32-Kırgın Bir Kalp

119 20 2
                                    

Ömer ve Toprak

Zerya Ömerin Yanına Gelmeden Bir Kaç Saat Önce :

"Bak toprak, sana emanet ediyorum Ömeri."

"Kaçmaya çalışmıyorum." Kaçmaya çalışmak gibi bir niyeti yoktu. Burada işi vardı.

Akın öyle ima etmediğini söylemek için ağzını açsada sustu ve onun olduğu odadan çıktı. Ömere soğuk ve kötü davranmak hiç hoşuna gitmiyordu. Kardeşi yerine koymuş, kolkola yürümüşlerdi. Zerya, Burak, Özgür, Serdar, Nujin, Ömer ve Akının birlikte aldıkları ve beraber yaşadıkları bir evleri vardı eskiden. Yılbaşları, Doğum günleri gibi yüzlerce vakti o evde geçirmiştiler.

Ömer,zerya ile yaşadığı kavgadan dolayı evden ayrılmıştı. Kimseye söylememişti bile. Bir sabah uyandıklarında ,Ömer yoktu. Bir vedayı hak etmemişlerdi doğrusu.

Ömer yaptığı bir şeyde herkes tarafından silinmişti. Yosun, Ömer ve Zeryanın liseden ortak arkadaşıydı. Biraz geç anlaşılmış olsa da kız deliler gibi seviyordu Ömeri. Hatta bir zamandan sonra takıntıya dönüşmüş, Ömerin etrafında kimi görse nefret kusmuştu. Sınırı taşıransa Zeryadan bile Ömeri kıskanmaya başlamasaydı. Zerya fark etmeden Ömer Yosun ile konuşmuş ve saçmalamayı kesmesini söylemişti. Daha sonra olan bir olayla Yosun ve Ömer fena hâlde kavga etmişti. Yosun bir süre ortadan kaybolmuş, geldiğinde ise hamile olduğunu söylemişti. Gelişinden sonra Ömer sinir haliyle kızı götürmüştü. Nereye götürdüklerini ise kimseye söylememişti. Bir iki hafta sonra Yosun zeryaya gitmiş, Ömerin zorla çocuğunu aldırdığını söylemişti. Zerya ağlamaktan harap olmuş yakın arkadaşının söylediği şey ile Ömere gidip hesap sormaya başlamıştı. Ömer başta saçmalama gibi şeyler söylese de Zeryanın bu yalana inandığını fark edince susmuştu. Kalbinde ki eksiklik ise asla gitmemişti. Zaman zaman yapmadığını tekrar ima etsede genel olarak sessizliği tercih etmişti.

Kendi ağzıyla hiç yaptığını itiraf etmese de inkar de etmemişti. Kimse de ona yaptın mı diye sormamıştı. Bir çoğu vakit bulamamıştı.

"Ona karşı kibar ol." dedi Toprağa ithafen. Toprak zaten ona karşı hiç kaba olamamıştı.

"Tabi efendim." Diyerek onayladı bir şey demeden.

Akın gittikten sonra Toprağın kalbind3 korkunç bir Ağrı hüküm sürmüştü. Odaya girmek istese de yapamamıştı. Ama odadan büyük bir kırılma sesi gelince hızla ayağa kalkmış, odaya girmişti. Ömer'e bir şey olduğunu düşünmüştü. Ömer'in yanında ki devrilmiş kitaplığa baktı Toprak.

"Ne oldu " belli etmek istemese de nefes nefese kalmıştı. Endişelenmişti.

"düştü."

"sana bir şey geldi mi?" diye sordu Toprak sesinde ki endişeye bastırarak.

"Sözler tutmak için verilir Toprak. Tutmayacağım sözleri vermemelisin. Bazı aptallar kanabilir bu sözlere." bir saniye durduktan sonra devam etti. "Umutlanabilirler."

"Özür dilerim."

"Özrünü istemiyorum Toprak. Neden yanımda durmadın? Hani herkes bana sırt çevirse de sen olurdun yanımda? Madem umursmayacaksın ne diye soktun o sikik umutları kafama? " Diye sordu sert sesiyle. Gözlerinin içi titriyordu belki de ama sesi sertti. Buzları kırabilecek kadar belki de. Toprak kalbinin parçalanma seslerini duyabiliyordu.

"Bilmiyordum."

"Nasıl bilmiyordun Toprak? Ya sen, bizim beraber yaşadığımız evde çalışmıyor muydun? Nasıl haberin olmayabilir?" bağırmıyordu ama bağırsa daha az yanardı Toprağın canı. Böyle acı dolu bir sesle konuşması daha acı vericiydi.

Toprağın konuşmasına fırsat vermeden konuşmaya devam etti.

"Bende niye umutlandım bilmiyorum ki. Zerya bana hesap sorarken ama ben ağzımı açıp tek bir kelime edemezken neden yanımda olup beni savunmanı bekledim bende bilmiyorum. Mesela neden her yalnız kaldığımda bekledim seni bende bilmiyorum. Yılbaşı gelmesin, seninle olan bir iki anım aklıma gelmesin diye kaç gece uymadım ben. Neden yaptım bunu? Bende anlamıyorum. Tüm korumalar kapının önündeydi kavgamız sırasında. Senin de orada olman gerekiyor. O zaman nasıl bilmiyordun? "

" Ömer... "

"Boş ver, ben gereksiz fazla umutlandım. " diyerek tekrar sessizliği seçti Ömer. Sesinde ki sertlik kaybolmuştu. Yumuşamıştı. Kafasını arkaya atarak gözlerini yumdu. Uğraşmak istemedi. Konuşmak istemedi çünkü.. Çünküsü yoktu.

Uzun süredir uyumamıştı. Çevrelerinde ki çoğu kişi Zerya ve Ömeri arasına bir kızın girdiğini, ikiside aynı kıza aşık olunca kavga edip küstüklerini sanardı. Doğruydu, bir zamanlar ikiside aynı kızdan etkilenmişti ama bunun için kavga bile etmemişlerdi. İkiside kızın peşini bırakmışlardı. Aşk için hiç kavga etmemişlerdi.

Ama bu Yosun olayından sonra Ömer ile Yeliz -ikisininde bir zamanlar hoşlandığı kız- aynı ortamda görülünce dedikodular büyümüştü. Zerya bile inanmıştı. Zerya ne kadar da meraklıydı o zamanlar bana düşman kesilmeye diye düşündü Ömer. Oysa hiç bir kötü niyeti yoktu Ömeri Yelizi yanına alırken. Yelizin bir işe ihtiyacı vardı o zamanlar ve Ömer de yardımcı olmuştu.

Bade olayı ise... O konu hakkında hiçbir zaman hiçbir fikri olmamıştı. Bir gün Zerya gelip bağırıp çağırmış sonra da gitmişti. Daha sonra öğrenmişti ki yıllar önce Ömerin babasının iş yerinde çalışan bir kadın onların şirketine transfer olmuştu. Zerya bu kızdan gerçekten etkilenmiş sevgili olmuşlar. Ama sonra kız bir anda ortadan kaybolmuş. Ömerin bildikleri bu kadardı. Yine o suçlanmıştı.

Bunlar sadece 9 ayda yaşanmıştı. Yeliz olayı ise 16 ay önce yaşanmış, ama bir anda gün yüzüne çıkmıştı.

Bir yıl da nasıl da kinlenmiştiler birbirlerine ama...

"Burada değildim." dedi Toprak 10 dakikalık bir sessizlikten sonra. Ömer kaşlarını çatarak konuştu.

"Ne demek burada değildim?"

"Annem hastalanmıştı, Şubat ayında onun yanına gittim izin alarak. Ciddi bir ameliyat olduğu için 8 ay orada kaldım. Bir ay önce döndüm. Sizinle konuşmak istedim ama Türkiye de değildiniz. Zerya hanımın tokyo ya geleceğini öğrenince onunla beraber gelmeye çalıştım. Ama olmadı. Akın bey ile gelebildim en sonunda. "

Yurkundu Ömer. Bilmediği şeyleri öğrenmenin şokundaydı.

" Yani... Sözlerin tutulmak için verildiğini biliyorum ve sözüm hala geçerli. Boşuna umutlandırmadım siz-seni. " dedi ve ayağa kalkarak odadan çıktı Toprak. Ömeri o kadar özlemişti ki onunla saatlerce yan yana kalabilirdi aslında. Ama bir anda nefes alamadığını hissetmişti. Ormanlık alanda derin bir kaç nefes çekti içine. Ormanın rengi bile aklına Ömerin gözlerini getirmişti. Bakışlarına kadar aynıydı ama birkaç değişiklik olmuştu Ömerde. Eskiden de gözlerinde bir yorgunluk olurdu ama o yorgunluk o kadar artmıştı ki gözlerinde, Ömerin yanında olamadığı her an için kendine küfür ediyordu. Hüzün eklenmişti yüzüne. Artık hüzünlü bakıyordu. Yalnız gözüküyordu. Eskisinden kat be kat fazla bir yalnızlık. Suratında hissettiği sıcaklıkla gözlerini sıktı. Ağlıyordu.

Ağlamaya hakkı yoktu, ağlaması gereken, içini dökmesi gereken Ömerdi ama Toprak adı kadar emindi. Kimseye içini dökmemişti bu 9 aydır. Kimsenin yanında ağlamamıştı. Oysa tek başına olmamalıydı bu dönemde.

Zeryayı da çok seviyordu Toprak ama Toprağın olmadığı bu birkaç aylık dönemde Ömeri yalnız bıraktıkları için onlara ölesiye kızgındı. Ömer için her şeyi düzelecekti. Bu birkaç ayda bozulan her şeyi kendi elleriyle geri toplayacaktı.

Kendisi için değil, Ömer için yapacaktı.

******
Ömerin olayını da öğrenmiş oldunuz. Hepsinin kendi penceresi var ve hepsine anlayış göstermek gerekir.

Geçen bölüm 10 oy olmadı buna rağmen atacağım, bu bölüm 10 olmadan gerçekten asla bölüm atamam. Üzgünüm. Lütfen beğenin.

Yolculuk gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin