''B.A.B.K. 13.''

8.1K 359 10
                                    

Öncelikle hikayeyi okuyan birtanelerim... Sizi çok seviyorum....

''Cem Adrian-Tek kişilik aşk'' ile okuyun.....

''Dikkat etsene acıyor.''

Bir yandan kıvranırken bir yandan da Egemen'e laf yetiştiriyordum. Ayağım şişmiş ve morarmıştı. Ama beyimiz abartmaya gerek olmadığını söyleyip doktora gitmeme izin vermemişti.

''Kızım ne çene varmış. Allah'ım sabır. Eğer susmazsan dilini koparırım. Bilirsin zevkle yaparım.'' bunları söylerken çenesiyle de masada ki çakıyı gösteriyordu. Gözlerim fal taşı gibi açılırken sessiz kaldım ve o mükemmel yüzünü incelemeye başladım. O kadar mükemmeldi ki.... Biliyorum tüm kızların dibi düşüyor. Yakışıklılığı karşısında küçük dillerini yutuyorlar kabul bazen bende böyleyim ama benim ona aşık olma sebebim yakışıklı falan olması değil... Sinirlenince siyaha dönen gözleri herkesi ürkütürken beni ona daha fazla bağlıyor... Gücünü kaslarından çok nefretinden alması beni ona daha fazla bağlıyor... Ölüm döşeğinde bile olsa korkudan ödün vermeyen donuk ifadesi beni ona daha fazla bağlıyor....

Aslında beni ona bağlayan asıl şey. Ben bu kadar aptal, güçsüz, salak, babası tarafından hiç sevgi görmeyen ve sürekli dışlanan bir kızken, Egemen'in güçlü, duygularını gizleyen, sert ve yıkılmaz bir adam olması... Belki de bana tamamen zıt olması beni ona çekiyordur bilmiyorum...

''Hazel!''

''Haı? Ne oldu?''

''Kızım iki saattir sana sesleniyorum. Ne oldu lan? Şş sen ağlıyorsun.'' Düşüncelere öyle dalmışım ki ağladığımı bile fark etmedim. Elini yüzüme yaklaştırdı.

Ups! Hazeeeel!

Ponçik sus! Baş parmağını gözlerimin altında ve yanaklarımda gezdirirken yavaşça göz yaşlarımı sildi.

''Çok mu acıyor? Lanet olası! Doktora götürmemi ister misin? Ne diye dolabı tekmelersen aptal!'' Ona boş boş bakmaya başladım. Yüzünde sanki bir an pişmanlık sezdim ama hemen eski haline döndü. Sonuçta o Egemen'di asla duygularını belli etmezdi. Belki birazdan yapacağım şeyden dolayı çok pişman olacaktım ama rahatlamam gerekiyordu. Ve Egemen buram buram 'GÜVEN' kokuyordu. Kendi kendine söylenirken bir anda boynuna yapıştım. Gözlerimi sımsıkı yumdum. Beni itip bağırıp çağıracağını sanmıştım ama sesini çıkarmadı. Bedeninden bedenime şaşkınlık akıntıları geçti. Bir süre sonra o da kollarını belime sardı. Şimdi şaşkınlık süresi bendeydi.

Hazır durumdan yararlanmışken mis gibi kokan kokusunu içime çektim. Koku banyodan yeni çıktığı için değil ona ait olduğu için güzeldi. Bu adam aşk kokuyordu... Güven kokuyordu... Huzur kokuyordu... Ne kadar utansam da bunun tek kişilik bir aşk olduğunu kendime hatırlatarak suratımı gizlediğim omzundan kafamı, doladığım boynundan da kollarımı çektim. Hala şaşkın gibiydi. Ama o da hızla kollarını çekti ve arkasına bakmadan odadan çıktı. Kalbime bir sancı saplanırken gözlerim tekrar yanmaya başladı... Tam da söylediğim tek kişilik aşk buydu. O mükemmeldi ama ben değildim. Kim zavallı bir kızı severdi ki?

Uzun bir süre boş boş oturdum. Kapının tıklanmasıyla gözlerimi kapıya yönelttim.

''Gelin!'' dedim zar zor. Kapı açıldı. İlk önce Sebil Teyze girdi. Şaşırmadım Egemen asla kapıyı çalmazdı. Biraz sonra kapıda biri daha belirdi. Küçük çaplı bir şok yaşadım.

''Ezgi?'' (Hatırlamayanlar Hazel'in tek ve en yakın arkadaşı)

''Bak kim gelmiş? Ben sizi yalnız bırakayım.'' Sebil Teyze beni dikkatle inceledi. ''Hiii ayağına ne oldu meleğim?'' ay ben bu kadını yerim.

"Bu Adam Benim Kocam mı?"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin