34-Bomba

55 3 0
                                    

Durumu Buse eve gelince onunla da paylaştım. Açıkçası minnoşlara da demek istiyordum ancak Emir'in evlilik düşüncesine hazır olmadığına eminim. Ki Deniz'de bu durumu duyunca dilinden düşürmeyeceği de bir gerçek. Ateş ve barut olarak sorun çıkarsınlar istemediğimden önce Chan ile çözmem gerektiğine eminim.

Buse'nin de şahane (!) fikri ile bu konuyu gelişigüzelmişçesine açmaya çalışacaktık. Can ve Buse'nin de olduğu bir ortamda. Böylece ben de ucundan düşüncelerimi çıtlatınca gelen tepkiye göre ya o an ya da ardından baş başa detaylı açıklama yapacaktım. Ancak önce tepkisini görmem şarttı.

Bu yüzden birkaç gün sonra akşam minnoşların buluşmaya çıkmasını fırsat bilerek Chan'ı eve davet ettim. Şanslıyım ki o da evindeydi o yüzden hemen geldi.

-Hoş geldin eniştee. Es! Chan hyung geldi in aşağı artık!

Adımın seslenmesi ile son kez aynada kendime bakıp hızlıca aşağı indim. Gerçekten gerginim.

Ben inene kadar Chan'da ikili koltuğa çoktan yerleşmişti. Can ve Buse'de aynı koltuktaydı. Hatta Buse'nin kucağında atıştırmalık tabağı vardı. Ben de istiyorum.

-Hoş geldiiin. Ya Buse... bana da versene biraz canım çekti.

-Hoş buldum bitanem... gel.

Elini tam yanına pat pat yapmasıyla hemen dibine kuruldum. Buse'de tabağı ile bakışıyordu. Altüstü birkaç tane atıştırmalığını vereceksin kızım.

-Ya Buse!

Can- Es sen unut bu asla vermez şuan.

Buse- Vermesem harbiden.

-Oha ya. Cimriliği bırak be!

Buse- Chan hyung tut şunu yaaa! Benim bunlar. Git mutfaktan kendine al.

Chan'ın halimize gülmesi ile gülüşüne odaklandım. Çok tatlı. Sesi de gülüşü de gözleri de burnu da ağzı da ay bayılsam mı.

Buse'nin ciddi ciddi paylaşmaması ile hızlıca mutfağa gidip kendime tabak hazırladım. Biraz fazla koymuştum ki sevgilim de benimle beraber yiyebilsin. Ben geri geldiğimde şirketteki işlerden bir şeyler anlatıyordu Chan bizimkilere.

Bir süre sadece ortamda dönen muhabbeti tıkınarak dinledim. Chan pek bir şey yemek istemese de arada bir ağzına elimle denk geleni tıktığım için yemek zorunda kalıyordu. Bu tabak bitecek!

Can ile göz göze gelmemiz ile konuyu açacağını fark ettim. Beklenen an geliyordu. Bir süredir atıştırarak bastırmaya çalıştığım heyecanım yine yüzeye çıkıyordu. Omzumdaki elin sahibine doğru hafifçe baktığımda ortamdan keyif aldığı belli şekildeydi. Umarım duyduklarından sonra da böyle keyifli kalacaktır.

Can- Asıl size bombayı diyeyim ben. Bizim departmandaki Lara ile geçenlerde dergi çekimine gittiğimiz ekip var ya...

Buse- Eeee?

Chan- Şu moda ile ilgili olan dergi mi?

-Evet evet ondan bahsediyor. Ne olmuş devam et?

Can- Aynen o dergi. İşte onların ekibinde bir erkek vardı. Kızlar siz hatırlarsınız, şu gözlüklü uzun boylu çocuk. Saçı renkliydi böyle mavi gri arası bir renk.

Buse- AY YAKIŞIKLI DEDİĞİMİZ!

Buse'nin tepkisine istemeden gülmüştük Chan ile. Bu arada cidden o çocuğa yakışıklı demişti. Yani demiştik de olabilir. Her neyse en yakışıklım Chan.

Can- Hah o çocuk işte. Lara ile meğer sevgililermiş ve evlenmeye karar vermişler. 

-Neee! Ay hiç belli etmediler.

TÜRKİYE'DEN KORE'YEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin