biz eve geldiğimizde diğerleri hala marketteydi. evi en son iyi ki dağınık bırakmamışız diye sevinirken diğerlerinin soju ve bira alacağını bildiğim için bardakları oturma odasındaki masaya götürmüştüm.
yanıma yaklaşıp omzumdan tutup beni kendine döndüren san'a merakla bakmıştım.
"çok içiyorsun farkında mısın?"
"alışkınım ben."
"şu sıralar çok içme bari. yani ben taşınana kadar. sana yakın değilken hasta olursun diye korkuyorum."
kafamı sallayıp konuşacakken kapı zili çalmıştı. "ben bakarım" diyen riki ile san'a dönmüş tekrar konuşacakken içeriden riki'nin bağırması ile kapıya gitmiştik.
"jangwon?"
riki ile sarılan jangwon'u görünce ben de yanlarına gitmiştim.
"wooyoung... sarılmasan?"
san'a kafa sallayıp sarılmamıştım ama jangwon'a döndüğümde jangwon'un şaşırmış bakışlarına karşı gülümsemiştim.
"ruh eşim, choi san. yeni buldum da izimiz acıyor genelde hayatım. hem geçsene sen hemen. neden bize haber vermedin?"
jangwon sorularımı duymamış ve hala şaşırmış bir şekilde ikimize bakarken riki "tamam geç artık konuşuruz" diye koluna atlayınca ikna olmuştu. jangwon tam kapıyı kapatacakken asansörden bizimkiler inmişti.
jungwon jangwon'u gördüğü gibi "jangwon?" diyip kucağına atladığında jangwon gülümseyerek belinden tutmuş ve sarılmıştı.
bir süre sarılmış olan ikili jay'in öksürmesi ile ayrılmıştı. buna birkaçımız gülerken jangwon jungwon'a sorarcasına bakmış jungwon ise annesine yemek alırken yakalanmış minik çocuklar gibi sırıtmıştı.
ben ise şu an durumu kurtarmak için yeni bir konu açmıştım.
"jangwon niye valizin yok?"
"kısa bir süreliğine buradaki işlerim için geldim sadece miniğimi görmeden dönemezdim sonuçta." diyip jungwon'un saçlarını karıştırmıştı.
hepimiz içeriye geçtiğimizde tahmin ettiğim gibi birkaç torba dolusu içki vardı.
"geçin oturun ben tavuk söyledim zaten."
"birrr tanesin wooyoung-ah~" jisung bana havadan öpücük attığında ben de karşılık vermiştim.
jungwon merakla "neden haber vermedin jang?" dediğinde jangwon bu sorunun bir daha sorulmaması için kimsenin sözünü kesmesine izin vermeden hızla konuşmuştu.
"birden çıktı işim ya dönücem zaten gece"
"gece yola çıkmasan olmaz mı?" endişe ile konuşan jungwon ile ben de aynısını düşünmüştüm
"heeseung da aynısını söyledi ama bir şey olmaaz. uyudum da geldim zaten."
"peki siz nesiniz tam olarak?" jay merakla sorduğunda ben de bu tepkiyi bekliyordum. tabii daha az sakin olan halini.
"iki-" jungwon'un sözünü kesmiş "İKİ çok yakın arkadaşlar. aileleri arkadaş çoook eskiden isimleri ondan benziyor." demiştim.
bizimkiler her şeyi çakmışken jangwon tam konuşacaktı ki kapı çalmıştı. ben rahatlayarak
"jangwon sen tavukları getirsene ya karttan ödedim zaten. ben de mutfaktaki içkileri getireyim." demiştim. hızla onunla konuşmam lazımdı. onun arkasından ben de çıkmış tabii ki de yanına gitmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ꜱᴏᴜʟᴍᴀᴛᴇ-ᴡᴏᴏꜱᴀɴ ✓
Fanfiction"ne yani dans klübüne bay han benim yerime bir başkan mı getirecek"