Düğün günü
Beril YÜCESOY
Tüm misafirleri kapıda karşılarken ayaklarıma kara sular inmişti. En sonunda ayaklarımdaki topuklularla dikilmeye dayanamayınca amcaların oturduğu masaya gitmeye karar verdim.
- Oo gençler ve genç kalanlar nasılsınız? Keyifler yerinde mi?
Masadan gülüşme sesleri gelirken ben de gülümsedim.
- İyiyiz güzel kızım, sen nasılsın? Çok güzel olmuşsun bugün.
- İyiyim amcam. Eh biz de yapıyoruz bir şeyler.
- Kendi etrafında dön bir bakayım.
Etrafımda bir tur döndükten sonra bir an geriye doğru bir iki adım attım ve sırtım birine çarptı. Hızla arkamı döndüğümde gelen kişinin Selçuk amca olduğunu gördüm. Gülen yüzün bir anda düşerken hafifçe tebessüm ettim.
- Kusura bakmayın fark edemedim.
Önemli değil dercesine tebessüm edip başını hafifçe iki yana salladı.
- Erdem seni yanına çağırıyor Beril. Şu taraftalar.
- Tamamdır geliyorum birazdan.
Dedim gösterdiği tarafa bakarken. Şu adamı da günahım kadar sevmiyorum ama neyse. Dünürümüz olduğu için katlanacağız mecbur.
- Amcalarım ben diğer misafirlerin yanına uğrayayım biraz sonra tekrar gelirim buraya.
- Sen diğer misafirlerle ilgilen güzelim buradayız biz.
Onlara tebessüm edip Erdem amcaların yanına gittim. Mehmet yanındaki boş sandalyeyi oturmam için çekerken sandalyeye hemen kuruldum.
- Hoş geldiniz cümleten, Erdem amcacım haber yollamışsın malum kişiyle bakıyorum?
Dedim gülerek. O da tebessüm etti.
- Dedim biraz muhabbet olsun aranızda. Nasıl? İyi etmiş miyim?
- Çoook iyi etmişsin(!).
- Yalnız abinin düğünü olmasa Yaren'i benimle yollamıyorlardı. Kızla adamakıllı vakit geçiremiyoruz ya.
- Benim de kızım olsa ve gece sevgilisiyle dışarı çıkmak istese ben de izin vermem. Gündüzler çuvala mı girdi? Hem sen kızın ailesinin güvenini tam anlamıyla kazandın mı? Ayrıca ben ortada bir evlilik teklifi, kız isteme, söz, nişan falan göremiyorum...
- Çok sağ ol Beril yani, içimi ferahlattın.
- Tabi ki her zaman.
- Az önce biraz bana laf mı çarptınız acaba küçük hanım?
Bunu diyen kişi ikizlerin babası Kuzey amcaydı. Onunla göz göze geldiğimde aklıma iki yıl önce Atatürk parkında karşıma çıkışı gelmişti. Ayaz'ın yaptığı şeylerin bir sebebi olduğunu söylemişti. Evet onun evlilik için bir sebebi vardı lakin benim Ayaz'ı affetmem için bir sebebim yoktu.
Mehmet'in koluma dokunmasıyla kendime gelirken buruk bir gülüş eşliğinde Kuzey amcayı cevapladım.
- Yani aslında Mehmet'e direkt olarak laf çarpmıştım lakin çok istiyorsan kendi üstüne alabilirsin o lafları amcacığım. Tabi Mehmet'i de istemediği biriyle evlendirecekseniz direkt üstünüze alının hatta.
Dedikten sonra masadan kalkıp ailemin yanına, salonun girişine gittim. Arkamdan Kuzey amcanın mırıltısını işitmiştim.
- Maşallah damadın kardeşi de pek sivri dilli... Ama olsun sivri dilli insanları severim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ah Canım Sevgilim (TAMAMLANDI)
Fiction généraleBeril YÜCESOY; her şey üniversiteyi şehir dışında kazanmasıyla başlamıştı. Onu büyük bir acıya götürecek olan olaylar silsilesi ikinci sınıfın başlarında kapısını çalmıştı. Kapıyı açmaması ise imkansızdı... Ayaz KORKMAZ; sözleri vardı onun. Geç gele...