0.2

339 26 8
                                    

Gördüğüm mesaj beni şaşırtmamıştı. Bana aylardır yazan bilinmeyen ne zaman bir şeye ihtiyacım olsa ben söylemeden zaten o söylüyordu. Ben ona bugüne kadar ne bir mesaj yazmıştım ne de herhangi bir işaret. O ise yazmaya devam ediyordu. Attığı mesajların hepsinin sonu aynıydı: görüldü...

Bilinneyenin dediği gibi yaptım. Parkın ilerisinden sağa döndüm ve yokuş aşağı ilerlemeye başladım. Az daha ilerleyince gittikçe beliren uçsuz bucaksız denizi gördüm. İçime bir ferahlık dolarken adımlarımı hızlandırarak koşmaya başladım. Dengemi bir süre sonra anca toparlayabilmiştim. Gözlerimi denizden ayırmazken, yürüdüğüm kumun sesi kulaklarımı dolduruyordu.

Kumu tenimde hissetmek istedim ve ayakkabılarımı çıkardım. Bu bana büyük bir huzur veriyordu. Kollarımı iki yana açabildiğim kadar açtım ve başımı kaldırdım. Denizin kokusu sanki ilk defa böylesine güzel kokuyordu. Ardından kendi eksenimin etrafında dönmeye başladım. Rüzgar saçlarımın arasından kayıp gidiyordu öylece. içime gelen üşüme hissi umurumda dahi değildi. Sadece bu anı yaşamak istiyordum. Güneşin gözlerime çarpması işten bile değildi.

istemsizce yüzüme gelen gülümsemeyle yavaşladım. Bakışlarım tekrar uçsuz bucaksız ufukla buluştuğunda , tüm hızımla koştum ve deniz kıyısıda durdum. Olduğum yere çöktüm ve dalgalarla savrulan suyun ayaklarına ulaşmasına izin verdim.

Sabahın erken saatleri olduğu için etrafım boş denebilecek kadar azdı. Ne araba sesi işitiyordum ne de beni rahatsız edecek herhangi bir şey. Sadece sessizliğin içindeydim. Gittikçe azalan başımın ağrısı daha da sevinmeme neden oluyordu.

Sabah şanssızın teki olduğumu hissederken şimdi benden mutlusu yoktu. Ayaklarımı biraz daha ileriye doğru götürdüm ve ellerimi yere sabitleyip başımı yukarı kaldırdım. Hiç almadığım kadar derin bir nefes aldım. içime dolan serin hava tüm bedenimi kaplıyordu sanki.

Telefonuma gelen bildirimle irkildim. Tekrar kilidi açtım ve mesajlara girdim. Yine o'ydu. Bilinmeyen...

Bilinmeyen numara: Seveceğini biliyordum. Umarım için biraz olsun rahatlamıştır:)

Bilinmeyen numara: Yine migrenin tutmuş bak. Eminim ilacını da unutmuşsundur sen. çok ağrımıyordur umarım

Bilinmeyen numara: Ne biliyor musun? Sana kıyamadım ve düşündüm ne yapabilirim diye. Sonra buldum, şimdi arkama bak güzelim:)

Yine ne yapmış olabilir ki diye düşünürken ayağa kalktım ve üstümdeki kumları silktim. Arkamı döndüğümde az ilerideki poşeti gördüm. Adımlarım hızlanırken bir yandan da etrafa bakıyordum. şimdi mesaj attıysa yakınlarda olmalıydı.

En sonunda ayağıma çarpan poşeti aldım ve içine göz gezdirdim. Bir ağrı kesici kutusu ve yutabilmem için koyduğu hiç açılmamış bir su şişesi vardı. Bunu bile düşünmüştü. Yüzümü buruk bir gülümseme kaplarken birkaç bildirim sesi daha gelmişti. Oturduğum deniz kıyısına tekrar oturdum ve mesajları okumaya başladım.

Bilinmeyen numara: Yine baktın etrafına orada mıyım diye :) alışamadın değil mi? yine merakına yenik düşerek göz gezdirdin

Bilinmeyen numara: Korkuyorum derindeyim...
Nefesim yeter sesim yetmez...
çıkmaz sana yollar...
Güneş doğar güneş batar...
Kayıp bize yıllar...

'Mutlu yıllar' şarkısından alıntı yapmıştı. En sevdiğim şarkı ve o bunu biliyordu. Yine burukça gülümsedim ve mesajları okumaya devam ettim.

Bilinmeyen numara: Sadece korkuyorum karşına çıkmaya ben hazır değilim buna ve daha ben bile hazır değilken senin hazır olmanı beklemeye hakkım olucağını düşünmüyorum. Özür dilerim Başak ama söz gerçekten bir gün karşına çıkacağım . Bir gün...

Onu anlıyordum ve onun da Benim onu anladığımı bildiğini biliyordum. Bu benim tekrar ve tekrar tebessümüme neden oluyordu.

Ağrı kesicimi içtikten hemen sonra telefonumu çıkarıp asla yanımdan ayırmadığım kulaklığımı takarak 'Mutlu Yıllar' şarkısını dinlemeye başladım.

Sözlerini tüm kalbimde hissediyordum bu şarkının. Nasıl olurdu da tüm duygularımı bir şarkıya sığdırabilirdim. üzgünken de bu şarkıyı dinlerdim, mutluyken de. Değişmiyordu. Ben bu şarkıyla mutluydum. şimdi ise gözlerimi kapatıp bu şarkının verdiği huzuru dinliyordum.

Kulaklığımın teki hiç beklemediğim bir şekilde bir el tarafından çıkarıldı. Kafamı hızla yukarı doğru kaldırdığımda omzunda çantamı taşıyan Barış' la göz göze geldim.

Siyahı andıran gözleri bana öylece bakarken karşımdan çekilip aynı benim gibi oturdu. çıkardığı kulaklığımı kendi kulağına takarken gözleri bana bakmaya devam ediyordu.

Tam ağzımı açmış bir şey diyecekken, işaret parmağını kendi dudaklarına götürüp konuşmamamı işaret etti. Gözlerini benden ayırıp benim gibi ufka bakmaya başladı.

Barış da böyleydi işte. Ne zaman mutsuz ve huzursuz hissetsem yanıma gelir ve öylece otururdu. Sadece varlığını belli ederdi. Ne konuşurdu ne konuşturdu.

Sustu.

Sustum.

Sadece öylece oturduk. Ne ben ne o. ikimizde birbirimizin sessizliğinde sustuk. O beni durdurup sorgulamadı. Amacı yanımda olduğunu belli etmek ve yalnız hissetmemi engellemekti.

En sonunda dayanamadım ve sessizliğimizi bozarak şarkıya eşlik ettim

Mutlu yıllar, mutlu yıllar sevgilim...
Sensiz kutlar...

Aniden beklemediğim bir şekilde Barış da bana eşlik etmeye başlayınca onun sesini dinlemek adına sustum.

Bu gece tüm aşıklar çok yalnızlar...
Ellerinde yıldızlar , bekliyorlar...
Bizim için bir şarkı çal...

Ardından ben de ona katıdım ve nakaratı beraber söyledik.

Mutlu yıllar, Mutlu yıllar sevgilim...
Sensiz kutlar bu gece tüm aşıklar...
çok yalnızlar... Kalplerinde umutlar, bekliyorlar...
Bizim için bir şarkı çal...

Sonra Barış konuşmaya devam etti:

En sevdiğin şarkı...

__________________

Hellõõõ gençler önceki bölüme göre biraz daha uzun bir bölüm yazdım. Yorumlarınızı bekliyorum. İnşAllah beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle:)

KARMAŞIK | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin