"What?"

7.2K 375 26
                                    

Yine bölüm yazasım geldi ve yazdım... :) bölüm hakkında lütfen yorum yapın ve vote verin...

Şu an yaşadıklarım zihnimin bana bir oyunu olabilir miydi? Hani bazen hayali gerçek sanırız. Rüya bittiği halde hala rüyada hissederiz... Öyle bir şey miydi olanlar? Egemen ALPAY beni öpmüstü ha?

Olduğum yerde donarken gözümü dahi kırpamadım. Egemen geri çekildiğinde aptal der gibi sırıtmaya başladı.

"Hiç de unutmuş gibi durmuyorsun!?"

Ne yani unutup unutmadığımı anlamak için mi öpmüştü beni? Lanet olsun. Gözümden yaşlar düşerken onu ittirerek oradan uzaklaştım. Biliyorum belki bir tokat almalıydım ya da küfretmeliydim. Ama yapamadım. Değmezdi bunların hiçbiri ona. Artık anladım zavallı olan ben değildim oydu. Bunu ona anlatmam gerekirdi ama nasıl yapacağımı bilemedim. Daha fazla aşağılanmak istemediğim için tuvalete gittim....

#*#*#*#*#*#*#*#*#*#*#

Son dersde sakince bittikten sonra taksiyle eve geldim. Odama çıkıp üzerimi değiştirmek üzereyken Sebil Teyze gelip akşama misafirlerimiz olacağını söyledi. Yani kısacası resmi giyinmeliydim. Saks mavisi dantel desenli ve yarım kol bir elbise giyinip saçlarımı salık bıraktım. Ayakkabı olarak ise siyah, sade, açık burun tercih ettim. Hafif bir makyaj ile de sonlandırıp aşağı inmeye başladım. Öncelikle Sebil Teyze'ye görünmeliydim. Sonuçta onun sözde gelini durumundaydım...
Aşağı da siyah saten elbisesi ile uyumlu siyah ayakkabı giyinen Seboşla karşılaştım. Zayıf vücudu sayesinde ne giyse yakışıyordu. Şu an ise oldukça şıktı ve genç görünüyordu. Yanına ulaştığımda bana uzaktan öpücük atıp ıslık çaldı. Şirin kadın.

"Nasıl olmuşum?"

"Harikasın bebeğim."

"Saolun sizde öyle." dedikten sonra devam ettim. "Adnan amca ve ... Egemen. Neredeler?"

"Gelirler şimdi." merdivende ayak sesleri duyuldu. "Bak geldiler." kafamı o tarafa geçirdiğimde ilk olarak siyahlar içindeki Adnan Amca dikkatimi çekti. Çok karizmatik görünüyordu. Arkasında ise lacivert kotu beyaz desenli gömleği ile oldukça yakışıklı görünen Egemen'i gördüm. Bu kadar iyi olmak zorunda değildi. Ona daha çok aşık oluyordum.

"Bu günkü misafirlerimiz şirketten arkadaşlarım Hazel'ciğim. İyi insanlardır ama..." dedi Adnan Amca. Sebil Teyze ise "Ama boşboğazlar." diyerek lafını tamamladı. Sanırım biraz gıcık tiplerdi. Onaylar sözcükler eşliğinde koltuklara yöneldik. Egemen hayvanı anlamadığım şekilde bana sinirle bakıyordu. Son yaptığı şerefsizlikten sonra yüzüne dahi bakmamanın en iyi yol olduğunu düşündüm...

Büyük evde sessizlik dışında duyulan "Ding-dong" sesi ile hepimizde bir hareketlilik oluştu. Sonunda gelmişlerdi. İçeri girdiklerinde onları süzme fırsatı buldum. 2 aile vardı. Birinde göbekli bir adamla ne kadar makyaj yaparsa yapsın yaşlı görünen bir kadın ve bizim yaşlarımızda görünen sarışın, yakışıklı bir çocuk vardı. Diğerinde ise kokoş bir kadın ile kendini beğenmiş orta yaşda bir adam ve oldukça güzel bir kız vardı. Ha birde arkadan gelen küçük (ortalama 3-4 yaşında) erkek çocuğu vardı. Hepsiyle tokalaşıp kısa bir sohbet geçirdikten sonra önceden hazırlanmış şık masaya oturduk. Baş köşeye Adnan Amca oturdu. İki yanına misafir adamlar ve Egemen ile sarışın çocuk oturdu. Yaşlı olanın yanına Sebil Teyze onun yanına da ben geçtim. Karşımızda ise kokoş Hanımla genç kız ve küçük erkek çocuğu oturdu. Masada yok yoktu. Zeytinyağlı sarmalar, mezeler, pilavlar, et çeşitleri, çorbalar, salatalar ve daha bir çok çeşit içecek vardı. (Yazar Oructan dolayı çok aç :() Adnan Amca'nın komutu üzerine yemekler yendi. Çok fazla yemek istemesemde Sebil Teyze'nin ısrarıyla biraz fazla yedim. Bir anda ağzıma iğrenç bir tad geldi. Hani şu et derisi gibi yumuşak ve mide bulandırıcı olanından. Kusmak üzere olduğumu anlayıp hızla alt kattaki banyoya girdim. Arkamdan endişe dolu sesler geliyordu. Tam kapiyi kapatmak üzereyken Egemen içeri girip arkasından kapıyı kapattı. Ona gitmesini söyleyeceğim anda midem daha fazla bulandı. Klozete eğilip ne yediysem çıkarttım. Ah rezil olmuştum. Egemen arkamdan saçlarımı toplayıp sırtımı sıvazladı. Eğer benden nefret ettiğini bilmesem başka hislere kapılabilirdim.

"Git lütfen. Utanıyorum."

"Ne saçmalama. Hadi gel elini yüzünü yıkayayım Hazel." istemesemde doğrulup yanına geçtim. Suyla elini ıslatıp hiçbir tiksinme izi bırakmadan yüzümü yıkadı. Ben olsam kusanla birlikte kusardım. Iyy! İşi bittiğinde ona döndüm.

"Teşekkür ederim. Çok saol. Yani..."

"Şhii. Sus. Hasta mısın? Neyin var?"

"Y-yemek-deri-iğrenç-yani ben tiksindim-sevmem kusarım-"

"Hey hey sakin ol. Anladım. İyi misin peki?"

"E-evet saol." yine buzlarımı erişmiştim. Onunla konuşmamam gerekiyordu. Ama azıcık bana yaklaşırsa yaptığı her şeyi unutuyordum.

"Pekala. Im gidelim hadi." dedi kapıya yöneldi. Daha sonra bir şey hatırlamış gibi bana baktı. "Bu arada şu an hastasın diye bir şey demiyorum. Ama bu elbisenin hesabını soracağım."

What dedin gülüm???

Yeminle çok açım son 10 dakika kaldı ben telden yb. Yazdım. Lütfen değer verin...

"Bu Adam Benim Kocam mı?"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin