Kaos içinde geçen bir günün ardından olaya şahit olan Minho, Han ve Hyunjin abileri ile artık bebek sahibi olan arkadaşlarını daha rahat konuşmaları için evde yalnız bıraktılar. Eh bebek haberi haliyle diğer üyelere de böylece ulaşmış oldu. Haberi alan diğer üyeler de o kadar çok sevinmişti ki hiçbiri Es'in bebeği istememe ihtimalini düşünememişti.
Ancak diğer evde ikili yan yana oturmuş ve Es, bebeğin sorumluluğunu alma konusunda kendini hazır hissetmediğini zorda olsa söylemişti. Neyse ki birkaç hafta önce aralarında geçen evlenme mevzusu vardı da, Chan Es'in bu süreçten çok korktuğunu biliyordu.
Es cümleleri bitince kafasını aşağıya eğdi. Kendini suçlu hissediyordu böyle korkuları olduğu için. Oysa Chan onu hiç suçlamıyor, hatta anlıyordu da. Bu yüzden sevgilisinin ellerini kendi elleri arasına alıp konuşmaya başladı.
-Lütfen üzme böyle kendini. Bu bebek sadece benim ya da sadece senin değil. Bizim bebeğimiz. Bu yüzden de birimiz hazır hissetmiyorsak, yapamayacaksak... elbette ona göre karar alacağız. Bu olması gereken.
-Yine de... özür dilerim.
-Hayır Es gerçekten kızacağım artık özür dileyip durma. Güzelim kaldır kafanı hadi.
Chan bir eliyle çenesinden tutup kendisine bakmasını sağladı kızın. Gözleri dolu doluydu. Korkuları ağır basıyordu. Derin bir nefes aldı Chan. Onun böyle hissetmesini istemiyordu.
-Üzülme lütfen artık. Bak ne yapalım biliyor musun... Kararın ne olursa olsun, biraz daha düşünelim. Biraz daha tart kafanda. Emin olmadığın için de bu kadar karmaşık hissediyorsun.
-Her şey çok hızlı oluyor.
Chan bu cümleye kafa salladı. Kendi de asla böyle bir durumu beklemiyordu. Es'in eskiden gördüğü tedaviyi biliyordu. Eh tüm birlikteliklerinde de ikisi de korunuyordu. Ancak her şeye rağmen bu bebeğin olması... işte bu çok özel geliyordu ona. O yüzden de içten içe kaybetmek de istemiyordu ama sevgilisi bırakın anneliği evlenmeye bile hazır değildi daha.
-Zamanımız var sonuçta daha ameliyat olmak istesen de değil mi?
-Evet... 2 haftalık... Daha var.
Chan aklından daha minicik diye geçirdi. Çok istiyordu o bebeği. Keşke dedi içinden, keşke Es'i ikna edip onun korkularını silebilsem dedi.
-Tamam, beraber de kendi başımıza da her açıdan bir düşünelim. Sen neye karar verirsen ver, emin olmanı istiyorum. Ve kararın ne olursa olsun ben hep senin yanında olacağım güzelim.
Es dolu dolu gözleri ile Chan'a bakınca ağladığını görmemesi için boynuna sarıldı. Kendini çok suçlu hissediyordu hazır olmadığı için. Chan'da elbette kollarını hemen sevgilisine sardı. İyi olmasını diledi tam o an.
Es ve Chan o günü sessizce düşünceler arasında geçirirken Parlaya Yıldızlar ekibinin evinde önce Emir ile dalga geçilen ardından da Es ne yapacak adlı teorilerin üretildiği sohbetler yapılıyordu. Emir ile dalga geçmişlerdi çünkü, yanlış anlaması sonucunda evlenme teklifi ediyor olması abisi ve ablasına değişik gelmişti. Deniz ise içinden durmadan iyi ki ben hamile değilmişim diye geçirip durmuştu.
O gece Chan, Es'in kendisi ile uyumasını istedi. Uzak kalmayı artık hiç istemiyordu. Es'te bu teklifi geri çevirmedi çünkü kendisi de uzak kalmak istemiyordu. Ancak o gece ikisi de düşünmekten uyuyamadı. Birbirlerine sarılı halde, o bebek hakkında düşündüler.
Chan, Es'in korkularını yok etme arzusu içindeydi. Es ise ne yaparsa en iyisi olacak diye düşünüyordu. Aklından "ya annem gibi birisi olursam." cümlesi geçiyordu. En büyük korkusu da buydu aslında. Hayatı kendine zindan ettiğini düşündüğü anne ve babası gibi bir ebeveyn olmak. Bebeği doğarsa ona kötü ve zor bir hayat sunmak. Bu korku yüzünden ne yapacağını bilmez haldeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜRKİYE'DEN KORE'YE
FanfictionBir genç kızın cesareti ve yetenekleriyle sesini tüm dünyaya duyurmaya çalışması. Peki ya her şey çok güzel ilerlerken aşık olmaması gereken bir idole aşık olursa?