Haftalardır... Haftalardır biricik sevdiği o güzel gözlerini açmıyordu. Bu durum onu o kadar mahvediyordu ki artık ne yapacağını bilemez bir haldeydi. Yine içindeki tüm umutla uyanması için ve ona o güzel gülümsemesini sunması için Es'in odasına girdi. Makinelerin sesi dışında tek duyulan kendi nefesinin olması onun gerginliğini arttırmak dışında bir işe yaramıyordu.
Sandalyeyi kızın baş ucuna çekip boştaki elini hafifçe tuttu. Chan içinden tüm güzel dilekleri geçirirken alt dudağı titremeye başlamış, sanki elindeki son umut taneleri de göz yaşları ile beraber yanaklarından süzülüyordu.
"Lütfen... yalvarırım...lütfen uyan."
-----
Uzak kalınan aylar, çıkan bir sürü olumsuz haber ve dedikodu sonrası Es'in yine de kendisini seviyor oluşunu gösteren o şarkının ona gelmesi... Evet işte, bu sürpriz bir şekilde gelen şarkı Chan'ı her şeye karşı durmasına sebep olacak o gücü ortaya çıkardı.
Bu güç ve istekle beraber patronuna mesaj attı.
"İlk fırsatta görüşebilir miyiz, Es ve ben ile alakalı."
Neyse ki çok gecikmeden olumlu geri dönüş almış ve hemen şirkette bir görüşme ayarlamışlardı. Herkesin dediği gibi Chan, şirketi için çok özeldi. Yeteneği, sabrı, başarısı ve özgünlüğü onu her işte gözde kişi yapıyordu. Bunların yanında Kore'de bir ilk denilecek kendi grubunu kendi kurması ve her gün bu grup ile başarıdan başarıya koşması... onu ve üyeleri daha önemli hale getiriyordu.
İşte bu sebeple de patronuyla olan ilişkisi de diğer çalışanlardan daha farklıydı. Özel ayrıcalıklarının olması gayet normaldi bu yüzden. Çünkü o emeğiyle her şeyi hak ediyordu bu şirkette.
Acele ile şirkette görüşecekleri odaya gitti Chan. Aklında bir şeyler vardı ama korkuları da bir o kadar her düşüncesine engel oluyordu. Bu görüşme bir bakıma ne yapacağını da belirleyecekti.
-Hoş geldin Chan, geç şöyle.
Kafasıyla selam vererek uzun masada en başa kurulan patronunun yanındaki sandalyeye oturdu. Masanın üstünde laptop ve içi dolu birkaç dosya vardı. Anlaşılan patronu da yoğun sürecine devam ediyordu.
En sonunda patronu laptopu hafif eğerek kapatıp kendisine dönünce derin bir nefes aldı. Konuşma zamanıydı.
-Nasılsın bakalım?
-Aynı patron, biliyorsun zaten. Sen nasılsın?
-Sen de beni biliyorsun, aynıyım. Yoğunluk, yeni programlar, stajyerler, yeni bir bina söz konusu, yurt dışı iş birlikleri... Sizler iyi olsanız daha iyi olacağım gerçi. Uzatmayalım, anlat bakalım.
-Patron ben... bir anda nereden başlayacağım bilemiyorum ama... Es ile olan durumları az çok biliyorsun değil mi?
-Evet evet... o süreç ister istemez sizi olumsuz etkiledi ama biliyorum. Gerçi olayların üstünden aylar geçmedi mi? Ne oldu birden?
-Geçti... geçti ama... Ben... ben ona karşı hala bir şeyler hissediyorum.
-Bir şeyler? Daha açık olabilir misin?
-Seviyorum Es'i. Hem de çok.
-Tamam. İkinci soru. Hala derken?
-Şey... bu olaylar olmadan önce... o zamanlardan beri duygularım var. Seviyorum onu uzun zamandır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜRKİYE'DEN KORE'YE
FanfictionBir genç kızın cesareti ve yetenekleriyle sesini tüm dünyaya duyurmaya çalışması. Peki ya her şey çok güzel ilerlerken aşık olmaması gereken bir idole aşık olursa?