Tuna' nın anlatımından
Zilin çalmasıyla vakit kaybetmeden sınıftan ayrıldım. Zaten teneffüs 10 dk olduğundan aşık olduğum kızı sınırlı süre görebiliyorum. Bu süreyi de sınıfta kaybedecek değildim. Sınıflarımızın uzak olması da cabasıydı tabii.
Merdivenleri üçer beşer inerken bir yandan da çarptığım insanlardan özür dileyerek iniyordum. Yeni yara bandı mı? Yok be abi, yer kalmadı biliyor musun?
Başak bu halimi görse kızardı bana düşeceksin diye ama önemli değildi. Sonunda Başak vardı.Sınıfa ulaştığımda saçımı elimle tarayarak biraz düzeltip içeri girdim. Gözlerim malum kişiyi arıyorken onun bana çoktan bakıyor olduğunu fark etmem içimdeki heyecanın sebebiydi. Büyük adımlar atarak sırasına ulaşıp yan bir şekilde oturdum " nasılsın güzelim?" Hala daha ona güzelim dedigimde utanıyor, bu duruma alışamıyordu. Kızaran yanakları kaçırdığı bakışlar içimi ısıtıyordu. Alışmak bazen kötüydu belki de, varsın hiç alışmasın. Ben de alışmayayım.
" İyiyim aşık olduğum çocuk. Sen nasılsın?" aşık kelimesinden sonrasında kulaklarıma uğultu gibi gelen sesiyle beraber gözlerim büyümüştü. Mesajda demesine bile tam alışamamışken bu çok ani gelmişti bünyeme. Fazla beklemiş olmalıyım ki sesini tekrar duydum. " Hep sen mi güzel sözler söyleyeceksin. " diyip gülümsedi. Kaşlarımı ' vaay' der vaziyette kaldırdım " iyiyim. Hemde bomba gibiyim şu an. Çok iyiyim, çok. " biraz bekledikten sonra devam ettim " yok hep ben yapayım değil tabii canım. Sadece ani geldi " dedigimde gülmüştük sonrasında birkaç hoş sohbet daha ederek kahkahalarımızı sürmüştü.Arada oluşan kısa bir boşlukta daldığım sıradan Bakışlarımı çekip Başak' a çevirdiğimde kısık gözleri normale dönmüş bir sey söylemeye hazırlanıyor gibiydi. Günlerdir içini sıkıntıyla dolduran meseleyi bana anlatma zamanı gelmişti anlaşılan. Zaten bekliyordum, sadece bu kadar hızlı olmasını tahmin etmemiştim. Konu ise umarım tahmin ettiğim şey değildi. Bu konuyu hiç konuşmamıştım. İhtiyaç da duymuyordum. Böyle olmasına alışmıştım. Kendimi alıştırmam gerektiğini hissettim belki de. Neyse ne
" Tuna, sen bana ilk mesajından beridir sayısız defa destek oldun. Ben hep yardımını hissettim. Her sey için ne kadar teşekkür etsem az. Gerçi nasıl teşekkür edeceğimi de bilmiyorum. Aslında amacım böyle ciddi konuşmak da değildi ama böyle gelişti şu an garip " diyerek güldü. Gülümsemekle yetindim. Tahmin ettigim konuydu. Sözünü sürdürecekken araya girdim devam etmesini istemiyordum. Başka konu olsa saatlerce konuşsundu ama bu mesela sadece canımı yakmaktan ibaretti. " Bana teşekkür etmen ya da karşılık vermen gereken bir şey yok bunun farkındasın değil mi ?" Usulca kafasını onaylar şekilde salladı. Farkında değildi.
" Bu söyleyeceklerimi bir karşılık verme gibi düşünme tamam mı? Sadece hatırlatmak istiyorum. " içim sıkılmıştı sanki. Normalde aldığımdan daha büyük nefesler almaya başlamıştım. Yetmiyordu resmen. Ben insanların yardım etmek isteyeceği, benim dertlerimle derlendiği kişi olmak istemiyordum. Birilerine yük olma düşüncesi korkunçtu benim için. Hiçbir zaman olmamıştım, bundan sonra da olmak istemiyordum. Sorunları yok gibi değerlendirmek güzel bir çözüm yoluydu. Bilmem, belki de kaçıştı.
" Her ne sıkıntın olursa, bir derdin tasan-" sözünü kesmek istedim normalde hiç yapmazdım ama bunlari duymak beni huzursuz ediyordu. Konuşmak istemiyordum. Bilseydi nasıl hissettiğimi tek kelime etmezdi. Ne diyeceğini biliyordum ve insan bildiği şeyi daha zor bekliyordu. Sayılı gün, sayılı dakika... hızlı geçer mi? Komik kandırma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARMAŞIK | texting
Short StoryBilinmeyen numara: Lan! Bir dakika, bir dakika Bilinmeyen numara: NE? YANİ, SEN BANA MESAJ ATIYORSUN ! Bilinmeyen numara: Bir dakika ver beş dakika ölüp geliyorum. Soran olursa aşkından kendini bilmem nerelere attı dersin... Bilinmeyen numara çev...