(6)

7.5K 439 124
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen esirgemeyin, fikirlerinizi merak ediyorum.

Alta yazdığım şarkıları mutlaka sıra halinde dinleyerek okuyun!!!

Evren'in Lavin ile konuştuğu zamanda sondaki şarkıyı dinleyin derim.

Keyifli okumalar!

Fleurie - Love And War

The Cinematic Orchestra - To Build A Home

Carla Morrison - Disfruto

*

Aşağıya indiğimde aşağıya inen bir merdiven daha olduğunu görür görmez yine koşmaya başladım. Lanet olsun. Lanet olsun! oda hapsi istemiyordum, bu zamana kadar bir kere elektrik yedim; bir daha olsun istemiyordum! koşuyordum, ve koşmaya devam ediyordum. Başka bir kata indiğimde etrafa baktım. Sedyeler, iğneler, elektrikli sandalye ve bir kaç buz dolabına benzer dolaplar vardı. Normalde tedaviler burada değil, dördüncü katta uygulanmasına rağmen neden burada böyle bir yer vardı ki? Yukarıdan korku kat sayımı kıracak bir kapı sesi duyduğumda uzatmadan etrafa tekrar baktım. Saklanacak hiç bir yer olmadığından bu koca alanda yerden tavana yapışık olan devasa kolona doğru koşup arkasına saklandım.

Anna'nın her yaptığı olay ve gürültü çok büyük sonuçlara çıkıyordu. Doktor Türker odaya girmeden önce o odada ilk ben vardım. Ve beni gördüğünde onu benim bu hale getirdiğimi düşünüyor olabilirdi. Her şey her zamanki gibi benim üstüme kalmıştı. Bütün sorular bana sorulacaktı, inanmazlar ise kalma sürem arttırılabilirdi. Aldığım nefeslerin arasında etrafı tararken bir merdiven daha gördüm.

Burası kaç katlıydı böyle?

Bu kattaki merdivenlerden adım sesleri duyduğumda seslice verdiğim nefesimi tuttum. Bir anda adım sesleri kesildiğinden anlamıştım. Şu an buradaydı.

Benim olduğum katta, benimle aynı kattaydı. "Kaçarak nereye gittiğini sandığını anlamıyorum." Dedi nötr ve pürüzsüz bir sesle. Haklıydı. Ama ne olursa olsun o bir erkekti. Bana dokunmasını istemiyordum. Bir erkeğin bana dokunmasını istemiyordum. Kafamı sağ tarafa çevirdiğimde yukarıda kimse olmamasına rağmen yanan ışığın gölgemi yere yansıttığını gördüğümde gözlerimi yumdum. Nerede olduğumu artık biliyordu. Ne demeliydim? ya da bir şey demeli miydim?

O ve ben burada, tek başımızaydık. Elektrikli sandalyeye oturtur muydu? bana zarar verir miydi? yıllardır burada olmama rağmen göze fazla batmamıştım. Ama ona olmadığım biri gibi davranamazdım. Aklımda neler varsa, doktoruma söylemeliydim.

Ne olursa olsun; söylemeliydim. Bu doktorların en büyük kuralıydı.

"Hastanenin üçüncü kuralı," dedim sesim korkuyla titrerken. Bunları söyleyerek belki hayatımı değiştirecek bir hata yapıyordum. "Söyleyecek bir şeyin olmasa bile doktoruna düşünceni söylemek." Dedim kalbim teklerken, ve devam ettim. "Ona farklı davranıyorsun." Sessizliğin içinde sesimi toklaştırdım. "İlaçlarını artırıyorsun, elektriği fazladan veriyorsun."

Sadece susuyor ve beni dinliyordu.

Yerdeki gölgeme bakarak konuşmaya devam ettim. "Tedavisinin sınırına çıkıyorsun, ve buna rağmen; tuhaf bir şekilde ona naziksin." Dediğimde kulaklarımdan içeriye giren nefes sesiyle göğüs kafesim daraldı. "Lavin, Lavin..." Dediğinde kafamı sağ tarafa; tozla kaplanmış dolaba çevirdiğimde devam etti. "Onu bu raddeye sen mi getirdin?" diye sordu az önce söylediklerimi duymamış gibi.

GÖKYÜZÜ KADAR YAKIN | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin