılaşmıştık. Zamanlamamız ise tam bir felakatti. Beril'in buraya geleceği zamanda Kaan abi dün geceki evlenme teklifini öğrenip beni sorguya almıştı. Daha doğrusu kız kardeşini korumaya çalışan bir abi öfkesiyle üzerime saldırmıştı...
- Ya yeter, abi ne yapıyorsun sen?
- Madem seninle evlenmek istiyor, önce bir yesin bakalım dayağımızı.
Tam yumruk atmaması için uyaracaktım ki konuşmama dahi fırsat vermemişti. Beril yüzüme inen yumruğu gördüğü an fenalaşmıştı. 3 yıl önce babasının yediği yumruk aklına gelmiş olmalıydı. Hemen yanına çöktüm. Yüzünü avuçlarımın arasına aldım.
- Derin nefes al güzelim tamam mı? Ben çok iyiyim. Hadi birlikte nefes egzersizlerini yapalım. Sakin ol, hiçbir şey yok. Evet, harikasın. Aynen devam. İşte böyle.
Onunla konuşarak nefesinin düzelmesini sağladığımda başını göğsüme yasladı. Sanırım iyi olduğuma tam manasıyla inanmak istiyordu. Onu kucaklayarak Kaan komutanımın getirdiği araca bindirdim. Hastaneye gitsek iyi olurdu. Hem Beril'i doktorlar kontrol ederdi hem de ben pansuman yaptırırdım yüzüme...
****
Beril YÜCESOY
Hastanede doktor kontrolünden sonra Zafer de yüzüne pansuman yaptırmış ve hastaneden çıkmıştık. Zafer'in teslim etmesi gereken bir evrak işi olduğu için o askeriyeye gitmişti, bense kapıda onu bekliyordum. Onca erkeğin arasına girmek istememiştim.
Zaten Kaan abinin de işi olduğu için o da içeriye gitmişti. Arabadan çıkarak yakındaki bakkala uğradım. İki şişe su ve biraz abur cubur alıp arabaya geri döndüğümde kapıyı açmamla arkamdan genç bir kadın sesi gelmişti.
- Neden sürekli Kaan'ın çevresindesin?
- Bana mı dediniz?
- Evet sana dedim. Neden sürekli Kaan'la dip dibesin? Bir araya geldiğinizde sürekli sana sarılıyor, saçlarından öpüyor ve kolunun altına alıyor seni. Kimsin sen?
Karşımdaki kumral, kahverengi gözlere sahip kadını dikkatle inceledim. Bu kadını daha önce görmemiştim ve üzerindeki üniformadan asker olduğu belliydi. Ama Kaan abiyle yakın olduğumu nereden biliyordu? Asıl bu kadın da kimdi?
- Asıl siz kimsiniz? Benimle bu şekilde konuşma cüretini de nereden buluyorsunuz?
- Ben Kaan'ın sevgilisiyim. Şimdi, sürekli neden sevgilimin dibinde olduğunu açıkla yoksa senin için kötü olur.
- Haddinizi bilin Kaan abinin sevgilisi olabilirsiniz fakat o benim öz abimden farksız. Daha önce tanıştırılmadıysak bunun hesabını sevgilinize soracaksınız bana değil. Hem ben hali hazırda nişanlı bir kadınım. Parmağımdaki yüzüğü görmediyseniz daha dikkatli bakmanızı öneririm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ah Canım Sevgilim (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralBeril YÜCESOY; her şey üniversiteyi şehir dışında kazanmasıyla başlamıştı. Onu büyük bir acıya götürecek olan olaylar silsilesi ikinci sınıfın başlarında kapısını çalmıştı. Kapıyı açmaması ise imkansızdı... Ayaz KORKMAZ; sözleri vardı onun. Geç gele...