"wooyoung ne yapıyorsun telefonla"
san masaya kahvelerimizi koyduğunda "sunoo ile riki sevgili olmuş. az önce çıkma teklifi aldığını söyledi" demiştim.
"nasıl ya?"
"nasıl olduğunu anlatmadı ama sade bulacaksınız eminim dedi. onun için anlamlıymış bence bu yeterli"
ben de san'dan teklif isterdim ama birden ruh eşimi bulmam bu adımları biraz hızlandırmıştı.
"bugün zamanımızı sadece birbirimize ayıralım mı?"
"ne?"
"hep birbirimizi tanımak için adımlar attık ama mevcut biraz fazla biliyorsun" dediğinde kafamı hızla sallayarak kahkaha atmıştım.
ona doğru yaklaşıp dudaklarına bakarak "eee?" dediğimde o da bir süre dudaklarıma bakmış ardından bana bakarak "seni daha iyi tanımak istiyorum" demişti.
yutkunarak geri çekilip etrafa baktığımda bu halime kıkırdarken onun aldığı meyveli kruvasan sandviçten bir ısırık almıştım. az önce düşündüklerimi dinlemiş gibi konuşuyordu ve bu beni biraz da olsa heyecanlandırmıştı.
"aşırı güzel... sen nasıl bulabiliyorsun böyle yerleri gerçekten"
dans stüdyosuna gitmek istememiştim ve san bu yüzden bizi bildiği küçük bir kafeye getirmişti.
"ortamda götü koltuğu gördüğü an sıkılan insan sayısı fazla olunca ve özellikle onlardan biri tatlıları çok seviyorsa"
kısacası sunoo'dan bahsediyordu. bunu anlamış ve güldüğümde o bana bakarak kıkırdamıştı.
"ne bakıyorsun yüzümde bir şey mi var?" bu sorunun cevabını vermektense eline peçete alarak dudağımın üstünü silmiş ardından oraya minik bir öpücük kondurmuştu.
"bu kadar seveceğini bilseydim buraya önceden getirirdim" önüne dönerek kendininkinden ısırık aldığında ben kızarmaya devam ediyordum.
"wooyoung bana bakar mısın bir şey sormam gerekiyor" dediğinde kafamı kaldırdığımda gülümsemişti.
"bunu anlattıktan sonra zorunda hissettiği için mi açıklama yapıyor diye düşünme lütfen. asla öyle değil çünkü bunu isteyebilirsin de istemeyebilirsin de ama bunun benim içimden geldiğini bilmeni istiyorum" diyip iç çekmişti.
ben de kafamı sallayarak "anlatacak mısın?" dediğimde "çok meraklısın bakıyorum" diyip gülümsemişti. ben göz devirerek cevap vermemeyi seçtiğimde "biz ruh eşi çıkmasaydık belki de bu durumda olmazdık bunu kabul ediyorum. arkadaşlarımız sayesinde denk gelirdik belki ama ben sana değer verdiğim insanları tanıştırmazdım ya da sen beni babalarınla ruh eşim, sevgilim diye tanıştırmazdın"
"san-"
"wooyoung bak bunu ikinci söyleyişim biliyorum tekrar ediyorum ama birden birbirimiz hakkında hiçbir şey bilmeden bu hale gelmemizden gerçekten pişman değilim. asla da pişmanlık duymayacağım. sadece en azından bu adımı resmileştirmek? istiyorum. evet resmileştirmek oluyor galiba"
kendi kendine düşünüp konuşurken ondan gözümü alamıyordum. gerçekten ondan çok hoşlanmadığıma adım gibi emindim.
"seni seviyorum, birbirimize sevgilim desek bile bunu sormalıyım. sevgilim olur musun?"
gülmekten elde olmadan gözlerim kısılmış ve burnumun ucu ağlamamaya çalıştığım için sızlıyordu.
onu onayladığımda yanıma gelip oturmuş beni göğsüne çekmişti. kollarımı omzuna doladığımda "seni çok seviyorum sevgilim" dediğinde ağzımdan sadece "ben de" kelimesi çıkmıştı.
benden biraz ayrılıp "hadi ama bugünün bize özel ve eğlenceli geçmesi gerekiyordu" benim biraz dolan gözlerime bakarak konuştuğunda ben ona geri sarılmıştım.
"ben şu an gayet mutluyum" o da benim saçlarıma öpücük kondurduğunda iyice mayışmıştım. ondan ayrılmak bile istemiyordum.
tabii benim ne zaman istediğim oldu? hiçbir zaman.
çalan telefonumu duymazlıktan geldiğimde san biraz eğilip masaya bakmış "wooyoung baban arıyor" dediğinde elde olmadan ayrılmıştık.
telefonumu açmam ile jimin babam hemen konuşmaya başlamıştı.
"bir tanem babandan daha yeni öğrendim işi beklediğinden erken bittiği için birkaç gün burada kalalım diyor. şimdi önceki gibi yakalarsak diye uyarmam lazım sabah bir şey demedi hatta san'ı benim kadar sevmiş ama anladın yani baban bu. yaşlandıkça yakışıklılığı ne kadar artıyorsa sinir bozuculuğu da o kadar artıyor-" dediklerine gülerken elde olmadan onu durdurma isteğim gelmişti çünkü susmuyordu.
"baba tamam anladım nefes almadan konuşuyorsun şu an"
"baban şu an geliyor ben de işlerden anca vakit buldum. istersen hiç haber vermeseydik?"
"tamam tamam kızma hemen"
"kapatıyorum ben artık" benim cevap vermemi beklemeden telefonu kapadığında san'a sırnaşmıştım.
"birazdan geri dönememiz lazım"
"şaka yapıyorsun?"
"babamlar biraz burada kalacaklarmış"
"mevcut fazla demiştim... hep biri çıkıyor"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ꜱᴏᴜʟᴍᴀᴛᴇ-ᴡᴏᴏꜱᴀɴ ✓
Fanfiction"ne yani dans klübüne bay han benim yerime bir başkan mı getirecek"