1.4

13.7K 190 67
                                    

İçimde hissettiğim ve dışıma taşacak olan bu duygu neydi? Korku mu ? Heyecan mı? Peki ya utanç onları dinlemenin verdiği utanç ? Belkide hepsi ...

Şuan karşımda üç çift göz bana bakıyordu ve hepsi birbirinden soğukkanlı görünüyordu . Sanki sabahın kör vaktinde gizli saklı konuşan bendim ve yakalayan onlardı o derece soğuk kanlı görünüyorlardı . Bu benim zaten gerilmekten taşlaşan bedenimin sanki birazdan un ufak olacağını hissettiriyordu.

Gözlerim ilk önce Ona kaydı . Çok donuk bakıyordu sanki buraya ait değilmişim çok zamansızmışım gibi. Sonra gözlerim geçen gece gördüğüm kel adama takıldı. Otuz otuz beş yaşlarında iri yapılı kaşları çatık gülse bile sevimli görüneceğini düşünmediğim bir adamdı. Son olarak gözüm Şemsiyeli adama kaydı o gece göremediğim ama şuan karşımda bana çok rahat hatta emin olamasam da dudağının kenarındaki bir kıvrımla bir nevi eğlenircesine bana bakıyordu . Saçları yarı yarıya beyazlamıştı ama oldukça gürdü. Gözleri ise siyaha yakın kahveydi ve yüzünde her ne kadar eğlenici bir ifade olsa da insanı ürkütüyordu. Sanki karşısındaki her insanı gözlerindeki o karanlık kahveye hapsetmek istiyordu. Yüzünde bazı kırışıklıklar vardı en fazla elli beş yaşlarında falan olmalıydı . Ama çok dinç ve karizmatik duruyordu .

İncelemem bittikten sonra devam eden sessizliğin içinde titremek için an kollayan vücudumla odaya doğru aslında geri geri gitmek isteyen benim zorla ileri taşıdığım birkaç adım attım . Ağzımdan zor da olsa kuru bir "Merhaba" çıkmıştı .

Gözlerim hala şemsiyeli adamdaydı. Dikkatimi ondan çeken Asaf abinin gür sesi oldu . "Gözlerini kızımdan çek" . Gözlerim bu sözlerin muhatabını aradı ve o muhattab şemsiyeli adamın arkasındaki kel adamdı. Çünkü onun gözleri benim üzerimde dönüp baktığımda Asaf abinin gözleri de kel adamın üzerindeydi . Ama adam sanki sağırmış veya robotmuş gibi aynı şekilde bana bakıyordu .

Sonunda bakışını benden çekmesini sağlayan şey Asaf abinin sandalyesini geriye sertçe itip yerinden kalkması onunla aynı anda Şemsiyeli adamın da yerinden kalkıp Asaf abiye dönmesiyle son buldu .

"Bence sen yine de düşün çünkü pek başka seçenek bırakmadın . " Diyip bana döndü ve yüzündeki o eğlenir ifade iyice büyüdü ardından bana birkaç adım atmaya başladı aynı anda arkasındaki kel adam ve Asaf abi de bana yöneldiler . Şuan ayaklarımı burda kalmak için zorluyordum . En ufak bir harekette buradan arkama bakmadan kaçabilirdim .

Şemsiyeli adam tam karşımda durdu . Gözleri yakından daha ürkütücü görünüyordu ve gözlerindeki ifade sanki ben yenilmezim küçük dağları değil de büyük dağları ben yarattım dercesine bakıyordu .

"Kusura bakmayın küçük hanım Atıf çok iyi bir çocuktur sadece ifadesi biraz serttir . Bu arada biz tanışmadık ben Alâ" diyip bana elini uzattı .

Zar zor "Bende Gül efendim" diyip elimi uzatacağım sırada bir el belime yerleşip beni kendine çekti . Kafamı yukarı kaldırıp dişlerini sıkan Asaf abiye baktım .

"Tanışmanıza gerek yok Gül zaten şimdi siktirip gidiyorlardı" ben şok olmuş bir şekilde dönüp şemsiyeli adama baktım ama onun yüzünde hala itici bir gülüş vardı . Tekrar Asaf abiye dönüp elimi koluna atıp biraz sıktım . Bu adamlar kimdi burada ne işleri vardı bilmiyorum ama ne olursa olsun bu kadar kaba olmaması gerekiyordu .

Asaf abi gözlerini bana çevirip güvenmek vermek istercesine bakıp belimdeki elini daha fazla sıklaştırdı.

"Görüşürüz evlat" dedi Asaf abiye bakarak daha sonra bana dönüp "Görüşmek üzere küçük hanım" dedi ve arkasındaki kel adamla birlikte ofis odadan çıktılar ben peşlerinden gitmeye kalkışınca Asaf abi beni bileğimden tutup kendine çevirdi ve benim ellerimle birlikte kendi ellerini sırtımda kenetledi.

YANILGI (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin