Chan ile uzun süren sarılmalarımız sonrasında beni otele bıraktı. Açıkçası onu hiç bırakmak istemiyordum ama Türkiye'ye gitmem gerekiyordu. Arabadan inmeden önce alnını alnıma yaslayıp ellerimi tuttu. Gözlerimiz kapalıyken "hep yanındayım sakın yalnız hissetme" demişti ve zar zor kendimi arabadan çıkarmıştım.
Odaya geldiğimde Deniz uyuyordu. Bir yanım uyandırmak isterken bir yanım da kıyamadı. En sonunda uyandırmamaya karar verip valizimi hazırlamaya başladım. Ne kadar kalacaktım bilmiyordum. Orada ne yapacaktım onu da bilmiyorum. Bir şekilde valizimi doldurunca sabahı beklemeden biletlere bakmaya başladım. Şanslıydım ki sabah erkenden yer vardı. Tereddüt etmeden hemen aldım.
Kimsenin daha doğrusu Chan dışında kimsenin sabah gidiyor olduğumdan haberinin olmaması garip bir durumdu. Olaylar çok ani gelişmişti. Can'ı arayıp söyleyeyim diye düşündüm ancak onun bana hala dönmediğini fark ettim. Müsait olsa dönerdi sonuçta değil mi? Demek ki cidden önemli bir durumun içindeydi ve kendisine hala dönemiyordu.
Birkaç saat de olsa uyumaya çalıştım ama nafile. Oradan oraya dönüp durdum. Ne yapacağımı düşündüm. Uyku ile bu gece aramız çok kötüydü kısaca.
Uçak saatine 2 saat kala yataktan kalktım. Deniz hala uyuyordu. Can'da gece bile olsa bir mesaj bile olsa bana dönmemişti. Whatsapp grubuna mesajla yazmaya karar verdim o yüzden. Hem saat çok erkendi. Arayıp uyandırsam bir anlamı da olmazdı. Her şekilde gidecektim.
Parlayan Yıldızlar
Benim acilen Türkiye'ye gitmem gerekiyor
Biletimi aldım, 2 saate uçağım var
Saat çok erken olduğu için hiçbirinizi uyandırmak istemedim
Dikkat edin kendinize
Seviyorum sizi
Son kez Deniz'in açık örtüsünü örtüp odadan sessizce çıktım. Ne olacağını ne yapacağımı bilmeden ilerliyordum resmen. Otelin lobisine geldiğimde Chan ile karşılaşmayı beklemiyordum. Ona bilet aldığımı ve saatlerini söylemiştim ancak beni götürmek isteyeceğini tahmin etmemiştim.
Siyah bir maske uzattı. "Kimseye fark edilmeyelim, tak." Elinden alıp hemen taktım ve park halindeki arabasına bindik. Gerginliğimin farkındaydı. Arabayı sürerken arada bir bana baktığını fark edebiliyordum.
Havalimanının önüne geldiğimizde ikimiz de hala sessizdik. Ben Türkiye'de olacakları düşündüğüm için gergindim o da büyük ihtimalle benim yüzümden sessizdi.
Yine sessizliğimizi bozan onun o güven dolu sesi oldu.
-Kendine dikkat edeceksin tamam mı? Mümkün oldukça da beni haberdar et.
-Tamam.
-Olacaklardan da korkma. O senin kardeşin ve baban sonuçta.
-Evet.
-Yüzüme bakar mısın... gülümse hadi, seni böyle mutsuz yollayamam.
Onun bu tatlı isteği beynimde hiç sorgulamadan yerine getirildi. Benim gülümsememi görünce o da tebessüm etti. Chan, bana çok iyi geliyorsun.
-Sen ne olur olmaz içeri gelme. Yakalanmayalım bir de başımıza o iş açılmasın.
-Hiç istemesem de maalesef haklısın. Yine de uçağın kalkana kadar havalimanının etrafında olacağım tamam mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜRKİYE'DEN KORE'YE
FanfictionBir genç kızın cesareti ve yetenekleriyle sesini tüm dünyaya duyurmaya çalışması. Peki ya her şey çok güzel ilerlerken aşık olmaması gereken bir idole aşık olursa?