0.7

172 18 6
                                    

şarkıyı söylemeyi bitirdikten sonra ses kaydını kapattım ve laptopumun başına geçip şarkıyı telefonumdan bilinmeyen numaranın bana getirdiği ses kaydedicisine aktardım. İşimi halletikten sonra saatin epey geç olması nedeniyle yatağıma girip uyku pozisyonumu almaya başlamıştım ki telefonuma gelen bildirim sesi beni durdurdu.

Bilinmeyen numara: Güneş senin için doğsun :)

Gülümsedim ve mesajını görüldü yaparak mırıldandım. Güneş senin için de doğsun bilinmeyen numara...

________________

Sabah haftasonu olmasına karşın erken kalkmıştım. Masa başımda kendini olabildiğince fark ettirmiş olan alarmımı kapattım ve yerimden kalktım. Lavaboya gidip işlerimi yaptıktan sonra adımlarımı mutfağa yönlendirdim.

Babam ve annem kahvaltıya oturmuş çoktan yemeye başlamışlardı bile. Babam kimya mühendisi olduğu için yine işe gitmesi gerekiyordu. Bu yüzden hızlı hızlı ağzına bir şeyler atıp yarımyamalak giydiği ayakkabılarla evden ayrıldı.

Haftasonları annemin dinlenme günleri oluyordu. Psikolg olduğu için hafta içi tam gün çalışıyordu. fakat bugün annemde babam gibi dışarı çıkarcasına giyinmişti.

Kaşlarımı çatarak anneme döndüm " Anne sen... neden böyle giyindin? Sen de mi gidiyorsun? " Diye sorduğumda annem baygın bakışlarını bana dikti " Sana da günaydın Başak. Murphy 'i biraz gezdireceğim o kadar" Utançla başımı kaşıdım ve sırıttım

" Hmm... Anladım. Anne aslında ben sana bir şey soracaktım" devam et anlamında elini salladığında konuştum " Bugün Cemre, kağan, Barış ve ben lunaparka gitmeyi planlamıştık da izin verirsen eğer gitsem olur mu? " kaşlarımı kaldırarak yanıt beklediğimde annem gülümsedi ve başıyla onayladı.

Kahvaltımı hızla bitirip bizimkilere geleceğimi belirttiğim bir mesaj attım. Onlarda onaylayınca gardırobumun önünde durup kıyafet seçtim. Giymeye karar verdiğim kıyafetlerimi aceleyle giyip evden çıktım.

Birkaç sokak sonra köşede beni beklediklerini gördüm ve koşar adım yanlarına gittim. Cemre sıkılmış bir ses tonunda " Hepinizi ayrı bekliyorum. Ne olurdu bir gün de beni bekleseniz" ellerini ceplerine soktu ve yürümeye devam etti. " Sen iste bekleriz sıkıntı yok kanka. Her zaman!" Dedi kağan elini göğsüne iki kere vurarak. Güldüm ve onların boş sohbetini dinlemeye devam ettim. Çok olmadan lunaparka ulaşmıştık zaten.

Gözlerimi rengarenk ve büyük lunaparkta gezdirdim ve olduğum yerde durdum. Diğerleri de göz ucuyla görebildiğim kadarıyla benim gibiydiler. Az ilerimizde duran jetoncunun farkına vardığımda bizimkileri arkalarından ittirerek oraya götürdüm.

Birkaç jeton alıp gözlerimi tekrardan etrafa çevirdim ve sordum " Eee önce nereye biniyoruz?" Barış omuz silkip başka birinden cevap bekledi. Cemre parmağıyla roller coasterı işaret edip ellerini çırptı.

Kağan'a döndüğümde gözlerini gitgide korkuyla açtı " Ölsemde binmem. Cesedimi bağlarsınız o koltuğa işte o kadar." Barış zevkle bir kahkaha attı " Ooo zaten seni almazlar ki kardeşim çocukları bindirmiyorlar. Malum boy kısa olunca "

Kağan gözlerini kısıp Barış'a odaklanmışken gözlerim birden aydınlandı " Var mısın iddiaya? Kaybedersen bizimle roller coastera bineceksin Kazanırsan sana yemek ısmarlıyoruz" elini havada salladı " Ne iddiasıymış bu?" Orasını düşünmemiştim. Cemre elini çenesinden çekerek " Atıcılık! şu atıcılıkla oyuncak veren yerlerden bir tane kazanırsan iddiayı sen alırsın ama kazanamazsan..." dedi ve gülerek işaret etti " ona binersin"

Kağan hırslı bir çocuktu. Kabul edeceğine adım kadar emindim ve dediğim gibi oldu. Yaklaşık 4 kere falan denedikten sonra haykırdı " Bozuk bu abi ya. Para yutucu gibi bir şey 30 saattir neyin muhabbeti bu. Vuruyorum kabul etmiyor." En sonunda elindeki topu bir kenara koydu ve dirseklerini masaya sabitledi.

Cemre kaşlarını sinsice indirip kaldırırken " Demek pes ediyorsun. O zaman düş önüme yiğidim" Kağan'ın bünyesini muhteşem bir korku kaplarken ellerini hayır anlamında sallıyordu ve bir yandan da söyleniyordu " Hayatta olmaz. Hiçbir güç beni o zımbırtıya bindiremez"

bindi.

Yavaş yavaş hızla ineceğimiz tepeye tırmanırken kağan bindiğimizden beri söyleniyordu. " Abi yol yakınken sal bizi bak çıldırıcam!" Aşağıdaki adama sarmıştı artık Barış'tan sonra. Hemen hemen herkes kağan'ı işaret edip gülerken zirvede saniyelik durmuştuk.

Hemen sonra hızla aşağı düşmeye başlarken birkaç oturak önümüzdeki adama çarptı gözüm. Anladığım kadarıyla adamda kağan kadar korkuyordu. Konulmuş olan korumalıklar yetmiyirmuş gibi bir de kendini halatlarla koltuğuna bağlamıştı.

Buna nasıl izin verdikleri hakkında en ufak bir bilgim dahi yoktu ama anlaşılan bunu kağan da görmüştü. Titrek elleriyle adamı işaret ederek bağırdı " Adam zırhı kuşanmış ben zaten kefenleyim Abi. Bana da atın bir halat bir cankurtaran simidi. " Artık herkes gülmekten yarılırken sonlara gelmiştik.

Kağan'ı hiçbir şekilde yerinden oynatamayınca Barış sırtlandı onu. Onlar arkamızda biz önde yürüyorken Cemre yine bir şey bulmuştu binecek. Yine ne geliyordu acaba. Be sefer Kağan'ı kaybetmezsek iyiydi.

" Korku tüneline binsek? Çokta kötü değil hı, ne dersiniz? " Barış sırtındaki kağan'ı banka oturttuktan sonra iki elini de havaya kaldırıp " Ben onu bunu bilmem ama az duracağımı söylemiştim ben kaçar" dedi ve arkasını dönüp tam gidecekken kolunu tuttum " Ne olur 10-15 dakika daha dursan? Sadece azıcık daha". Kaşlarımı yalvarırcasına bir şekle soktum. Nefesini aldığı gibi verirken konuştu. "Tamam ama sadece 10-15 dakika ". Onaylayarak başımı salladım.

Barış aslında bizimle vakit geçirmekten oldukça hoşlanırdı. Ama dışarısı onu cezbetmiyor aksine daha da itiyordu. Hiç birimiz onu sorgulamıyorduk zaten. Tek isteğimiz biraz daha yanımızda kalmasını sağlamaktı. O olmadan çokta bir şey yapasımız gelmiyordu.

Eninde sonunda kağan'ı kaldırdığımızda korku tüneline girmek için ilerlemeye başladık. Fakat telefonuma gelen mesaj sesiyle olduğum yerde durdum ve okumaya başladım.

Bilinmeyen numara: Lunaparka gelmişsiniz. Eğleniyor musun bari?

Bilinmeyen numara: Kağan'ın bu kadar korkacağını sizde bilmiyordunuz herhalde. Resmen yürüyemiyor. İyidir umarım

Mesajları okuduktan sonra tam bizimkilerin yanına gidecektim ki beni durduran şey aklıma gelen ses kaydıydı. Bunu bir şekilde ona ulaştırmalıydım. Bana az önce mesaj atmıştı ve bunları yazdığına göre benden çok da uzakta olamazdı.  çantamdan ses kaydedicisini ve bir not kağıdını çıkardım * Umarım beğenirsin elimden gelenini yapmaya çalıştım :)*

Etrafa imalı imalı bakıp ses kaydedicisinin üstüne not kağıdını yapıştırdım ve boş bir bankın üstüne koydum. Onu görmemek ve korku tüneline yetişmek için koştum. Nefes nefese adama jetonu verip Cemre' nin yanına yerleştim. Bana elini sallayarak ' ne oldu' dercesine baktığında geçiştirerek önüme döndüm. İşte korku tüneline başlıyoruz.

İnsanların bana anlamsız gelen çığlıklarını dinlediğim yolculuk bittiğinde yüzümü buruşturdum. Az sonra duyduğum sesle yüzümü siler gibi yaptım ve gülüşümü takındım. Heyecandan kalbim deli gibi atarken mesajın bilinmeyen numaradan olduğunu görmem bu heyecanı ikiye katlıyordu. şifreyi bile zar zor girerken hızla numaranın üstüne tıkladım.

Bilinmeyen numara: Arkanda oturuyordum. Saçların öylesine güzel kokuyordu ki.

Başak: Yok artık !

________________

Neler oluyoru neler oluyoru?

Resmen Başak bilnmeyene ilk defa mesaj attı. Macera başlasıııınnnn...

Bayramınız mübarek olsun bu arada arkadaşlar tekrardan:)

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz neler sizce kitap nasıl gidiyor? Ayrıca nasılsınız? İnşAllah sağlığınız, huzurunuz yerindedir.

Bir de size bir şey daha sormak istiyorum: Nelerden ilham alıyorsunuz? Herkes farklı şeylerden ilham alıyor ve ben sizinkini çok merak ediyorum.

Yorum atın lütfeğğğğnnnn <3

KARMAŞIK | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin