Meryem'in beni baştan aşağı giydirmesi, makyaj ve saçımı yönlendirmesi ile tamamen hazırdım. Birazdan Stray Kids ile fotoğraf çekimim vardı. Bir dergiye röportaj vermiştik ve onun için çekimimiz vardı. Çekimlerimizi de tabi ki Can ve Buse yapacak. Eheheeh o yüzden aşırı rahat olduğum söylenebilir.
Üyelerden ilk Felix ve Han geldi stüdyoya. Beni görünce yanıma geldiler. Her hallerini beğendiğimi çok rahatça söyleyebilirim. İkisi de aynı anda bana selam verdi.
-Es yine çok iyi duruyorsun.
-Teşekkürler Felix asıl siz ikiniz yakıyorsunuz ortalığı.
-Ah Es lütfen bana bilmediğimiz bir şey söyle. Han olmak bunu gerektirir.
-Senin bilmediğin hiçbir şey yok Han.
-Tabi yaa doğru diyorsun Es.
-Evet Han'ın bilmediği hiçbir şey yok ama bizim çok. Mesela onun sayesinde geçenlerde çok önemli bir şey öğrendik Es seninle de paylaşayım.
-Neymiş ki o?
-Cidden yine ne öğretmişim size bakiyim?
-Çitalar çok hızlı hayvanla-AH! ÇOK OLONO!
-HAAHAHAAHA YAAA HAN! Bırak çocuğun ağzını duydum duyacağımı.
-Hayır duymadın unut hepsini bir rüyadasın.
-HAN! Felix'i mi boğuyorsun sen?
-Evet Changbin hyung öldüreyim bi dedim.
-Uzak dur asıl ben seni öldürürüm bak.
-Es görüyorsun değil mi bu aile içi şiddet olmaz mı şimdi?
Han o kadar eğlenceli ve doğal birisi ki. Yanında 2 dakika durup gülme krizine girmemeniz imkansız. Kendinden büyüklerle de aşırı iyi bir uyumu var. Changbin'in de yanımıza gelmesi ile gülüşmelerimiz arttı tabi. İkisi de birbiri ile uğraşmadan duramıyordu. Sonra sırasıyla Seungmin, Minho, In ve Chan geldi yanımıza.
Seungmin Minho'ya giydiği kıyafetlerin onu genç göstermediğini söylemesi ile aralarında ufak bir yakalama koşusu başladı. Minho ve Seungmin'in enerjisini nasıl anlatabilirim bilmiyorum ama inanılmaz ve kuvvetli bir bağları olduğu aşikar.
Han'da bu durumu devam ettirmek istemiş olsa gerek ki Chan'a "sende de işe yaramamış hyung." dedi. Ama tabi Chan, Minho gibi onu yakalamaya kalkışmadı. Geldiğinden beri düzgünce bakamadığım Chan'a baktım ben de. Bence gayet iyi olmuştu. Yine. O sırada beni hissetmiş gibi gözlerini bana çevirdi. Sessizliğin gerginliğini siz de hissediyor musunuz? İkimiz de garip bir şekilde gülümsemeye çalıştık birbirimize. Hyunjin'i bekliyordu herkes. Telefonumla oynayayım en azından diye düşündüm ama gelen mesajı hiç beklemiyordum. Chan'dandı.
"Çok güzel olmuşsun, her zamanki gibi."
Cümleyi birkaç kez okudum. Beklemiyordum. Hiç hem de. Ona doğru baktığımda birkaç adım ilerimde üyelerden birkaçı ile konuşuyordu. Kafasını bana gülümseyerek çevirdi ardından gözleri birkaç saniyeliğine elimdeki açık telefonuma gidip yüzündeki gülümsemesi büyüdü. Okuduğumu anlamıştı. Gözlerimiz tekrar buluştuğunda ben de gülümsememe engel olamadım. Ne diyecektim peki? Ben bir şey demeye kalmadan içeriye Hyunjin girdi. Vayyyy! Bu çocuk tam bir efsane cidden. Yürüyüşü bile neden popüler oldu şuan daha iyi anlıyorum.
Üyeler de ıslık çalarak onu karşıladılar. Kendinden oldukça emindi. Cazibesinin farkındaydı gayet doğal olarak. Sonra beni fark edip bana selam verdi.
-Es... çok iyi gözüküyorsun.
-Asıl Hyunjin sen çok iyi gözüküyorsun! Bu kadar iyi olmak yormuyordur umarım seni!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜRKİYE'DEN KORE'YE
FanfictionBir genç kızın cesareti ve yetenekleriyle sesini tüm dünyaya duyurmaya çalışması. Peki ya her şey çok güzel ilerlerken aşık olmaması gereken bir idole aşık olursa?