0.3

282 21 7
                                    

Barış'ın cümlesiyle yüzümün çehresini mükemmel bir şaşkınlık kaplamıştı. Ben... ben 'Mutlu Yıllar' adlı şarkının en sevdiğim şarkı olduğunu Barış'a, Cemre'ye ya da Kağan'a, söylememiştim ki. O bunu nereden ve nasıl öğrenmişti?

Gözlerim Barış'ta kitlenmişken o sadece gülümsüyordu. Daha fazla dayanamadım ve ağzımdan büyük bir zorlukla çıkan soruyu yönelttim " Ben bunu ne sana ne de başkasına söyledim. Sen...
Sen Nasıl bunu bil-"


Daha fazla konuşmama izin vermeden eliyle dur işareti yaptı ve siyaha çalan kahverengi gözlerini bana dikerek konuşmaya başladı " Hadi ama, dalga geçiyor olmalısın. Son ses dinlediğin o şarkıları duymadığımızımı sanıyordun. Ah Başak ah(!)"

Ardından küçük çaplı bir kahkaha attı. Ben ise yavaşlayan kalp atışlarımla ve rahatlayan içimle bir oh çektim. Sanırım biraz fazla yüksek bir 'oh' çekmekti bu. Barış kaşlarını anlam veremeyerek çattı " Ne o? Bakıyorumda baya rahatladınız?" Kendi çapımda verdiği tepkiye kıkırdadım. Omuzlarımı silkerek" Hiç ,sadece farkında değildim bu kadar yüksek sesli dinlediğimin" Bu sefer o sırıttı.

Nedense içimdeki bir his bilinmeyenin Barış olma ihtimalinin küçük bir kısmınının silinmesine seviniyordu. Niyeydi bu anlamsız sevinç?

" Barış!" diye sesleniverdim. Anlat dercesine bana göz kırptı. Küçük bir nefes aldım ve sordum" Sen benim burada olduğumu nereden biliyordun? " Bu soruyu bekliyordum dercesine bir bakış attı ve yanıtladı " Onca yıllık arkadaşımsın Başak. Ama seni ilk defa böylesine sıkılmış ve sinirli gördüm. Yalnız bırakmak istemedim sadece ve takip ettim umarım rahatsız etmedim seni? " Tek kaşını kaldırarak sorduğu bu soruya olumsuz anlamda başımı sallayarak cevap verdim. Gülümsedi " Sevindim"

Saatlerin ilerlemesiyle insanlar gitgide sahile doluşuyordu. Yüzümü mutsuzlukla buruşturdum. Ve yanımda öylece oturan Barış'a baktım, sanki o da pek memnun değildi. Hala daha omzunda duran çantama bakarak konuşmaya başladım" Sana zahmet verdim üzgünüm Barış. Benim yüzümden derslerini de kaçırdın."

Bunları söylerken başımı sıkkınlıkla öne eğdim. O ise başını iki yana salladı" Hayır hayır bunu ben istedim, ayrıca iyi olduğunu bilmek beni rahatlattı." Minnettarlıkla ona bakarken bir yandan da siyah ayyakkabılarımın bağcıklarını sıkıyordum.

"Kalkalım mı?" diye sorduğumda benden önce ayaklanıp bana kalkabilmem için elini uzattı. Elini tuttum ve kalktım. Çantamı ondan aldım. Bir süre yanımda sessizce yürüdü. Anlam veremeyerek " Benimle mi geliyorsun?"
" Seni eve bırakmayı planlıyordum ama istemiyorsan gidebilirim"

Ona bakarken cevap beklercesine gözlerini büyültmüştü " Teşekkür ederim Barış ama seni yormayayım ben giderim sağ ol" Cevap vermesine izin vermeden ona bir selam çakıp yola koyuldum.

Yarım saatlik salına salına yürüdüğüm yolda bir yandan okuldan kaçışımı aileme nasıl açıklayacağımı düşünüyordum. Beni okul çıkışlarından her zaman alan Murat abi aklıma geldi. Aramız her zaman çok iyidir. Anaokulundan beridir tanırım onu. şimdiye kadar ki hiçbir şeyde beni kırmadı ve tüm yaramazlıklarım aramızda bir sır olarak kaldı.

Murat abiyi aradım ve ona olup biteni anlattım. Beni yine anlayışla karşılamıştı. Zaten sahilde çok zaman geçirdiğim için eve geliş vaktim okuldan çıkış zamanıma tekabül ediyordu. Bu sebeple annem şüphelenmemişti.

Murat abi ben eve varmadan beni köşeden aldı ve sanki hiçbir şey olmamış gibi devam ettik. Bugün olanları düşünürken evin dev dış kapısının gıcırtısıyla irkildim. Etrafı hızlıca annem buralarda mı diye kolaçan ettim.

Annemin etrafta olmadığında emin olduktan sonra her ihtimale karşı dönen büyük merdivenlerden koşarak çıktım. Odama vardığımda kapıyı kapattım ve sırtımı kapıya yasladım. Elimden geldiğince nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum.

Bakışlarımı sabitlediğim tavandan gözlerimi ayırdığımda , yatağımın üstünde uyuya kalmış Murphy'e baktım. Beni görünce aralanan gözleri kocaman açıldı ve havlayarak üstüme atladı. Düşük kulakları koşarken nasılda sallanıyordu. Islak dilini yüzümde gezdirirken bir kahkaha koparıverdim.

Bir süre onun tüylerini okşadıktan sonra üstüme rahat bir şeyler geçirmek üzere gardırobuma gittim. Üstüme rahat bir eşofman takımı geçirip kendimi yatağa attım. Ne kadar yorulduğumu ancak o zaman anlamıştım.

Ardından aklım kağan'a kaydı. Acaba çok üzmüş ve kırmışmıydım onu? Oysa o bana sadece yıllık hakkında basit sorular soruyordu. Neden bu kadar tepki verdiğimi ben bile bilmiyordum. İçimi acı bir his kapladı. Birden telefonuma gelen bildirim sesi daha fazla düşünmemi engellerken mesajlara bakıyordum

Bilinmeyen numara: Bugün Barış yanındaydı gördüm. O'ydu yanına oturan şarkı söylediğin kişi. Anlık bir şekilde keşke ben olsaydım dedim onun yerinde olan. Ama sonra düşündüm belki sen ve ben biz olduğumuzda, daha güzellerini yaşarız...

Gelen mesaj beni güldürmüştü. Acaba dedim kendi kendime acaba gerçekten oturup bunları mı düşünüyordu. Ardından mesaj gecikmedi.

Bilinmeyen numara: Gerçekten oturup bunları düşünüyorum güzelim. Bazen inanır mısın bilmem huzur veriyor bana bunları düşünmek.

Cidden mi? Bunu nasıl duymuştu? Ya da hala aklımı okumaya devam eden bir sihirbazla karşı karşıyaydım. Başımı, gülüşümü silmeden iki yana salladım ve devam ettim.

Bilinmeyen numara: Bazen moralimi bozan şeyler oluyor ve gülüşünü düşünüyorum. Sanki güneş hiç batmıyor o güzel yüzünde. Bazen sadece bana iyi gelecek şey sen olabilirmişsin gibi geliyor.

Bilinmeyen numara: Affet, ben sadece korkağın tekiyim. Ne zaman o korkumu gittikçe küçültürüm ışte o zaman inan bana karşında olacağım. Ama sanırım henüz bu anonimcilikten pek sıkılmadım. (00. 18)

Işıklar bir bir sönmeye başlayınca anne ve babamın yatmaya gittiğini anladım. Ben de baş ucumda duran gece lambamı kapattım ve uyumak için pozisyon aldım. Bir 15 dakika sonra tam elimi yastığımın altına almıştım ki bir bildirim sesi daha...

Bilinmeyen numara: Herkes yattığına göre artık söyleyebilirim sanırım.

Bilinmeyen numara: Kapının önüne çıkabilir misin? Sana bir sürprizim var umarım gelirsin ;)

Buraya gelmiş olabilir miydi gerçekten? Ama az önce karşıma çıkması için ona zaman vermemi istiyordu! Diğer yaptığı sürprizlerde olduğu gibi bunda da mı saklanacaktı yoksa?

Anlam veremediğim bir biçimde çoktan kapının önüne çıkmıştım bile. Aralık bıraktığım kapıdan bir yandan da biri geliyor mu diye kontrol ediyordum. Başımı tekrar önüme çevirdiğini sıra kulağımı 'Dolu kadehi ters tut- Madem ' şarkısı doldurdu. Duyulmasın diye sesini kısık açmıştı. Hafifçe gülümsedim ve kapının az ilerisinde ki kutuyu elime aldım.

Üstüne - tahmin ettiğim kadarıyla - onun bağlamış olduğu kurdeleyi açtım ve içinden çıkan venedik maskesine öylece bakakaldım. Venedik maskesi mi? Ne?! Biraz sonra hafif sesli bir şekilde kahkaha attım. Kendimi durdurup

" Bir venedik maskesi istediğimi bilmiyordum bilinmeyen :D "

______________

Nasılsınız arkadaşlar? Ben çok iyiyim umarım sizlerde iyisinizdir.

Sizce bilinmeyen neden bir venedik maskesi bıraktı? Ve acaba artık Başak bilinmeyene mesaj yazacak mı? Ya da ne zamana kadar gidecek bu görüldü mevzusu?

Hepinize iyi ramazanlar yorumlarınızı büyük bir heyecanla bekliyor olacağım hepinizi seviyorum <3 Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle...

KARMAŞIK | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin