35- Aramızdaki Kilometreler

114 20 10
                                    

3. Şahıstan Saatlar Sonra

Nujin uçağa bindikten sonra sakin bu uçuş geçirmişti.

"Varış noktamıza varmış bulunmaktayız değerli yolcular. Lütfen sakin ve sıralı bir şekilde uçaktan ininiz." anonsunu duyunca ayağa kalktı ve uzun kuyruğun sonunda uçaktan indi. Etrafa bakıp onu bekleyenleri aramasına gerek yoktu. Kimse onu almaya gelmeyecekti.

"Kaderim bu be gardaş. " diye gülerek söylendi. Böyle şeyleri kafasına takmıyordu. Gökyüzüne kafasını kaldırdığında gülümsedi. "Türkiyeden başka yerde yaşayamam ben harbiden."

Etraftaki birkaç kişinin ona baktığını gördüğünde birkaç saniye kendi kendine konuşmaya ara verdi.

"Elim var kolum var yani, evime de gidebilirim." kendi kendine mırıldanarak yürümeye deva ederken çarpıştığı beden ile duraksadı. Onun boylarında bir kadının sırtıyla çarpışmıştı.

"çok pardon.." dediği sırada ona doğru dönen surat ile önce şaşırsa da daha sonra gülümsedi.

"Sonunda vardınız hanımefendi, Kaç saattir seni bekliyorum haberin var mı?" diye söylendi Sis. Ama Nujini beklemekten sıkıldığı söylenemezdi.

"Harbiden geldin mi lan?" diye sordu Sis'e. Serdar Sisin geleceğini söylese de tamamen unutmuştu ve doğrusu geleceğini de düşünmemiştim. Son sıralar tüm gerginliğini sis ten çıkardığı için gelmeyeceğini düşünmüştü.

"Gel dedin geldim." dedi Sis kaşlarını kaldırarak. "Ben sen değilim bebeğim, biri benden bir şey isteyince yapıyorum."

"Hele dediğin şeylere bak ya, görende sen ölüm döşeğinde girmişsin de ben orada burada gezmişim sanar."

"Ruhumu kırdın, ruhumu parçaladın yetmez mi?" diyerek dramatik bir sesle konuştu ve yere düşecekmiş gibi yaparak kendini arkaya itti.

Yere yapışmak üzere olan Sisi tuttuktan sonra göz devirdi ve yürümeye devam etti Nujin. "Gel bari bavulumu alalım." dedi ve Sis görmeden gülümsedi.

"Geliyoruuummm." diyerek Nujinin peşinden koştu Sis.

Serdar ve Akın Londraa yolculuklarını Nujine göre daha ağır geçirmişlerdi. Akın üç kere kusmuş, serdar ise tüm yol boyu uyumuştu. Akının kusmaları en sonunda bittiğinde Serdar ona sarılarak uyumaya devam etmişti. Uçağın inme vakti geldiğinde nujinin aksine acele ederek uçaktan inmişlerdi.

"Akın, Kenan mıdır kemal mıdır o halt ile nerede buluşuyoruz?"

"Buluşuyoruz derken? Ben buluşuyorum." dedi Akın. Serdarın bir kez daha zarar görmesi riskini göze alamazdı. Kenan denen adam zaten Serdarın ona kangal gibi gözlerini dikerek bakmasındsn rahatsız olduğunu belli etmişti. Serdar riske girmemeliydi.

"Akın, ben senin neyinim?"

"Sevgilim."

"Ve koruman. Yakın koruman. Benim görevim o güzel kıçının tehlikeye girmesini engellemek."

"Kıçıma övgü mü aldım ben?" hafifçe gülümsese de ortamın ciddiyetinin bozulmasını istemiyordu Akın.

"Geliyorum seninle yani?" diye son kez onay almak istediğinde Akın tam itiraz edecekti ki karşıdan gelen ses ile ikili o tarafa döndü.

"Akın Bey?" karşılarında dikilen üç adama kaşlarını kaldırarak baktı Serdar. Bunlar kim ki? Akının adını da biliyorlar. Garip.

"Benim. Siz kimdiniz?"

Yolculuk gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin