Gavin Luke - A Matter of trust
Müziği kesinlikle dinleyin!
Şok tedavilerim, çok acıydı.
Esir aldıkları beyaz oda, çocukluğumun kurduğu hayallerle yarattığım bir diyardı; küçük kızın alice harikalar diyarı ne acayip müthişti ama.
Tenime geçirdikleri iğneler, duygularımın süpürgesiyken, aldığım haplar zihnimin kölesiydi sadece. İşe yaramazdı haplar. Bedenim susardı. Bedenim etmezdi hareket. Ama ruhum, ruhum bağırırdı.
Kurtulmaya ahdetmiş ruhum çırpınırdı. Hareketsiz bedenimin ufuğundan bakardı dünyaya ruhum. Kor ateşlerle yanarken her seferinde durdurmaya çalıştığım sinirim silahımdı sadece. Kanmamak, aldanmamak, güvenmemek için ruhumun giyindiği zırhtı benim sinirim. Kimsenin çıkartamadığı bir zırhı yıllarca, ben neden çıkartayım ki?
"Benden ne istiyorsun?" dedim sert bir sesle. Artık ifadem ve sesim böyleydi. Kollarımı sertçe tutarken ellerimle kaslı kollarını tuttum sıkıca. Zaman çok yavaş ilerliyordu artık. "Ben belirsizlik sevmem, Evren." Dediğimde bir karış uzaklığımdaki dudaklarım çarptı dudağına. Bu onu duraksattı bir kaç saniye. Devam etti. "Belirsizlik sevmiyorsan, sabırı seveceksin, Anna." Dedi tok bir sesle. Kehribar gözleri sadece bana böyle bakıyordu. Bunu anlamıştım. Öfkesini hak etmemiştim. Güldüm seslice. "Sen sabır ne demek bilir misin Evren?" dedim dişlerimin arasından.
"Sen iğne nedir bilir misin adam?" kollarımı kurtarıp ellerimde sert yanaklarını kavradım. Hızla alnını alnıma yasladım. "Sen elektriği bilir misin?" gözleri olduğundan fazla sertleşti. Gözlerinden korkmuyordum artık. Çünkü anlamıştım. Bu bakışlar; benim bakışlarımdı. Ellerimi ensesinden kaydırıp omuzlarının üstüne koydum. Sıktım bütün gücümle. Nefeslerim sıklaştı.
"Bilir misin sen ihaneti? intikam ateşiyle yanmayı bilir misin?" Belimden tutup kendine çekti sertçe. Başı eğik bakıyordu bana. Nefesleri hızlandı dehşetle bakarken. "Sana yardım etmek istiyorum." Dedi hırlarcasına. Bir şeye direniyor gibiydi. Sesi anlamadığım bir öfkeyle boğuklaşıyordu. Ben ise, Allah'a emanettim. "Bir küçük kız varmış." Dedim incelen sesimle, çocuk gibi. "Arkadaşı varmış. Çok severmiş arkadaşının ziyaretlerini." Gözlerim dolmaya başlamıştı. Durdurmadım gözyaşlarımı. Yüzümde korkunç bir gülümseme peyda oldu. İzin verdim belime dolanan kollara. "O tatlı arkadaş sürekli ziyaret edermiş, arkadaştan öte, kardeş bellemişler birbirlerini." Güldüm çocuk gibi. Ona bakarken.
"Anna." Dedi Evren. Durmamı ister gibi. İş işten geçmişti artık. Lafını kestim. "Haftada beş kez buluşurlarmış. Ve sonra birden; bir mektup gelmiş küçük kıza, gerçeklerle dolu yazılarla. Küçük kız, mucize gibi gelen o kardeşiyle küsmüş." Yüzümü astım çocuk gibi. Dudaklarımı büktüm. Bakışları burkulan dudağıma indi. Alnıma yaslı alnıyla basınç uyguladı. Kafam ahşaba yaslandı hafifçe.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜ KADAR YAKIN | TAMAMLANDI
Teen Fiction"Fazla takıntılı olma, geçmişe takılı kalırsan geleceği göremezsin." Dedi gözlerimin en derinlerine bakarak. "Yanlış düşünüyorsun, geçmişi unutmam imkansız, geçmişi unutan gelecekte kaybolur." Dediğimde küçük çaplı bir kahkaha dudaklarından dökülüv...