Bazen maviden de gitmek gerekir ...
Dışarının soğuğuna karşı içinde olduğumuz dev araba değildi beni ısıtan; bana, beni bırakmak istemezmiş saran Onun kollarıydı. O kollar, beni bütün ateşlerden koruyan bir tek kendi kıvılcımlarında yakan , tutsak edendi.
"Daha iyi misin Gülüm ?"
Kucağında yan bir şekilde oturmuş , boynumu da boynuna gömmüştüm. En tehlikeli ama aynı zamanda en güvenli liman ... Bu nasıl bir yanılgıydı?
Kafamı olduğu yerden kaldırmadan , ağzımdan birkaç olumlu mırıltı çıkardım . Belki de dakikalar önce hıçkıra hıçkıra ağlıyordum hatta kardeşim üzerinden tehdit edilmiştim. Ne yaptığımı bilmeden... Ama şimdi durulmuştum. Bunda Onun , sırtımda dolaşan eli ve saçlarımda soluklanan nefesinin de etkisi olabilirdi ... Çok azıcık .
Hiç konuşmadan , sadece nefeslerimizin duyulduğu dakikaların ardından yine hiç konuşmadan sitenin içine girip binanın önünde durmuştuk . Dayanamadım ve cevabını bildiğim soruyu tekrar sordum . Konuşmak kadar konuşmamak da beni hem korkutuyor hem de yoruyordu .
"Nur'a bir şey olmayacak değil mi?". Asıl soru 'Kardeşimi koruyacaksın değil miydi'' ama o an bu şekilde sormaya cesaret edememiştim. Belki de Ona , o olmayan umudu da vermek istemiyordum . Ki en doğrusu buydu . Yanlışlar peşi sıra gelinceye kadar...
Çeneme dokunan parmaklarla gözlerim , bana benzeyen ama asla benimki gibi olmayan gözlerle çakıştı. O gözler bile benim sorumun cevabıydı aslında ama yine de duymaya ihtiyacım vardı .
"Öyle bir ihtimal yok Canımın İçi . O ihtimali sök at aklından" derin bir es verdi "yoksa ben daha fazla kişinin canını yakacağım" . Bunu yapabileceğini hem de çok rahat bir şekilde yapabileceğini artık çok iyi öğrenmiştim. Ama yine de bir söze hatta belkide bir yemine ihtiyacım vardı . Ve O , tutmadığı sözlerin aksine bana bir yemin verdi . Oysa bir zamanlar ağzından çıkan her bir söz bile benim için bir yemindi.
"Hayattaki tek gerçeğim" elleri yüzümün her zerresinde yokmuşçasına gezindi "tek doğrum ve tek çarem üzerine yemin ederim ki kardeşine hiçbir şekilde hiç kimsenin zarar vermesine izin vermeyeceğim . Üzülmene izin vermeyeceğim Kızım"
Bence biz bir savaştaydık . Bizim savaşımız . Benim haksız yere pek çok kez yenilgi aldığım , yanıldığım bir savaş. Bu savaşta zarar sadece kendimizeydi . Kendimizden başka herkesi koruduğumuz , korumak için her şeyi yaptığımız bir savaş . Bu savaşın bir galibi olacak mıydı ya da daha ne kadar sürecekti , ne kadar zarar görecektik sanırım zaman gösterecekti.
Ben dakikalardır düşünürken O da bu dakikalarda durmadan yüzümü okşuyordu . Hiç bıkmadan , her ayrıntıyı , her zerremi ezberlemek istercesine. Her an sanki şu anmışçasına ve şu an sonmuşçasına...
Hafifçe kendimi geri çekip "Ben artık gitsem iyi olur" dedim . Sesimi duyunca kendine gelmiş gibi hafifçe gülümseyip kafasını olumlu anlamda salladı . Daha eve gidip , bir şekilde Nur'a bir şey çaktırmadan ağzından laf almam gerekiyordu . O , sanki aklımı okumuş gibi ineceğim sırada bileğimden tutup bana engel oldu . "Bebeğim biliyorum şuan için içini yiyor ve biran önce eve gidip Nur'un iyi olup olmadığından emin olmak , ufacık da olsa bir şeyler öğrenmek isteyeceksin ama bence bunu yapma , en azından bugün . Ben halledeceğim ve lütfen o zamana kadar sabret". Konuşurken tuttuğu ellerimi sinirle ellerinden çektim "O benim kardeşim ve onunla neyi , ne zaman konuşacağımı sana soracak değilim . Evet halledeceğini söyledin , bende kabul ettim ama bu , ipleri tamamen sana bırakacağım anlamına gelmiyor" .

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANILGI (+18)
ChickLit(+18 İçerik,yaş farkı vb.unsurlar bulunmaktadır) Artık biliyordum bana yaklaştığını kokusu bile hissediyordum . İri çok iri elleri belimi sardı kafasını yine saçlarıma gömdü,yine yaptığım işi unuttum sahi ben ne yapıyorum şu an ...Elleri yavaş...