Aylar Sonra
Etrafta olan yüksek sesten dolayı olsa gerek başım ağrımaya başlamıştı. Üstümde garip bir his vardı Mekanın canlı ışıklarından dolayı kafam karışmış olsa da zar zor tuvalet kapısından içeri girdim. Gerçekten bir terslik vardı. Titreyen elimi hızlıca cebime attım ve telefonumu çıkardım. Ekran kilidini açmak istiyordum ama parmaklarımdan güç çekilmiş gibiydi. Parmak izimi okuttuktan sonra aramalara girdim ve tanıdık bir isim aramaya başladım. Herhangi biri. Ama yazıları okuyamıyorum. Derin bir nefes alarak rastgele bir isime tıkladım. İkinci çalışta açmıştı.
"Ne var?" Kimin sesi bu? Çıkaramıyorum bile.
"Zerya? Orada mısın?" Ses tekrardan gelmişti ama artık endişelenmeye başlamıştı. En sonunda tanıdım sesi.
"Ömer... iyi değilim." Aramız bozuktu onunla bir süredir belki ama ondan ne zaman yardım istesem geleceğini biliyordum. Yollardır olan görünmez bir anlaşmaydı bu. Artık kardeş değildik belki ama eski bir dosttuk. Onu da pek becerememiştik ya.
"Ne? Ne demek iyi değilim? Neredesin?"
"Hatırlamıyorum." Bir dakika önce nerede olduğumdan emindim ama zihnim bulanıklaşmaya başlamıştı.
"Zerya gerçekten endişelenmeye başlıyorum." Ona cevap vermek için ağzımı açtım ama artık çok geçti. Önce telefon ellerimden kaydı. Ömer'in buğulu sesi geliyordu. Sonra ise ben yere devrildim. Asya? O da yoldaydı. Daha yeni yanımdan ayrılmıştı. Çok korkacak. Kendini suçlayacak. Son bir güçle konuştum.
"Asya'ya iyi bak olur mu?" Sonrası karanlık.
Perde kapandı.
********
Normal Zaman DilimiYaklaşık 10 gün önce rutin bir hale gelen sağlık kontrolüme gitmiştim. Ve gittiğim sağlık kontrolünde akciğerim de bir kitle olduğunu söylemişlerdi. Bir parça alıp kötü huylu mu iyi huylu mu olduğuna bakacaklardı. İtiraf edeyim biraz gerilmiştim ama sorun olduğunu sanmıyordum. Bu güven nereden geliyordu bilmiyordum, sadece öyle olmasını umuyordum. Bugün sonuçlar çıkmıştı. Ve şuan sonuçlarımı almak için hastaneye gidiyordum.
Siyah arabamı hastanenin önüne getirdiğimde titrek adımlarla arabadan indim. Normalde deli diyebilecekleri bir cesaretim olsa da şuan o cesaretin c si bende yoktu.
Hastaneye girdiğimde anlık bir kusma hissi ile kendimi geçen geldiğim günden bildiğim tuvalete attım ve kendimi klozete bırakarak kustum. Kusmam bittiğinde tuvaletin yanında ki duvara yaslanarak oturdum ve biraz orada öylece durdum. Ne zamana gerilsem midem bulanırdı, kendimi bildim bileli olan bir durumdu. Gözlerim kapalı bir şekilde düşündüm.
Annem gençliğinde psikoloji okumuştu ve kanserin de büyümesinin etkilerinde olduğunu söylerdi. Sessizce fısıldadım. "Tamam kendine gel Zerya. İyi huylu çıkacak ve küçük bir ameliyat ile kurtulacaksın." Dedim kendi kendime. Henüz kimseye bunu söylememiştim. Kimseyi önemsiz birşey için endileşendirmek istememiştim. Umarım önemsizdir.
Ayağa kalktım ve tuvalet kabininden çıktım. El yıkama yerinin önünde ki aynadan kendime baktım ve kısa bir el hareketiyle üzerimi düzeltim. Titremenin geçmesi için kendimi sıktığımda yavaştan azaldığını hissediyordum. Derin birkaç nefes aldım.
Lavabodan çıkıp doktorun odasına tıklatarak girdim.
Adam suratımı gördüğünde hemen gülümsedi ve oturmamı istedi. Kısa bir selamlaşmadan sonra oturduğumda derin bir nefes aldı ve önünde ki dosyaya son kez göz gezdirip bana verdi. Önümde ki dosyaya anlamsızca baktım. Ne anlayabilirdim ki?
"Üzgünüm Zerya hanım. Kitle kötü huylu çıktı. Akciğer kanseriniz var." Dedi.
Birkaç dakika diyecek bir şey bulamadım. Ne diyebilirim ki zaten. Tamam biraz umutsuzluğa kapılmıştım ama doktor söyleyene kadar gerçekten inanmamıştım. Ne yani ölecek miydim? Hayır hayır,şuan ölemezdim. Sonsuza kadar yaşayacağını sanan aptallardan değilim ama şimdi ölemem. Daha... Daha değil. Onu bulmadan olmaz.
Hayatım benim için hiçbir zaman öncelik olmamıştı ama bu demek değildi ki hayatıma değer vermiyorum.
Ölmek korkutucuydu.
Adam derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya devam etti ama dinlemedim. Donuk gözlerle yere bakıyordum.
Ne yapmam lazım? Ağlamam mı? Veya bağırıp çağırmam? Belki birilerini fiziksel zarar vermem. Ama hayır, bunlardan biri değildi ihtiyacım olan. Sanırım şuan ihtiyacım olan şey... annem. Ne olursa olsun annem benim her şeyimdi. Hiç bir zaman çok yakın olmamıştık ama anneler çocuklarını koşulsuz sevmez miydi? Abim? Onunla çocukluktan beri hep kavga etsek de seviyordum. Abim sonuçta değil mi? Ne olursa olsun abim. Nujin. 19 Yaşında ki kız kardeşim. Biraz deli dolu ve bazen aptal biriydi. Ama beni en çok o anlardı. Babam? Ebeveynlerimle çok yakın değildim fakat babamla ben küçükken hep iyi anlaşırdık. Büyüdüğümde ise uzsklaşmıştık.
Ve öz olmayan abilerim. Evet, kesinlikle ihtiyacım olan onlardı. Belki de eski bir dosttum.
Benim ailem annem ve babam ne yazık ki değildi. Öz olan veya olmayan abilerimdi.
Hayatımda belki de ilk defa ailemi kabullendim ve onların yanımda olmalarını istedim.
Ama iki kişi daha vardı ihtiyacım olan. Biriyle saçma sapan bir nedenden neredesye 1 yıldır birbirimizin suratına bakmadığımız eski dostum. Diğeri ise...
Yanımda ki doktor ısrarla adımı söyleyince kafamı ona çevirdim. "Zerya hanım, belli ki şuan pek iyi değilsiniz. Ama beni dinlemeniz lazım." Dediğinde ona döndüm.
"Şuan 1. Evrenin ortalarındasınız. Evrelerin arasında ki süre insandan insana değişir. Eğer ki bu süreç içinde çok üzüntü ve duygusal değişim yaşarsanız 2. evreye 1 ay sonra bile geçebilirsiniz. Tabi ki bu yıllar bile sürebilir. Kötü huylu hücreler çoğalmak için fırsat beklerler. Ve bu kişinin psikolojisine bağlıdır." dedi. Derin bir nefes aldıktan sonra devam etti.
"İlk evrede pek bir belirti olmaz. 2. Evrede hafif nefes darlıkları ve yorgunluklar olur. Bazen uzuvlarınız da hissizlik yaşanabilir. 3. Evrede ise ciddi zayıflamalar, iştahsızlıklar, ağrılar ve nefes darlıkları olur. Ve fazlası ile yorgunluk. Baygınlık da olabilir. Bu diğer etkilerin bir yan etkisidir. Son evrede ise yatalak olur hasta. Tuvalete bile gitmek istemez. Yaklaşık 20 kilo verir hasta son döneme kadar."dedi ve bana baktı. Konuşmamı bekledi bir süre.
"2 ay..."diye fısıldadım." 2 aya ihtiyacım var. İki ay sonra tedaviye başlarsam kurtulma şansım var mı?" önce onaylamaz bir tavırla suratıma baktı ama daha sonra derin bir nefes vererek konuştu.
"Değişir. Eğer ki hastalığınızı ilerletecek sorunlar yaşarsanız iki ay da 3. evreye bile ulaşabilirsiniz. Ama dediğim gibi değişir"
Teşekkür ettikten sonra ayağa kalktım ve hızla hastaneden çıktım. Yağmur başlamıştı. Kafamı gökyüzüne çevirdim ve yağmur damlalarının gözyaşlarımı saklamasına izin verdim.
Gerçekten ölecek miydim yani? Hem de bir hastalıktan mı? Hastalığı küçümsemiyordum ama aksiyon dolu hayatım da ölüm nedenimin bu olması beklenmedikti. Nedenini bilmediğim bir kahkaha attım.
Hayır hayır hayır, doktorun dediği gibi psikolojimi bozarak kendimi ölüme götürürdüm. Ama tedaviye şuan başlayamazdım. Önce yapmam gerekenler vardı. Önce bulmam gereken, ölmeden önce son kez görmem gereken iki kişi vardı.
💌
Acemi oldugunun farkındayım ama yıllar önce yazdığım bir kurgu bu. İlk 10 bölüm ne yazık ki böyle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolculuk gxg
RomanceBasit bir kontrol için gittiği hastanede Zerya, ansızın Kanser hastası olduğunu öğrenir ve yıllar önce hazırladığı Ölmeden önce yapılacaklar listesini gerçekleştirmek için 2 aylık bir dünya turuna çıkar. Üniversite de yalnızca bir kez konuştuğu Asya...