Kasvetli Düşünceler

433 43 48
                                    

Deniz mavisi gözlerinin en derinine bakıyordum. Yalan söylüyor olabilir miydi? Sırf içimi rahatlatmak ve vicdanımı susturmak için zihnime girip iç sesimi susturuyor muydu? Nedense Siraç'ın söylediklerinden tamamen emin olamıyordum. Bir şey eksikti... Söylediklerinin doğruluk payı olacak kanıt eksikti.

"Bu kadar zihin ve kurt konuşması yeter, hadi bakalım aşağıda seni bir ziyafet bekliyor" diyerek ellerimi tuttu ve beni oturduğum yerden kaldırıp aşağı kata sürüklemeye başlamıştı. Sessizce onu takip ederken burnuma dolan kan kokusu ile sanki zihnimde flaş patlaması yaşamıştım. Mutfağa girip sandalyelerden birisini çektiğinde "Mersi," diyerek yerime geçmiştim.

Ben masaya doğru yaklaşırken o önüme gelen saçlarını arkadan kendine doğru çekip boynuma ufak bir buse kondurmuştu. Bunu beklemediğimden dolayı gafil avlamıştı ve gülerek karşıma geçmişti.

Sessizce yemeğimizi yerken kanın tadı ilkte garip gelmişti. Ve içimde ki kurt tekrar kendini göstermeye başlamıştı. Sanki vampirim, kurdumdan korkarak geri çekilmişti.

"Lanet yüzünden bir süre kurdunu böyle hissedeceksin ama sonra geçiyor." Diye açıklama yaptığında başımı sallayarak içmeye devam etmiştim. Korkmam normal mi? İçimde tuhaf bir his vardı kurdum her zamankinden daha da ön plana çıkmak istiyordu, vampirim onunla mücadele ediyordu ve bu ikisi benim büyü gücüme çok pis yansıyordu. Sanki karanlık kurdumun büyü gücünü normal büyülerden daha çok hissediyordum.

Yemeğimiz sessiz sakin ilerlerken bu sessizlik oyunundan sıkılarak bakışlarımı Siraç'a çevirmiştim. Elinde telefonla ilgilenerek kahvaltısını yapıyordu. Saat kaçtı? Bakışlarımı mutfağın duvarlarına çevirdiğimde saati görmem bir olmuştu. Saat 07.35 geçiyordu. Bir saat sonra okul da olmamız gerekti. Kanımın bittiğini fark ettiğimde etrafı incelemeyi bırakmıştım. Aklıma üst katta kendime sorduğum soru gelmişti.

"Siraç?" dediğimde bakışları anında beni bulmuştu. Gülen yüzünü aninden düştü.

"Eyvah neyi yapmadım?" dediğinde sorusu üzerine tuhaf bir şekilde ona bakmaya başladım.

"Bir şey yapman mı gerekti?" dediğimde çatalını kenara bırakarak;

"Aniden adımı söyledin güzelim," dediğinde gülerek yüzüne bakmaya başladım. Bu çocuk gerçekten tuhaftı.

"Sevgilim, şimdi oldu mu?" dediğimde mavi gözleri parlayarak başını sallamıştı.

"Oldu söyle bakalım." Dediğinde yerimde dikleşerek ve dirseklerimi masaya yaslayarak "Özel değilse sormak istiyorum." Diyerek konuşmaya başladığımda Siraç pür dikkat beni dinlemeye başladı. Cevap vermedi ama başı ile onayladığında devam etmem gerektiğini anlamıştım.

"Sen lanetini nasıl tetikledin?" dediğimde bu soruyu beklemiyor olacaktı ki afallayarak yüzüme baktı. Sanırım özeldi. Mavi gözlerini kaçırarak sessiz kalmayı tercih etmişti. Gözlerine baktığımda dolduğunu gömüştüm. Salak Mira! Salaksın kızım!

"Söylemek zorunda değilsin. Özür dilerim, sormadım say sevgilim." diyerek masanın üstünde ki elini tuttuğumda gözlerini kırpıştırarak hafifçe tebessüm etti.

"Özür dileyecek bir şey yapmadın ki güzelim," dediğinde sesinde ki acı canımı yakamaya yetmişti. O sesin tonu beni susturmuştu ne söyleyeceğimi bilememiştim.

"Meva diye birisini öldürdüm" dediğinde sesinde vicdan azabını hissetmiştim. Pişmandı hem de çok bunu deniz mavisi dolan gözlerinden görebiliyordum. Sanki o andaymış gibi ellerini sıkıyordu ama farkında değildi. Elleri avucumun içindeydi.

"Siraç, acı çekiyorsun. Anlatmak-"

"Anlatmalıyım yılladır bu sorudan kaçtım. Artık kaçmayacağım." Dediğinde bir kez daha şaşırmıştım.

Melez Kız / Kanlı AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin