Attığım mesajla bir süre öylece bakıştık. Ben bu mesajı nasıl yazıp atmıştım böyle. Tam kendimi azarlamaya yeltenmiştim ki mesajı geri çekmek aklıma gelince parmağımı havada şıklattım. Bakışlarım tekrar can alıcı mesaja döndüğünde yine büyük bir hüsrana uğradım. Mesaj mavi yıktı ve bu yetmiyormuş gibi bir de üstte yazıyor yazısı belirmişti. Hiç şüpheye düşmeden uygulamadan çıktım ve internetimi kapattım.
Yazdığı mesajda beni nelerin beklediği hakkında en ufak bit fikrim dahi yoktu. Telefonumun ekranini karartıp yatağıma fırlattım ve utançla yüzümü ellerinin arasına sakladım.
Bir süre öyle durduktan sonra yerimden kalkıp yatmak için hazırlandım. Sonuçta bu olay üstündrn ne kadar zaman geçerse geçsin bu rezil olduğum gerçeğini değiştirmeyecekti.
________________
Sabah durduraksız çalan alarm sesine daha fazla diretmeyip ayaklandım. Bugün okullar arası basketbol turnuvası sebebiyle kaybedecek en ufak bir zamanım yoktu. Barışlar büyük ihtimalle sabahın erken saatinde buluşup antrenman yapmışlardı. Turnuvanın üçüncü ders olması itibariyle zamanlarını olabildikçe değerlendirmeyi planladıklarını tahmin ediyordum.
Kahvaltımı ayak üstü bir şeylerle geçiştirip okula vardım. Koşar adımlarla sınıfa vardığımda gözlerim Kağan, Barış, Caner ve Ender' i aramıştı ama tek gördüğüm kişinin cemre olmasıyla alel acele yanına vardım. Sesim heyecanımı ele veriyordu " nerede bizimkiler? "
Gülümsedi ve kolumdan tutup beni bir yandan çekiştiriyor bir yandan da açıklama yaparak peşinden sürüklüyordu " okula geldikleri gibi Barış hiçbirini oturtmadan tunayı da sınıfından alıp bahçeye antrenmana indirmiş. Bana da betül söyledi. Sabah 7 de gelmişler okula. Sonra da hemen spor salonuna inmişler." Anladığımı belirten mırıltılar çıkardım o beni peşinden sürüklerken. Betül' ün babası işe erken gittiği için babası da onu okula erken bırakıyordu haliyle. Bu sebeple geldiklerini görmüş olmalıydı.
" şimdi nereye gidiyoruz? " dedim adımlarımı durdurarak. Cemre de benim durmamla durmuş soluklanmaya başlamıştı. Ardından yavaşça kafasını kaldırıp " kantine " diyerek kestirip attı. Gülümsedim ve yanına gelip kantine doğru yöneldim.
Aç olmadığım için kendime bir çikolatalı süt alıp oturacağımız masya geçtim. Etrafa olan bakışlarımı kesip telefonumu açtım , dün gece bilnmeyene olan o mesajından sonra yazıyor yazısını gördüğüm gibi interjetimi kapattogim için haliyle ne yazdığını fa bilmiyordum. İnternetimi açıp konuşmaya girdim ne de olsa o mesaj bir kere atılmıştı ve ben, eninde sonunda görecektim
Bilinmeyen numara: demek öyle yapmışım
Bilinmeyen numara: O zaman güneş senin için doğsun gülüm
_______________Maç üçüncü saat olmasına rağmen zaman geçmiyor gibiydi. Barış, Kağan, Ender ve Caner turnuva nedeniyle ilk dersten beridir derslere girmiyor , antrenman yapıyorlardı. Olabildiğince hazırlanmaya çalışıyor, uygulayacakları taktikleri sürekli tekrar ediyorlardı.
En sonunda matematik dersinin bitimine son beş dakika kala heyecanım iyiden iyiye artmıştı. Sıkıntıdan elimle sırada ritim tutmaya başladığım sırada zilin çalmasıyla hiç beklemeden sınıftan çıktım. Merdivenlerden dengemi sağlamaya çalışarak inerken olabildiğince acele ediyordum. Aynı şekilde cemre de peşimden geliyordu.
Spor salonuna vardığımız gibi ilk gördüğümüz kişinin yani Ender' in yanına koştuk. Tribünler tıkış tıkıştı. Herkes kendine yer bulmak için erkenden salona doluşmuştu anlaşılan. Ender' in yanına geldiğimizde nefeslenmek için bir süre ellerimi dizlerime koyup bekledim. Soluklarımı düzene soktuğum gibi barış ve Kağan' a maç öncesi gaz vermek amaçlı aklımdaki soruyu çabucak sordum " Barış ve Kağan nerede? "
Dağınık saçlarını daha da dağıtıp sorumu yanıtladı " barış hazırlanıyor, " deyip keyifle bir kahkaha attı ve Kağan' ı işaret etti " Kağan da kızlara yargı dağıtıyor " gösterdigi tarafa baktığımda bende gülmeye başladım. Kağan'ın etrafında birkaç kız toplanmıştı ve Kağan havalı edalarla bir şeyler anlatıyordu. Ne anlattığını az buçuk tahmin edebiliyordum ama bulunduğumuz yerden tam duyulmuyordu. Bu sebeple Ender' e teşekkür edip Kağan' nın olduğu tarafa yöneldim .
Yanlarına usulca yaklaştım ve ne konuştuklati hakkında ufak çaplı bir fikir edinmek için dinlemeye başladım. Kağan kendinden emin tavırlarla kızlara olan yargısını dağıtmaya devam ediyordu " mesela benim dedem basketbol topuydu " dedikten sonra kahkahamı engelleyemedim.
Cemre de benim ardımdan gelmiş konuşmaya ortak olmuştu. Hiç beklemeden gülmesinin arasından bir soru yöneltti Kagan'a" büyük büyük deden de pota mıydı Kanka ? " Kağan hiç bozuntuya vermeden rahat bir tavırla Cemre' ye döndü ve yandan bir şekilde muzipçe sırıttı " Oha nerden bildin Kanka ! "
Aynı şekilde Cemre tam cevap vermeye yeltenmişti ki turnuvanın başlamak üzere olduğunu belirten düdük sesiyle daha fazla oyalanmamayı tercih ederek yerlerimize geçtik.
Karşı takımın oyuncuları salona giriş yaptığı gibi ortamı büyük bir gerginlik kaplamıştı bile. Bizimkilerin üstünde tek tek göz gezdirirken Tuna' yla bir ara gözgöze geldik. Kaybetme korkusu her halinden belliydi, geçen sene olduğu gibi bu sene de kaybetmek istemiyordu ve bu yüzden oldukça tedirgindi. Güven verici olduğunu düşündüğüm bir şekilde gülümsedim Tuna' ya karşı.
Aynı tebessümü bana yolladıktan sonra rakiplerine döndüğü gibi yüzündeki tebessüm anında kesilmiş yerini kazanma isteği bürümüş bakışlar yer etmişti. Öylesine bakıyordu ki bana bakmamasına rağmen ben bile çekinmiştim. Kaşları hafiften çatılmış gözleri hiç kıpırdamadan aynı yere bakıyordu. Hırsını karşı tarafa da hissettirmek istercesine soluklanıyordu Tuna. Ne kadar göz dağı verebilecekse o kadar veriyordu karşısındaki rakiplere. Hoş daha ne kadar güçlü hissettirilebilirdi bu duygu orası da muallakta bir konuydu.
______________
Turnuvanın son periyoduna girdiğimiz sırada iki takım arasında eşitlik hâkimdi. Ve bu konudaki en büyük avantajımız topun şu an bizim tarafımızda, Caner' in elinde oluşuydu.
Caner olduğu yerde daha fazla zaman kaybetmeden var gücüyle topu sürmeye başladı. Karşı takım potaya yaklaşan Caner' e karşı önüne blok koyarak duraksamasını sağladı. Anlık bir duraksama yaşadı Caner. Sanki emin olmak istiyordu kendinden ve bir kaç şeyi hesaplıyor gibiydi kafasında.
Salondaki herkesin heyecanı o kadar yükselmişti ki artık tezahürat bile yapamıyorduk. Tek bir sonuç vardı ya kazanacak ya kaybedecektik. Ama hepimizin emin olduğu bir sey vardı : bir kere yaptığımız hatayı tekrar etmezdik.
Salonda çıt çıkmıyordu ve ben artık yerimde duramıyordum. Caner' in daha fazla durmasına izin vermeden seslendim " Caner! " hızla bana çevirdi başını, sanki bu anı bekler gibiydi. Umutla gözlerime dalarken bakışları cumleme devam ettim " Sadece yapmak istediğini yap, çünkü o doğru olan "
Gözleri kısıldı gülümsemesiyle. Hafifçe başını geri çevirdiğinde katşı takımdan topu almak için kendisine doğru geln kişiden kurtulup havaya sıçradı. Parmakları sırayla potaya sarılırken ayallarının yerden kesilmesiyle top potaya girmişti.
Sayıyı almamızla bizim okulfaki herkes ayağa kalkıp zaferi kutlarken takımımızın adı anons ediliyordu. Kalabalığın arasından sıyrılıp koşarak sahaya indim. Her birimizin mutlulğunu görmek için gözlerimize bakmak yeterliydi.
Tam bu sırada telefonumdan gelen bildirim sesiyle gelen mesaja baktım
Bilinmeyen numara: Adımı senin dilinden duymak çok güzel
Bilinmeyen numara yazıyor...
__________________
Selam canlarımmm :)
Normalde bölüm cuma gibi gelecekti ama dayanamadım ve yeni bölümü atıverdimmm
Nasılsınız ? Umarım keyifler yerindedir :) size güzel bir haberim var, bilinmeyen numaranın maskesinin ardında kim olduğunu ögrenmemize az kaldı
Bu yüzden tahminleri alayım. Sizce bilinmeyen numara kim?
Caner
Ender
Tuna
Yorumlarınızı heyecanla bekliyorum *-* kendinize iyi bakın hepiniz çok seviyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞIK | texting
Short StoryBilinmeyen numara: Lan! Bir dakika, bir dakika Bilinmeyen numara: NE? YANİ, SEN BANA MESAJ ATIYORSUN ! Bilinmeyen numara: Bir dakika ver beş dakika ölüp geliyorum. Soran olursa aşkından kendini bilmem nerelere attı dersin... Bilinmeyen numara çev...