Mesajı okurken yüzümde bir gülümseme meydana gelmişti. İlk mesajımı saatine kadar not almıştı. Başımı gülmemi devam ettirerek iki yana salladım. Parmaklarım mesajına yanıt vermek için klavyeye gittiğinde hala daha yanıtlamadığım sorular geldi aklıma.
Kendimi durdurmak için telefonu kapatıp masa lambamın yanına koydum. Yapmadığım ödev var mı diye kontrol ettim ve kağan' ın yıllık için istediği fotoğrafları çantama yerleştirdim. Saatin iyice ilerlediğini gördüğümde lavaboya gidip işlerimi hallettim ve odama dönüp yatağımda bağdaş kurdum.
Etrafa bir göz gezdirdiğimde masamın üstünde bilinmeyen numara' ya ait olan bileklik gözüme çarptı. Yatağımdan kalkıp bilekliği bileğime geçirdim. Hafif bol olsada iyi duruyordu.
Bilinmeyen bana her zaman beni önemsediğini ve düşündüğünü hissettirirken ben ona hiç hissettirememiştim. O' na mesaj atmıyordum, hediye bırakamıyordum, konuşamıyordum bile. O' na değer verdiğimi nasıl belli edebilirim diye düşünürken tekrar bilekliğe baktım. Beni her zaman görebildiğine göre bu bilekliği okulda takarsam eninde sonunda görürdü. Belki de bu sayede bilinmeyen numaraya onu önemsediğimi ifade edebilirdim.
Yüzümde bir sırıtış yayılırken telefonumdan bir mesaj sesi geldi. Hızla telefonu elime aldım ve kimden geldiğine baktım.
Bilinmeyen numara: Hediyen... Benim için öyle değerli ki. Başak kaç kere dinledim bilmiyorum o güzel sesini ama bu bana o kadar mutluluk verdi ki.
Hiç aklıma gelmezdi bir gün onu sevindirdiğim için sevineceğim. Yazdığı mesaj beni gülümsetirken yorganımı başıma kadar çektim ve yüzümden ayıramadığım mutlulukla uykuya daldım.
________________
Sabah annemin söylenmeleriyle gözlerimi araladım " Camı açtın hadi neyse! Neden geri kapatmıyorsun Başak? İçerisi buz tutmuş. Bir de hasta olsan tam olacak. Kendine dikkat etsen ya az." Söylenmeleri devam ederken odadan ayrıldı. Zaten az sonra da alarm çalınca yerimden hızla kalkıp formalarımı giydim.
Annem ve babam evden benden önce çıkınca ben de çok oyalanmadım ve arabaya bindim. Biraz sonra bilekliğe baktım. Acaba ne tepki verecekti. Belki de takmamı istemeyecekti veya bu onun sevinmesine neden olacaktı. İkinci ihtimal beni mutlu ederken birinci ihtimalin olmasını kesinlikle istemiyordum.
Murat abiye teşekkür edip, sınıfa doğru ilerledim. Omzumun üstünde bir el hissetmemle hızla başımı çevirdim. Caner yanımda durmuş yeşil gözleriyle gülümseyerek bana bakıyordu.
Çok yakın arkadaş olmasak da arada sohbetimiz geçen, kimseyle bir problemi olmayan ve kibar biriydi. İlk defa bu sene sayısal bölümünü seçmem ile aynı sınıfa düşmüştük.
Aynı şekilde karşılık verip , sınıfa vardım. Barış sıranın üstündeki ellerine çenesini yerleştirip etrafı izlerken, kağan da sıranın üstünde ayaklarını aşağı sallıyordu.
Yanlarına gittim ve sırama geçtim. Kitap defterlerimi çıkarırken aynı şekilde fotoğrafları da çıkartıp kağan' ın sırasına bıraktım. Sınıftan birkaç kişi de kağan' a fotoğrafları verdiktan sonra matematik hocamız içeri girdi.
Yoklamayı aldıktan sonra yeni konunun başlığını atarak anlatmaya başladı. Dersi her ne kadar dinlemek için uğraşsamda bir türlü kafamı toplayamıyordum. Bilinmeyeni düşünmek dikkatimi dağıtıyordu. Henüz bir cevap yazmadığına göre görmemişti.
Cemre' nin beni dürtmesiyle sıraya dikmiş olduğum bakışlarım ona kaydı. Bana uyarıcı bakışlar atarak tahtayı işaret etti. Hoca bana bakarak elinde tuttuğu kalemi almamı bekliyordu. Konuya önceden göz gezdirdiğim için az buçuk bilmeme rağmen çekinerek yerimden kalktım.
Bir süre gözlerim soruda takılı kaldıktan sonra çözdüm ve yerime geçtim. Kağan başını arkaya doğru attı " Yine kurtardın paçanı. Ben daha tahtaya çıkmadan tutuşmaya başlıyor. Kurulu bomba gibiyim" " Kağan! "
Hocanın gür sesi sınıfı doldurduğunda Kağan yavaşça başını kaldırırken mırıldandı " İşte bu da kanıtı " Bu dediğine kendimce kıkırdayarak olanları izledim. " Bu soruyu yapmanı bekliyorum."
Kağan kaşlarını yalvarır bir hale getirerek konuştu " Hocam her etin tadı güzel değildir. Benim ki kuru. Beni ocağa koysanız yakarsınız hocam. Yakmayın lütfen" Hoca sinirle karışık şaşkın suratını her ne kadar gizlemeye çalışsa da becerebildiği söylenemezdi.
Az sonra çalan zille kağan gözlerini şaşkınlıkla açarak bana baktı " Şansın bulaşıcıysa neden söylemiyorsun kızım? " Benimle beraber herkes gülerken adımlarımızı kantine yönlendirmiştik.
Fazla sıra olmadığı için hızlı bir şekilde Cemre ' ye ve kendime tost aldım. İkimizde yarımyamalak kahvaltı yaptığımızdan dolayı çabuk acıkmıştık.
Masada sohbet dönüyorken ben etrafta gözlerimi gezdiriyordum. Eğer ki bilinmeyen numara şu an mesaj atarsa buralarda olabilme ihtimali vardı. Bir yandan da bileğimdeki bileklikle oynuyordum. Kantinde ki simaları ezberlememe rağmen hiçbir mesaj gelmemişti ve derse girmemiz gerekiyordu. Sıkıntıyla nefesimi dışarı boşaltarak yerimden kalktım.
Merdivenleri herkesin arkasından çıkarken bir ses işittim. Cemre telaşla karşısındaki çocuğun üstüne bulaşmış ketçapa bakıyor bir yandan da konuşuyordu " Ben cidden çok özür dilerim. Birden ısırınca ben fışkırmış olmalı"
Cebinden çıkardığı ıslak mendille temizlemeye çalıştığı ketçap daha da yayılmıştı. T- shirt ' ün beyaz olması ise sadece küçük bir detay. Yaptığı işi daha da batırmasına fark ettirmemek için arkama bakarak güldüm.Cemre çocuğun konuşmasına fırsat vermeden cümleleri dizince O da pes etmiş herkes gibi sadece Cemre' yi dinlemekle yetiniyordu.
Nefes almak için duraksadığı sıra çocuk elinin birini kumral saçlarından geçirdi ve yüzüne alaylı bir tebessüm kondurdu " Tamam sıkıntı değil. İstemeyerek olduğunu ikimiz de biliyoruz" Cemre' nin bir anda elleri durdu ve başını çekinerek kaldırıp çocukla göz teması kurdu.
Tam ağzını açmış bir şey diyecekti ki çocuk konuşmasına fırsat vermedi " Ve, evet affettim. Sorun değil" ukala bir şekilde sırıttığında Cemre yanından sıyrılarak geçip gitti. Çocuğun bu tavrından rahatsız olduğu her halinden belliydi. Biz de arkasından yürümeye devam ettik fakat o çoktan sınıfa varmıştı bile.
Tam kapıdan içeri girecektim ki telefonumdan gelen ses kalbimin hızlanmasına neden oldu. Şu an istediğim tek şey mesajın bilinmeyen numaradan gelmiş olmasıydı.
Bilinmeyen numara: O bileklik senin ince bileğine biraz büyük gelmemiş mi?
Bilinmeyen numara: Ama yine de çok yakışmış...
________________
Nabersiniz ayol? Ben çok mutluyum yahu ⊙ω⊙
Bu bölüm çok da içime sinmedi sanki ama umarım beğenirsiniz. Hepiniz kendinize iyi bakın haydin görüşürük <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞIK | texting
Short StoryBilinmeyen numara: Lan! Bir dakika, bir dakika Bilinmeyen numara: NE? YANİ, SEN BANA MESAJ ATIYORSUN ! Bilinmeyen numara: Bir dakika ver beş dakika ölüp geliyorum. Soran olursa aşkından kendini bilmem nerelere attı dersin... Bilinmeyen numara çev...