◦•●◉✿ Cʜᴀᴘᴛᴇʀ 30 ✿◉●•◦

998 61 63
                                    

Bölüm filmden çok kitapdan esinlenilerek yazılmıştır.

°●°●°

Medyada: Hazel Ivory Snape.

Harry o gece, Bartemius Crouch'un öldüğü gece, koridorda Hazel ve Severus Snape'le karşılaşmadan önce, Dumbledore'un ofisinde Düşünseli denilen şeyin içinde bir anı görmüştü. Aklının ucundan geçmeyen bir şeyler öğrenmişti. Adamın sadece, öğrencilerinden nefret ettiğini sanıyordu. Bazı insanlar vardır, geçmişleri yüzünden içlerine kapanıp depresif bir dünyaya çekilirlerdi. Severus Snape'in öyle birisi olduğunu sanmıştı. Sinirli, tüm gününü somurtarak ve öğrencilerin hayatını karartarak geçiren bir yetişkin olduğunu sanmıştı. Ama daha fazlası vardı....

Severus Snape bir ölüm yiyendi. 

~*~*~

Dumbledore'un odası bir sürü farklı eşyalarla doluydu. Seçmen şapka, Godric Gryffindor'un kılıcı gibi eşyalar bunlardan biriydi. Tabiki de Dumbledore'un evcil hayvanı olan anka kuşunu unutamazdınız. Tüm bu eşyalar ve Fawkes ona ikinci yılında yaşadığı anıları hatırlatıyordu. Ona bakıyordu, tüm umudunun kaybolduğunu düşündüğünde yardımına nasıl geldiğini hatırlıyordu, gümüşi bir ışık parçası fark ettiğinde, dönüp ışığın nerden geldiğini anlamaya çalışıyordu.  Işığın kaynağını aramak için etrafına bakındığında ve arkasındaki siyah bir dolabın içinden parlak bir şekilde parıldayan gümüş-beyaz bir şerit gördü, dolabın kapısı tam kapanmamıştı. Harry tereddüt etti, Fawkes'a baktı, sonra ayağa kalktı, ofisin karşı tarafına yürüdü ve dolabın kapağını açtı. 

İçerde, kenarlarında tuhaf oymalar olan sığ bir taş leğen vardı: Harry'nin tanımadığı rünler ve sembollerle kaplanmıştı. Gümüşi ışık, Harry'nin daha önce gördüğü hiçbir şeye benzemeyen leğenin içindekilerden geliyordu. Işık dans ediyor ve cam leğenin üzerinde parıldıyordu. Maddenin sıvı mı yoksa gaz mı olduğunu anlayamadı. Parlak, beyazımsı bir gümüştü ve durmadan hareket ediyordu; yüzeyi rüzgarın altındaki su gibi dalgalandı ve sonra bulutlar gibi ayrıldı ve pürüzsüz oldu. Işık sıvıya benziyordu - ya da rüzgarın katılaşmasına benziyordu - Harry kararını veremiyordu. Dokunmak, nasıl hissettirdiğini öğrenmek istedi, ama bu Büyülü Dünyada geçirdiği dört yıl elini bilinmeyen maddeyle dolu bir kaseye sokmanın aptalca olduğunu söylüyordu. Bu nedenle asasını cüppesinin içinden çıkardı, ofise gergin bir bakış attı, leğenin içindekilere baktı ve onları dürttü. Kasenin içindeki gümüşi şeyin yüzeyi çok hızlı dönmeye başladı. Harry daha da eğildi, başı dolabın içindeydi. Gümüşi madde şeffaf hale gelmişti; cam gibi görünüyordu. 

~*~*~

"Dumbledore, Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen'in yeniden güçlendiğini mi düşünüyor?" diye fısıldadı Ron.

Harry'nin Düşünsel'de gördüğü her şeyi, neredeyse her şeyi Dumbledore ona daha sonra anlatmış ve göstermiş olduğu her şeyi, şimdi Ron ve Hermione ile paylaştı - ve tabii ki, Sirius ile de, Dumbledore'un ofisinden ayrılır ayrılmaz bir baykuş göndermişti. Harry, Ron ve Hermione o gece bir kez daha ortak salonda geç saatlere kadar oturdular, Harry'nin zihni yeniden toparlanana kadar, Dumbledore'un bir kafanın o kadar düşüncelerle dolu olmasıyla ilgili ne demek istediğini anlayana kadar her şeyi konuşarak bunun zihninin rahatlamasına yardımcı olana kadar. Ron ortak salondaki ateşe baktı. Harry, akşamın sıcak olmasına rağmen Ron'un hafifçe titrediğini gördüğünü düşündü. "Peki Snape'e güveniyor mu?" dedi Ron. "Ölüm Yiyen olduğunu bilmesine rağmen Snape'e gerçekten güveniyor mu?" diye sorduğunda Harry kafasını olumlu anlamda sallayarak "Evet." dedi. Ron bir az daha düşünüp "Hazel bunları biliyor mu?" diye sordu. Harry bir an için düşündü. Dumbledore, kızla ilgili ona hiç bir şey anlatmamıştı. Sorduğunda "Severus, kızını savaştan ve Ölüm yiyenlerden elinden geldiği kadar uzak tutmak istiyor. Bilip bilmediğini bilmiyorum."  demişti. Ya kız gelecekte, Voldemort geri döndüğünde, babasıyla birlikte onlara karşı savaşırsa? Harry oflayarak "Bilmiyorum, Ron." dedi. Ron bir az daha düşünüp "Ya Fred'in başına bir şeyler gelirse?" diye sorduğunda Harry "Fred ne alaka?" diye sordu. "İkisi çıkıyorlar." dediğinde ortak salona, hakkında konuştukları kişi girdi. Harry kendi istemese bile, gözü kızın bileklerine kaymıştı. Ne görmeyi bekliyordu? Ölüm yiyen işareti mi? Hazel o işareti kapamadan ortada gezecek kadar aptal değildi. Neye inanacağını bilmiyordu.

Severus Snape's daughter || RevengeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin