0.2

19K 240 59
                                    

Doğduğumuz zaman anne babamızı biz seçemiyoruz ,onlar çoktan seçilmiştir . Peki bir seçme şansımız olsaydı yine de kendi ailemi seçer miydim? Ya da kaç kişi kendi ailesini seçerdi? Herhalde babaları tarafından sevilen kız çocukları veya anneleri tarafından sevilen erkek çocukları ... Her ikisi tarafından sevilenleri saymıyorum bile onlar zaten kazanmış doğuyorlar . Peki ya istedikleri sevgiyi her ikisinden de görmeyen çocuklar onlar ne yapıcak hadi annesi tarafından sevilenler kendisini onunla avutsun babaları tarafından yaralanırlarsa annelerinin kucaklarına koşsunlar veya babaları tarafından sevilen çocuklar anneleri tarafından yaralanırlarsa babalarının kucaklarına koşsun,çünkü baba küçük kızı kaç yaşında olursa olsun bir kere saçını okşasa ve "kim üzdü benim güzel kızımı?" diye sorsa o kızı artık kim yaralayabilir ki ya da yaralasa da babası ona yara bandı olmaz mı ? Olur ve yarasının daha fazla kanamasına izin vermez . Kim ne derse desin sevilen çocuk kazanmış çocuktur , her defasında emin adımlarla giden ve düşse bile "beni kaldıracak bir annem veya babam var" diyen çocuktur . Bu yüzden de pes etmeyen başka kimsenin sevgisine muhtaç olmayan çocuktur . Diğerleri hep zayıftır sadece güçlü durmaya mahkum bırakılmıştır , yarımdır ama tam görünmek zorundadır . Ben hep bu gruptaydım tek bir farkla , ben güçlü durmayı beceremezdim hep zayıftım , kırılgandım , duygusaldım ve her ne kadar bunları saklamaya çalışsam da başarılı olamazdım . Neden mi çünkü hep umudum vardı bir gün özellikle babam tarafından çok sevileceğime , babamın prenses kızı olacağıma , babamın saçımı okşayıp "kim yaptı bunu benim güzel kızıma?" dediğinde kız çocuğu gibi nazlanıp "bu yaptı baba" diyip mutlu olacağıma ve daha pek çok hayalime ,arkamda aslan gibi babam var başka hiçbir erkeğin sevgisine ihtiyacım yok diyeceğim günlerin geleceğine hep inandım hep umut ettim . Hani umut insanı güçlü tutardı , geleceğe daha sıkı sarılmasını sağlardı ben niye güçlü değildim o zaman ? Neden hala babamın en ufak bir hareketine bile umut bağlıyordum ve umutlarım kırılınca seslice ağlayamıyordum . Ağlayamıyordum çünkü babam sormaz da olaki sordu "neden ağlıyorsun ? " diye benim verecek cevabım yoktu babam benim verecek cevabımı bile elimden almıştı ve geriye sadece "Küçük bir yalancı " bırakmıştı . Neden mi Küçük yalancıyım çünkü ağlamak isterken susmak zorundayım , birisi iyi misin diye sorduğunda evet iyiyim diye yalan söylemek zorundayım , ruhum mu yorgun güçlü durmak zorundayım bunları yapmak zorundayım çünkü benim cevaplarım babamda . Sanırım o cevapları hiçbir zaman alamayacağım ve hep zayıf kalıcam çünkü kız çocuğu babasından umudunu hiç kesmiyor "hadi bir şans daha ver babana , hadi bir kez daha dene ,hep hadi hadi hadi" diyor ve beni de peşinde sürüklüyor oysa her tarafımız yara bere içinde kaldı üstelik bizim yara bandı vurucak veya canımız acıdığı için "uff oldu geçti " diyecek bir babamız da yoktu bizde ne yapacağız o sevgiyi başkalarında arayacağız . Sevsin, kıyamasın, ufff oldu geçti desin diye başkalarına yöneleceğiz . Peki sonra? Sonra babasının acımadığı kıza sevgi dilendiği kişi mi acıyacak? Hayır sadece o biraz daha kanatacak ve gidecek hep giderler . Umudun devam ettiği sürece kanamaya da devam edeceksin . Ya kabulleneceksin ya da kanamaya devam edeceksin.

Nur'a çok özeniyorum çok güçlü benim gibi yalancı da değil çünkü kötüyse kötüyüm diyebiliyor, sesli ağlayabiliyor en önemlisi de kimsenin sevgisine muhtaç hissetmiyor aksine hiçbir erkeğin onun sevgisine layık olmadığını düşünüyor. Benden güçlü çünkü umudu yok artık benim gibi umuda sığınmıyor, belkilere sığınmıyor . Kabullenmiş artık büyümüş ben ise ilk okulda matematik öğretmenine aşık olmuş o evlenince de sorunu kendisinde aramış ve sonunda seni baban bile sevmedi o niye sevsin ki diyen ama buna rağmen her Allahın günü belkiyle uyanan , en büyük acılarının sebebi babası olmasına rağmen etrafında "babacığım babacığım" diye dolaşan o Küçük Kızdım hala ve hiç büyümedim belki de büyümek istemedim . Ama yaş aldıkça yoruldum ve artık aşık olabileceğim bir öğretmenim de yoktu olsa da o riske girebilecek cesaret ve güç yoktu bende . Bu yüzdendir ki Asi ile -kendisi benim en yakın arkadaşım olur- sürekli tartışırız daha doğrusu o bana kızar hatta bu aralar benim hasta olduğumu yani benimle konuşmaya çalışan özellikle benim yaşlarımdaki herkesi itmemi psikolojik bir soruna bağlıyor ve bir psikologla görüşmem gerektiğini bile söylüyordu . Ama bir yönden haklı çünkü ben ilk okulda bile matematik öğretmenine aşık olmuş bir kızdım sonra da ne orta okulda ne lisede ne de şu an üniversitede kendi yaşıtlarıma aşık olamamıştım. Bir matematik öğretmenime bir de lisede benden dokuz yaş büyük kantinciye aşık olmuştum ya da olduğumu sanmıştım sonra da bıraktım zaten çünkü dediğim gibi artık gücüm yoktu haaa bugün babam tarafından para için temizlikçi olarak görülsem de ve bunu asla unutmayacak olsam da bir tek babamın beni seveceği günü beklemeye devam edicektim sanırım bu da benim en büyük umudum, en büyük yenilgim olucaktı . Ama bir gün gerçekten sevilirsem bende çok güçlü olacaktım o zaman yalancı da olmayacaktım herşeyim gerçek olacaktı . Tabi kızını gerçekten seven kişi babam mı olacaktı onu da bilmiyorum. Gerçi babasının sevmediği bir kızı kimse gerçekten sevmezdi bence .

YANILGI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin