Kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken hızlıca mesaj yazmaya başladım. Stephen King okuduğumu nereden biliyordu?
Başak: Sen nereden biliyorsun?
Cevabını hiç geciktirmeden yazmasına gülümserken içimdeki merak duygusu körükleniyordu.
Bilinmeyen numara: Birkaç gün önce okulda iken elinde görmüştüm ve sen bir kitaba başladığında bitirene kadar başka bir kitap okumazsın Başak :)
Yazdığı doğruydu. Aynı anda birkaç kitap birden okuyunca olay dizisi karışıyordu aklımda. Odağımı tek bir kitaba vermek daha iyi oluyordu benim için.
Sanki duyacakmış gibi anladığımı belirten mırıltılar çıkardığımda bu halime güldüm. Mesajına geciktirmeden yanıt vermeye başladım.
Başak: Doğru :) Gerçi benimkide soru. Öyle ya da böyle hakkımdaki her şeyi biliyorsun. Ben de senin hakkında bir şeyler öğrenmek isterdim :)
Başak: Şaka bir yana hakkında sadece boyunun aşırı uzun olduğunu biliyorum o kadar
Bilinmeyen numara: Hdbdksvdjd doğru. Ama senin de benim hakkımda bir şeyler öğreneceğin zamanlar gelecek :)
Başak: En kısa zamanda umarım :)
Telefonumu mutlulukla kapatıp yanıma koyduktan sonra kitabıma geri döndüm. Annemlerin gelmesine daha vardı ve ben, evdeki bu sessizliği bu şekilde değerlendirmeye karar vermiştim.
______________
Anne ve babam ile yemek yedikten sonra bir süre onlarla beraber içeride oturup çay içtikten sonra odama yöneldim. Tek çocuk olmanın kötü yanı da buydu. Her zaman tek başımayım ve canım sıkıldığında bana eşlik edebilecek bir kardeşim yoktu.
Bunları aklımdan geçirirken aklıma bilinmeyen gelmişti. ' Acaba onun bir kardeşi, abisi veya ablası var mıydı? ' diye aklımdan geçirdiğimde neden ona sormayayım ki diye iç geçirdim. Cevap vereceğini pek sanmıyorum, kendi hakkında her hangi bir ipucu vermemeye dikkat ediyordu. Ama bunu onun aleyhine kullanmayacaktım sadece merakı benimkisi. Denemekten zarar gelmez diyerek puf koltuğuna oturduktan sonra sorumu yönelttim.
Başak: Sana bir şey sormak istiyorum ama merak etme bunu araştırmayacağım :)
Bilnmeyen numara: Jdndkdjdjsl elbette. Sorunu bekliyor olacağım
Hiç duraksamadan sorumu sordum
Balşak: Bir kardeşin, ablan veya abin var mı acaba?
Bilinmeyen numara: Hep bir kardeşin olsun istemişsindir Başak. Bunu biliyorum. Arada aklına geliyor, şimdi de o zamanlardan biri olmalı
Bilinmeyen numara: Sadece bir abim var. İki kardeşiz yani
Başak: Tek kardeş olmaktan iyidir herhalde jdmkdndsns
Bilinmeyen numara: Bilmem, öyledir herhalde jdkwbldwmd ( 12.25 )
Bilinmeyen numara: Geç oldu güzelim. Sabah yorgun uyanmanı istemem
Bilinmeyen numara: Güneş senin için doğsun :)
Başak: Güneş senin için de doğsun bilinmeyen...
_______________
Okula vardığım gibi kantine yönelip bir şişe su aldım. Gerçi bir sonraki teneffüs bir daha alacaktım, sonuçta günde yedi şişe su içen biriydim ve beni kesmiyordu. Kantinde daha fazla vakit kaybetmeden sınıfa çıkıp sırama yöneldim.
Etrafa göz gezdirdiğimde Barış, Kağan, Caner ve Ender' in olmadığını fark ettim. Büyük ihtimalle basketbol antrenmanına gitmişlerdi. Omuz silkip Cemre' ye döndüm " Cemre?" önündeki test kitabına öyle odaklanmış ki birkaç defa daha seslenmeme sebebiyet vermişti.
En sonunda irkilerek gözlerini bana çevirdi " Efendim?" tebessüm ettim " Dalmışsın yine sorulara" eliyle alnını avuçladı ve sıkıntıyla nefes verdi " Aynen, öyle oldu biraz. Matematik hocası proje olarak test sorularını çözümlü olarak isteyince en kısa zamanda bitirmek istedim" başımı aşağı yukarı sallayıp içeri giren hocayla ayağı kalktım. Dersin kimya oluşu beni sevindirmişti yine.
_______________
Tenefüs zilinden hemen sonra içeri giren basketbol kadrosuna baktım. Barış, havlusunu boynuna asmış nefes nefese yanımıza gelirken Kağan, elindeki su şişesini sıraya bırakıp çözülmüş bağcıklarını bağlamaya başlamıştı. Caner ve Ender de oldukça bitkin gözüküyorlardı.
Caner kendini hızla sıraya bırakıp başını sıraya bıraktı. Anlaşılan beden hocamız iyi antrenman yaptırmıştı. Kaşlarımı çatarak Ender'e döndüm "Siz neden bu kadar yorgun gözüküyorsunuz? Hiç mola vermediniz mi?" diye bir soru yönelttiğimde kafasını olumsuz anlamda salladı "Beden hocası ara verelim dedi ama maç yarın ve bizim dinlenmeye vaktimiz pek yok açıkçası" başımı sallamakla yetinirken Cemre de sohbete dahil oldu" kaçıncı ders olacak maç? "
" üç " diye yanıt verdi kısaca Barış. Biraz daha soluklandıklarında Kağan homurdanarak konuşmaya başladı" Pas atın diyorum size o kadar topu köşeden döndürüyorsunuz " dedi ve bakışlarını üzerimizde gezindirdi.
" Önünde Caner vardı Kağan. Pas atmaya çalışsam havada yakalardı. Eleman önüne geçtiğinde gözükmüyorsun ki zaten. Bir ara elini gördüm sonra o da kayboldu zaten. " dedi Ender ve omuz silkti.
" Maçta göreceksiniz oğlum " diye cevap verdikten sonra Kağan, Caner gibi başını sıraya yaslayıp gözlerini kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞIK | texting
Short StoryBilinmeyen numara: Lan! Bir dakika, bir dakika Bilinmeyen numara: NE? YANİ, SEN BANA MESAJ ATIYORSUN ! Bilinmeyen numara: Bir dakika ver beş dakika ölüp geliyorum. Soran olursa aşkından kendini bilmem nerelere attı dersin... Bilinmeyen numara çev...