3.1

60 10 13
                                    

Medya: bilinmeyen numara

Duyduğum isim karşısında adeta şoka girmiştim. Yapabildiğim tek şey olduğum yerde kılımı bile kıpırdatmadan suratına alık alık bakmaktı. Sanırım birinin suratına hiç bu kadar uzun bakmamıştım. Ancak öyle bir şaşkınlık içindeydim ki elimi kolumu bile nereye koyacağımı bilemez bir halde öylece duruyordum.

Bu zamana kadar hiç kim olduğunu düşünmediğim hatta birilerine ihtimal bile vermeye çalışmadığım için gerçekten beklenmedik bir şeydi bu benim için. Ne hissedeceğimi düşüneceğimi bile bilemiyordum o an. Ama şundan çok emindim ki o güvenebileceğim ve iyi biri olduğuna kefil olabileceğim bir insandı. Bu içime su serpmişti. Fakat kendi içimde veremediğim cevapların sorularını bana kendi içinde şu an soran bir kişi vardı karşımda. Ama ne diyeceğimi bilemiyordum. Bu yüzden sessiz kalma hakkımı kullanıyordum.

Sadece birkaç saniyeye bile o kadar ihtiyacım vardı ki şu anda. Çünkü ben emin olmadan konuşmayı sevmezdim. Ona karşı olan duygularımdan bile emin olup yazmıştım o mesajı. Çünkü birine karşı hata yapmaktan oldukça korkuyordum. Kendime ona açılmak için daha önce tanıdığım zamanı bir kez daha tanımalıydım.

" Eem.. Bir.. Bir şeyler söyleyecek misin? " dedi mahçup bir sesle geçen dakikalar ardından. Fakat ben hala daha istemsizce alık bakışlarımı devam ettiriyordum. Buna karşılık birden eli ensesine gitti ve bakışlarını ayakkabılarına sabitledi " afedersin, böyle birden cevap beklemem bencillik oldu. İstediğin kadar zaman tanırım sana rahat ol. " diyip elinden ensesini çekip iki eliyle suratını kapattı mahçup gibi. Bana kalırsa ikimizde ne diyeceğimizi ne tepki vereceğimizi bilmiyorduk. O beni iki yıldır tanıyarak bekliyordu, bense tanımadan aylardır. Bu durumumuzu açıklar nitelikte bir durumdu.

Birden kendimi sanki o karşımda değilmiş gibi düşünmeye zorladım. Eğer ki o karşımda şu an olmasaydı kendime rahatça aklımdaki soruların cevabını verebilirdim. Baştan beridir kesik kesik aldığın nefesimi hızla verdimve düşünmeye başladım. Bana kalırsa Tuna'nın bilinmeyen çıkması bana verilebilecek en güzel hediyeydi. Herkes tarafından edepli, sorumluluk sahibi, dürüst, iyi bir arkadaş ve okul birincisi bir çocuk olarak anılıyordu. Kimseden hakkında kötü bir şey işitmemiştim. Ki bu insan Barış' ın en yakın arkadaşlarından biriydi. Duyacak olsam bu zamana kadar illaki kötü bir şey duyardım ki her şeyden önce bu kişi benim aylardır konuştuğum, görmeden aşık olduğum bir çocuktu. Kendini bana hiç göstermeden konuşmasıyla aşık etmişti. Hakkında kötü bir şey bile düşünemiyordum. Kusursuz gibi gelmişti gözüme o an.

Düşündüklerim karşısında kendimi tüy gibi hafiflemiş hissetmiştim. Sadece birkaç dakika düşünmenin bana verdiği cevaplar kendimi anlamama yetmişti. Az önce yüzyüze hiç tanımadığım bir insanın yabancılığını hissederken şimdi kendime aylardır konuştuğum kişiyi hatırlatınca bırakın yabancı gibi hissetmeyi, kimseyi tanımadığım kadar çok tanıyormuşum gibi hissetmiştim Tuna'yı. Hatta öyle bile sayılırdı. Her gün bana benden ve kendinden bıkmadan bahsetmişti. Kimsenin bana sabretmediği kadar sabretmişti, her şeyden önemlisi beni kazanmak için çabalamıştı o. Bu yüzden şimdi ona zaten açık olan cevabı geç vermek anlamsızdı. Bu yüzden daha fazla beklemeden konuştum " sorunu yineler misin? "

Konuşmamla kafasını dakikalardır eğdiği yerden kaldırıp gözlerine dikti "hı?... Yani efendim? " doğallığının verdiği sıcaklık karşında güldüm " sorunu tekrar eder misin? " bu sefer kaldırdığı kaşlarını indirmesine rağmen süren şaşkınlığıyla konuştu " bir şey söylemeyecek misin? " hiç olmadığım kadar kararlı bir ses tonunda " bilinmeyen sen değilde başkası çıksaydı bu kadar çok sevinemezdim. Gizli kimliğin altından çıkan sen, bana verebileceğin en güzel hediye "

Kelimenin tam anlamıyla çenesi düştü. Çünkü bir ağız şaşkınlıktan ancak bu kadar açılabilirdi " a-anlamadım? Şimdi sen.. Sen ne dedin bana? " sesimi hafifçe yükselttim " iyi ki diyorum kendini bana sevdirmişsin. İyi ki beni sevmişsin benden hiç bıkmamışsın diyorum. İyi kilerle içimi doldurduğun ve bu zamana kadar ki her şey için minnettarım diyorum"

Birden gülmeye başladı ve dakikalarca devam ettirdi bunu ve sonunda " sen şaka yapıyorsun. Abiiii! Aaaaaaaa" diye bir kız çığlığı attı. " Allah' ım şükürler olsun. Gol be gol anasını satayım. Şükür namazı kılıcam eve gidince. Hatta abdestim var okulda kılıcam ulan" kahkahalarıma engel olamıyordum. Burada yokmuşum gibi kendi kendine konuşuyor etrafta koşarak zıplıyordu. Çocuklar gibi sevinmek tabiri vardı ya tam olarak Tuna öyleydi şu an.

Kafamı çevirdiğimde ellerini kaldırmış dua edip amin diyordu. Gülümsedim tekrar bu sevincine. O kadar belliydi ki mutluluğu adeta kendini durdurmak için kasıyordu.
Halbuki tutmasaydı keşke. Ben bunları düşünürken o birden eline tekrardan gitarı aldı " vay be benim aşık olduğum kıza bak.. " diye şarkıyı söylemeye başladı. Ne yapacağını şaşırıyordu adeta. Aynı şekilde bende tabii ki.

Sevdiğim adama dönüp baktığımda verdiğim en güzel karar ve kararı vermemi sağlayan en güzel adam olduğunu düşündüm.

KARMAŞIK | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin