Saat: 13:00
AYNI ZAMAN DİLİMİNDE İREM.
"Kardeş mi! ne kardeşi be!" dedi İrem'in karşısında oturan siyah saçlı kız. "Üvey kardeşiz biz! üvey kardeşiz..." Telefon birden genç kızın yüzüne kapandı. Gözleri dolduğunda telefonu kulağından çekip aramayı sonlandırdı. Telefonu yere fırlatıp dirseklerini diz kapaklarına dayadığında ve ellerini saçlarından geçirdiğinde İrem durumu çok önceden biliyordu. Karşısında duran kızın üvey abisine olan aşkı için yapamayacak bir şeyin olmadığınıda. "Almira." Dedi İrem, kısık bir sesle camdan dışarıyı izlerken.
Almira dediği kız hırsla başını kaldırdı. Dudaklarını birbirine bastırmış ve büzmüş şekilde kahverengi gözleriyle İrem'e sakin olmaya çalışır gibi bakarken İrem, "Bırak artık." Dedi düz bir sesle. Ardından devam etti. "Bazen pes etmek gerekir."
"Etmem." Dedi Almira sert bir sesle.
"Her şey lanet olası annemin babasıyla evlenmesi yüzünden oldu, PES, ETMEMM." Dedi sesi kalınlaşırken.
"Vazgeçmem." Dediğinde İrem gözlerini sıkıntıyla devirip elindeki sigarasını dudaklarına götürdü. "Hem ayrıca senin neyin var, İrem?" dediğinde İrem'in dikkatini çekebilmişti. "Bir kaç gündür sessiz, bir tuhafsın." Dediğinde kaşlarını çattı Almira. İrem gözlerini tekrar cama çevirdiğinde sigarasından bir yudum almadan önce, "Yok bir şey, Almira." Dedi ve camın ardına umursamazca bakmaya devam etti.
Anna'nın ona söylediklerinden sonra sessizliğe bürünmüştü. Ancak yüzünde bir üzüntünün kalıntısını bile barındırmıyordu İrem. Aksine, düşünüyordu. Düşünceliydi. Her şeyi düşünüyor, analiz ediyor, planlıyordu. Anna'nın ona attığı tokadı getirdi aklına İrem. Ardından gözlerini sinirle kapattı ve dişlerini sıktı. Yıllardır planı güzel gidiyordu. Kimseye bir şey fark ettirmemesi onun üstün zekasındandı ancak şimdi her şey suya batmıştı.
Anna'nın ağzına sürdüğü o lafların, keskin bakışlarının ve uyguladığı şiddetin ardından ağzını açamadığı için kızıyordu kendine genç kız. Lakin eğer ağzını açıp ters bir kelime dahi söyleseydi yıllardır yaptığı o cani planı Anna ortaya çıkarabilir, o sinirle bir dava bile açabilirdi. Akli dengesi yerinde, diye düşündü İrem. Ne kadar deli raporu olsa da zeki bir kadındı Anna. Onu batırabilirdi. Belki kendisine bağırırken bile ses kaydına almış olabilirdi. Bunların hepsini düşünmüştü İrem.
Ancak ne kadar zihninin ücra köşelerinde barınsa da bu zehirli düşünceler; ona atılan tokadı hazmedememişti.
Şimdi ne yapacaktı?
Anna'yı, yıllarca tanıdığı en sadık insanın gönlünü alabilecek miydi? Bunun imkanı yoktu. Oturduğu evden, gardırobunun yarısına kadar her şey Anna'nın parasıyla alınmıştı. Sigarasından bir yudum daha aldığında yağan yağmuru izlemeyi bırakıp ayağa kalktı İrem. Almira'nın dengeleri bozulmuş vaziyette sırtını siyah kanepenin sırtlığına atışını izledikten sonra mutfak kısmına doğru adımladı.
Dolaptan viski şişesi çıkarttığında tezgaha adımladı.
Aklı karışıktı.
Hastaneye gidip gitmemek arasında kararsızdı. Tekrar düşündü genç kız.
Anna o sinirle hastaneyi birbirine katmış ve bu nedenle oda hapsine çarptırılmış olabilirdi. Hastaneye geri dönüp hiç bir şey olmamış gibi davranamazdı ya. Ama öte yandan, belki hastaneye geri dönmemiş de olabilirdi ya da doktoruna her şeyi anlatmış da olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜ KADAR YAKIN | TAMAMLANDI
Teen Fiction"Fazla takıntılı olma, geçmişe takılı kalırsan geleceği göremezsin." Dedi gözlerimin en derinlerine bakarak. "Yanlış düşünüyorsun, geçmişi unutmam imkansız, geçmişi unutan gelecekte kaybolur." Dediğimde küçük çaplı bir kahkaha dudaklarından dökülüv...