Es tam tamına 7 gün boyunca arkadaşlarıyla ne mesajlaştı, ne konuştu ne de yüz yüze geldi. Gerçek anlamda yorgundu. Odaklanmak istediği tek şey bu yeni projeydi ama buna da bu olanlar yüzünden pek başardığını söylenemezdi.Aklında durmadan Chan'ın ekleme yaptığı şarkısı çalıyordu. Sesini kendi sesiyle bu şekilde uyumlu dinlemek onu çok derinden etkilemişti. Beraber şarkı söylesek nasıl olur acaba diye hayal kurmadan duramıyordu.
Deniz ve Buse aşırı derecede üzgünlerdi. Ne yapacaklarını tam bilemiyor haldelerdi. Bu iki kız ise Es'in bir şekilde duyup gerilmesini istemediklerinden saklı çiftten uzak duruyorlardı. En azından ellerinden geldiğince.
Can'ın ise kafası karışıktı. Anlaşılan Deniz kendilerine tavırlıydı ama neden? O da mı bir şeyleri öğrenmişti? Meryem'e gelirsek... üzgün olduğu pek söylenemez. Tam tersi içten içe durumlardan keyif alır bir şekildeydi.
Peki ya Chan'a gelirsek... O kargoyu yolladığı günden beri her akşam düzenli olarak o parka gidiyordu. Es gelene kadar da gitmeye devam edecekti. Kararlıydı bu sefer genç adam. Üyelerin hepsiyle tek tek konuşmuş ve hepsinin onayını da almıştı. Tüm kardeşleri tereddütsüz bir şekilde ona destek çıkmış ve ister iş ister başka alanlarda çıkabilecek her türlü soruna beraber göğüs gerebileceklerini söylemişlerdi. Chan'ın artık tek eksiği Es'ti.
İşte tam bu kargaşaların arasında Deniz kaldıkları otele gelen bir dosya ile odasına doğru geçiyordu. Dosya Meryem'e Türkiye'den gelmişti. Ama Meryem olmadığından ve Deniz ile de hala onların yakın iş ilişkisi olduğu sanıldığından dosya ona teslim edilmişti.
Deniz'in gözünden***
Adam sorunlu mudur nedir, Meryem'i göremeyeceğim diyorum "yok görürsünüz" diyor. Ne var kim bilir bu dosyanın içinde. Ucundan açıp baksam ne olabilir acaba?
Ayyy, en son ne olabilir en fazla dediğim olay yüzünden Es benimle hala konuşmuyor. Bu detayı atlamasam iyi olacak galiba. Gerçi bu Meryem ile alakalı, bunda cidden ne olabilir.
Umursamamaya çalışarak odama geçtim ve dosyayı masamın üstüne bıraktım. İşte tam o an bir simge dikkatimi çekti. Dosyayı ters çevirip baktığımda bu kargonun aslında bir hukuk bürosundan geldiğini fark ettim. İyi de bu bizim şirketimizin anlaşmalı olduğu büro değildi. Ne haltlar yiyorsun acaba Meryem?
İçimdeki merak duygusunu daha fazla tutamayıp önce internet sitesinden büroyu arattım. Ardından saatin de uygun olduğunu fark edip büroyu aradım. Umarım başıma bela almıyorumdur ama hiç iyi şeyler olacakmış gibi de hissetmiyorum.
Neyse ki çok bekletmeden büronun sekreteri açtı ve ben de kendimi Meryem'in menajeri olarak tanıttım. Kargonun ulaştığını söylediğimde de karşı tarafın benim için şüpheleri kalmadığına emin oldum.
-Kusura bakmayın Meryem hanımın bu işiyle yeni ilgilenmeye başladım. Tam olarak bu dosyayla ne yapmam gerekiyordu? Eksik bir şey yapmak istemedim ondan sizi aradım.
-Ah sorun değil. Arayarak iyi yapmışsınız. Meryem hanıma da dedi avukatlarımız. Buradaki belgeleri bizim yönlendirdiğimiz avukata teslim ederseniz o süreci sizin adınıza Kore'de takip edecek. Böylece Meryem hanımın şirketinin kuruluşu başlayacak.
Şirket mi?! NE OLUYOR BU AŞAĞILIK YERDE!!!!
-Tamamdır. Peki acaba şirketin finansmanı olarak kim gözüküyor? Meryem hanım kontrol etmemi istedi de.
-Tabiki de diğer kurucunuz Can bey. O...
Can ismini duyduktan sonra, sekreterin dediklerini duymadım bile. Telefonu anında kapadım ve işte şimdi belanın geldiğini fark ettim. Bu iki gerizekalı sınırını artık aşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TÜRKİYE'DEN KORE'YE
FanficBir genç kızın cesareti ve yetenekleriyle sesini tüm dünyaya duyurmaya çalışması. Peki ya her şey çok güzel ilerlerken aşık olmaması gereken bir idole aşık olursa?