İlkler...
Heyecan dolu zamanlar...
Korkular...
Acılar...
Ve asla unutulmayan anılar...İki yıl sonra feryatlarımla dolu bu okula geri dönüyordum. Ve bugün ilk günümdü. Apar topar İstanbul'dan tekrar İzmir'e ,çocukluğumun şehrine, taşınmıştık..
Korkuyor muydum?
Evet
Nasıl korkmayacaktım ki? Sevdiğim, platonik olarak aşık olduğum adamı yıllar sonra tekrar görecektim. Sahi gram ruhu duymuş muydu? Hissetmiş miydi duygularımı?
Deli, manyak, çılgın, dizikolik, kitapkolik, aşırı sakar ve salak....
Ben.
Hazel Yıldız.
Babamın ailemize ait dedemden kalma bir holdingi var. Annem ise benim için mesleğini ,avukatlık, bırakıp ev hanımı olmayı tercih etmiş. Tamam zenginiz ama asla havalı değildim. Çoğu insan tanımaz bile beni. Adımı bilirler ama benim o olduğuma inanmazlar. Çok mu çirkinim diye düşünmedim değil aslında. Bu konu hakkında baya bir felsefe yaplışlığım vardır. Neden bu kadar zavallıyım? Neden benim yaşadığımdan bile bir haber olan birine aşığım? Neden hep eksiğim?
Neden? Neden? Neden?
Hala içinde bulunduğum yatağımdan hızla kalktım. Geç kalıp rezil olmak istemiyordum. Bu günlük düşünme işini bir kenara bırakabilirdim. Zaten oldukça sıkışmıştım. Biraz daha beklersem altıma kaçırabilirdim. Banyoya girip işlerimi hallettim. Kısa bir duşun ardından mükkolu banyomu üzülerek terk ettim. Saate kısa bir bakış attıktan sonra hızımı iki kat arttırdım. Formamı üzerime geçirip makyaj masama geçtim. Saçlarımı kıvırdım. Maskaramı ve parlatıcımı da sürdüm. Beni öyle makyaj bağımlısı falan sanmayın. Aksine hiç sevmem ama ilk gün olduğu için biraz özendim işte. Aşağıdan gelen kahkaha ve bağırışları duyarak gülümsedim. Annem ve babam çılgın Familyim benim. Ailecek deli olduğumuzu düşünmüyor değilim. Ben zaten neyi düşünmüyordum ki? Aşağı indiğimde kahvaltı hazırdı.
"Kızım. Akşam yatmaz sabah kalkmaz oldun iyice." dedi annem.
Babam ise bir anneme bir bana bakıp gülümsüyordu. Daha sonra ellerini boşver dercesine iki yana salladı. Annem ise bu harekete karşın göz devirmekle yetindi.
Babamdan aldığım güvenle cevap vermemeye karar verdim. Hiç annemle tartışacak halim yoktu. Masadaki kahvaltılıklardan bir kaç lokma yiyip kapıya doğru koşturdum. Beni bekleyen yaşlı şoförümüzün kullandığı arabaya bindim. Soluk soluğa kalmıştım. Sanki arkamdan atlı kovalıyordu.. Kulaklığımı taktım ve biricik aşkım Rihanna'nın-Fool in Love şarkısına eşlik etmeye başladım.
Araba yavaşladı ve durdu. İçim ürpermeye kalbim deli gibi atmaya başlamıştı. Anılarım gözümde canlandıkça ağlayasım geliyordu. Okulun ergenlerin tabirince kötü çocuğu olarak adlandırılan fiyaskosuna aşıktım. Yıllarca içimde tutmuş duygularımı gizlemiştim. Onun bırakın sevgimden Hazel diye birinin varlığından haberi yoktu. Bu da ölmek istemem için yeterliydi. Kalbim sızlıyordu. Ama elimin tersiyle tüm acıyı ittim. Okula hızlı adımlarla ilerledim. Herkes kendi halindeydi. Eminim yeni olduğumu dahi fark etmemişlerdi. Öncelikle idare katına çıktım. Müdürle olan muhabbetimden sonra biraz geç kalmıştım. Sınıfı bulmak için deli gibi dolaşıyordum. Sonunda birini görmüştüm. Arkası dönük sigara içiyordu. Okulda sigara içmek ha? Büyük cesaret. Usul usul yanına yürüdüm. Ürkekce ağzımı araladım.
"Selam... Şey ben kayboldumda acaba... Bana yardım...." hala arkası dönüktü beni sallamıyordu bile. Hadi ama insan bir merak eder.
"Banane." dedi donuk bir sesle. ulan sen kimsin de beni tersliyorsun? Valla inlerimi cinlerimi üstüne salarım. Ben Hazel'im kimse beni azarlayamaz hıhh. Düşün Hazel. Mantıklı bir söz. Onu pişman edecek bir söz... Aha buldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Bu Adam Benim Kocam mı?"
FanfictionKüçücüğüm... Her şeyim, ne olur çok uzaklara gitme. Gidersen öleceğim.. Karanlığa döneceğim.. OzlemRIRINAVY #RomantikKomedi