17- Şaka Gibi Ama Değil

319 35 27
                                    

ASYANIN AĞZINDAN

Nedenini bilmediğim bir şekilde şuan aşırı rahat ve huzurluydum. Gözlerimi açmaya çalıştığım anda kulağıma gelen zil sesi ile suratımı buruşturdum. Bu zil sesi her zaman bu kadar yüksek miydi?

Yerimde doğrulmaya çalıştığımda üzerimde hissettiğim kollar ile durdum. Bir şey bana ahtapot gibi sarılıyo ama ne? Sağ tarafıma baktığımda tatlı tatlı uyuyan bir Zerya ile karşılaşmıştım. İstemsizce gülümsedim.

Ve yeni fark ediyordum ama ben de uyurken ona sarılmıştım. Burası neden bu kadar soğuk ya diyerek açık pencere aradığımda karşımızda ki aynadan gördüğüm şeyle gözlerim irice açıldı.

Ben neden sütyenle yatıyorum lan!? Zerya uyusa da ellerimle üzerimi kapattım. Ne oldu lan dün gece? Namusum? Irzıma mı geçti be bu? Yada ben mi onunkine...

En son.... en son... biz Asya ile tartışıyorduk. O kadınla öpüştüğünü sanmıştım. Ama meğersem öyle değilmiş. En son ona sarıldığını hatırlıyorum. Sonrası yok bende.

Sonra ne oldu? Neden ben yarı çıplak bir şekilde Zerya ile sarmaş dolaş yatıyorum. Ama kötü düşünmeye gerek yok değil mi? Kardeş kardeş uyuduk. Kardeş kardeş...

Bir anda aklıma gelen şey ile kafamı aşağı doğru çevirdim. Lan... yoksa...

Tekrar çalan zil ile derin bir nefes verip ayağa kalktım. Yatağın yanında yerde duran kazağımı hızla üzerime giyip kapıyı açtım. Karşımda ki kadın bana zoraki bir şekilde baktıktan sonra konuştu.

"Asya Emare burada mı?" Türkçe konuşmasına şaşırsam da kafamı evet anlamında salladım. Elinde ki kargoya ve üzerinde ki üniformaya bakarsak kargocuydu.

''Evet. Benim.''

''Şuraya bir imza atmalısınız.'' diyerek elindeki kağıdı gösterdi.

Kağıdı ve bir kalemi bana uzattı. Ama ben daha imza düşünmedim ki... Rastgele bir şeyler çizdikten sonra kağıdı geri ona uzattım. Kadın hızlıca arkasını dönüp gittiğinde ben de kapıyı kapattım.

Yatağa doğru ilerledikten sonra Zerya'nın yanında durdum ve elimle onu omzundan dürtüm. Biraz homurdandıktan sonra gözlerini açtı.

"Minik, ne oldu ya?" Diye sorduğunda kaş göz hareketlerimle elimde kargoyu gösterdim. Hala çok uykulu olduğu için zar zor gözlerini açtı

"Kargo geldi.''

''Kenara falan bırak güzelim...''

''Sana değil bana''

''Eee? Ne istiyorsun bebeğim ya? Valla uykudan gözümü açamıyorum.''

''Ben bir şey istemedim''

''Hala hala'' dedi yerinde hafif doğrularak. Üstünü düzeltikten sonra bana döndü ve tekrar konuştu.

''Ee aç bakalım neymiş.''

''Sen açsana...''

''Niye?''

''Hadi ya ürktüm ben.'' cidden korktuğumu görünce hafif somurtu.

''Off tamam...'' oflayarak yerinde tamamen doğruldu. Elimde ki kargoyu aldı ve kinini çıkararak parçaladı.

''Sakin ol şampiyon.''

Kargoyu açması bittiğinde başka bir poşet çıktığında ''SİKERİM HA BEN BU İŞİ'' Diye çemkirdiğin de gülerek elindeki kargoyu aldım ve ben açtım. Korkum nereye uçtu benim? Poşetin içinden bir kağıt ve küçük bir kap çıkmıştı. Kağıdı okumadan kenara bıraktım ve kutuyu açtım. Ve içinden çıkan şey ile gerçekten şaşırdım. Ucunda elmastan yapılış bir küçük silah olan bir kolyeydi. Bu ne şimdi? Elimdekini Zerya'ya gösterince o da şaşırmıştı. Yanıma bıraktığım kağıdı eline aldı ve okumaya başladı. Gözleri kısıldı, kaşları havalandı ama tek kelime bile etmedi. Kağıdı elinden almaya çalıştığımda ise hemen geriye çekti.

Yolculuk gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin