Bir süre bekledikten sonra Can siyah bir araba ile olduğumuz parka gelmişti. Han ve Hyunjin ise durumumu öğrendiğinde biraz endişelenmiş ikide bir "sorun olmayacak değil mi" diyip durdular. Bu stres altında bile gözüme tatlı gelmeleri normal mi acaba?Can arabadan inerken çok gergin olduğu her şekilde belliydi. Chan ise onun aksine çok sakin. Chan konuşmaya yeltendi ancak Can "iyi geceler" diyerek sohbeti başlamadan bitirmişti. İçimden bir ses otelde dövüş var diyordu. Üçlüye gülümseyerek el sallayıp arabaya bindim. Tüm yol sessizdik. O arada telefonuma gelen mesaja baktığımda istemsizce gülümsedim. Sonra Can fark etmesin diye umarak ekranımı ters çevirdim. Daha sonra cevap verebilirdim. Şuan cidden anne-babasına yakalanmış o yaramaz çocuktum. Mesaj Chan'dandı.
"Merak etme, ben sana deneyeceğimiz daha çok atıştırmalık getireceğim."
Yani tüm bu gerginlik içinde evet tek düşündüğüm o atıştırmalıklardı Chan. İçimden kahkaha mı atıyorum acaba şuan? Ay ben hiç iyi değilim galiba. Garip bir duruma döndü her şey.
Otele girdiğimizde ikimizde hiçbir ses çıkarmadan benim odama geçtik. Kızlar da tahmin ettiğim üzere benim odamdaydılar. Ay vallaha üzgünüm benim yüzümden olanlara bak.
Buse- Ay sonunda kızım, çok korktuk.
Meryem- Valla Es ya... Haber niye vermiyorsun kızım?
Can ve Deniz'e baktığımda ikisi de bir şey demiyordu. Can yatağıma kendini atmış tavanı izliyordu. Onu anlıyorum sinirli olduğu için susuyordu şuan. Ya Deniz? Gözleri mi doluydu onun? Ne oldu böyle?
-Deniz?
Çekinerek ismini seslenmemle yanıma koşup iki kolunu bedenime sardı Deniz. Ay lanet olsun! Ağlıyordu bir de. Yapma böyle be güzelim ya ooof offff.
Meryem- Can olacak erkek kişisi durumu fark edince Deniz'i biraz haşladı da... ondan böyle.
Deniz- Ama... haklıydı. Senin menajerinim ben ve aynı odadayız.
CAN SENİ GEBERTİCEM ÇOCUK. Yani tamam sen de bana kızgınsın ama ÖNCE SEN BENİ ÖLDÜR SONRA BEN SENİ. BU KIZI AĞLATMAK DA NE?
-Ya bebeğim... saçmalama lütfen. Bir suç varsa o da benim. Can eminim ki bir anlık sinirle sana öyle davranmıştır. Değil mi Can? Yoksa seni kırmak değildir niyeti.
Deniz hala bana sarılırken yatağımın ucuna oturdum. Can salağı konuşacak mısın artık? Bu kızı sakinleştir biraz lütfen kıyamıyorum ona.
Can- Sadece tek bir soru Es... birileri sizi görse, fotoğrafınızı çekse, sana zarar vermeye kalkışsa ne olacaktı?
Tam bir şeyler diyecektim ki tavanı izleyerek konuşmaya devam etti.
Can- Gerçekten anlıyoruz seni. Hepimiz yoğunuz ama sen daha çok yoğunsun. Bunaldın, çok yoruldun. Sıkılıyorsun. Beraber çok da vakit geçiremiyoruz bunu da anlıyorum. Zor bir süreçte olduğunu da biliyorum. Yine de Es... Gecenin bir vakti, tam tanımadığın 3 yabancı idol ile bir parkta olmak ne kadar güvenli sence? Birimize bile haber vermeden üstelik.
Niye bu kadar haklı olmak zorundasın çocuk. Beni anladığını zaten biliyordum yine de böyle bir kez daha duymak iyi hissettirmişti. Az önce yaramazlık yapan çocuktum şimdi de cezasını bekleyen o pişman çocuk. Yanlış anlaşılmasın çıktığım için pişman değilim onları korkuttuğum için pişmanım. En azından haber vermeliydim. Yoksa Chan ile geçen her dakika çok özeldi benim için.
Can'ın dediklerine bir şey diyemedim. Dememi de beklemiyordu bence. Deniz'de artık daha sakindi kafasını biraz kaldırmıştı ve artık ağlamıyordu. Kızlara baktığımda Buse gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜRKİYE'DEN KORE'YE
FanfictionBir genç kızın cesareti ve yetenekleriyle sesini tüm dünyaya duyurmaya çalışması. Peki ya her şey çok güzel ilerlerken aşık olmaması gereken bir idole aşık olursa?