Severus Snape's daughter || Revenge

◦•●◉✿ Cʜᴀᴘᴛᴇʀ 34 ✿◉●•◦

Medyada: Severus Snape & Hazel Ivory Snape.

Hazel, ertesi sabah uyanıp hızla üzerini değişmiş ve daha hiç kimse uyanmadan Hastane Kanadına koşmuştu. Mrs. Weasley ve Bill... ah birde o köpek, tüm gece çocuğun başında beklemiştiler. Ron ve Hermione gece kendisinden bir kaç saat sonra ortak salona dönmüştüler. Hermione, koltuklarda uyuklayan dörtlüyü yatakhanelerine göndermişti. Hazel geceyi pek iyi uyuduğunu söyleyemezdi. Neredeyse her beş dakikada bir uyanıyordu. Uyuyamıyordu ve rüyaları karmakarışıktı. Bu yüzden kız artık yerinde debelenmeyi bırakıp en azından Harry'nin yanına gidebileceğini düşünmüştü. 

Molly, kapıdan gelen sesle o tarafa baktı. İçeri giren kızı gördüğünde yüzüne küçük bir gülümseme yerleştirdi. Bill kıza dönerek "Hazel'di değil mi? Gel geçip otur." deyip yanındaki sandalyeyi gösterdi. Kız çocuğa hafifçe gülümseyerek oturdu. Aralarında sessizlik çökmüştü. Bill sessizlikten rahatsız olmuş gibi "Severus Snape 'in kızısın demek?" diye ortaya garip bir soru attı. Kız gözlerini kısarak etrafına bakındı "Evet?" diye cevap verdiğinde Molly oğlunun dizine hafifçe vurdu. "Bill! O nasıl bir soru?!" diye fısıldayarak bağırdı. Bill annesinin vurduğu yeri ovarak "Sadece sohbet açmak istemiştim." dedi.  Hazel, Hastane Kanadına girdiğinden bu yana yanı başında bir köpek olduğunu unutmuştu. Köpek aniden oturur pozisyona gelip kafasını kızın bacağına sürttü. Hazel aniden farkında olmadığı köpeğin ona sürtünmesiyle neredeyse korkudan yanındaki çocuğun üzerine atlayacak gibi oldu. Bill kızı bu haline gülerek "Köpeklerden korkuyor musun?" diye sorduğunda "Hayır...asla. Hogwarts' tan önce arkadaşımla birlikte sihirli yaratıkların bakımıyla ilgileniyordum. Hipogrif' ler, niffler' ler, periler, hatta bir keresinde arkadaşımın annesi ejderha yumurtası getirmişti. Tatbikî saklayamazdık... yumurta çatladıktan bir hafta sonra ejderhayı geri götürdü." diye açıkladı ve ilk kez köpeğin kafasını okşadı. Bill "Vay... demek ejderha bile gördün. Belki de arkadaşının annesini tanıyorumdur? Neyse... dün de köpekten korktuğun için öyle söyledim." dedi. Molly dayanamadı ve gülümseyerek "Hogwarts' tan önceki hayatın iyi miydi? Kiminle yaşıyordun?" diye sordu. Önünde eski kaybettiği arkadaşının kızı duruyordu. Elinde olsaydı kızı kendi evlerine alıp yanından ayırmazdı ve kendi kızı gibi yetiştirirdi. Tam kız cevap vereceği sırada kapıların diğer tarafından bağırışlar duyuldu. 

"Susmazlarsa onu uyandıracaklar!" "Ne diye bağırıyorlar? Başka bir şey olmuş olamaz değil mi?"Harry gözlerini yarım bir şekilde açtı. Birisi gözlüğünü çıkarmıştı. Yakında Mrs. Weasley, Hazel ve Bill'in bulanık hatlarını görebiliyordu. Mrs. Weasley ayağa kalkmıştı. Hazel "Bu Fudge'ın sesi," diye fısıldadı. "Ve bu Profesör McGonagall'ın , değil mi? Ama ne hakkında tartışıyorlar?"Artık Harry de onları duyabiliyordu: bağıran ve hastane kanadına doğru koşan insanlar."Üzüntü verici ama yine de Minerva -" diyordu Cornelius Fudge yüksek sesle. "Onu asla kalenin içine sokmamalıydın!" diye bağırdı Profesör McGonagall. "Dumbledore öğrendiğinde -"Harry hastane kapılarının hızla açıldığını duydu. Yatağının etrafındaki insanlardan hiçbiri tarafından fark edilmeden, Bill ekranları geri çekerken hepsi kapıya bakıyordu, Harry doğruldu ve gözlüğünü tekrar taktı. Fudge koğuşa doğru uzun adımlarla geldi. Profesör McGonagall ve Snape onun peşindeydi. "Dumbledore nerede?" diye sordu Fudge, Bayan Weasley'den.Mrs. Weasley öfkeyle, "O burada değil," dedi. "Burası bir hastane kanadı Sayın Bakanım, sizce  sessiz konuşsanız daha iyi olmaz mı?" dedi. Severus, Hazel'i görüp alçak sesle "Sen neden yerinde değilsin?" diye sordu. Sonra gözleri kızının yanındaki siyah köpeğe döndü. Kendini durduramadan kızının kolundan tutup onu köpekten uzaklaştırmaya çalıştı. Hazel kolunu ani tutan babasında kurtarıp, cevap vereceği sırada kapı açıldı ve Dumbledore içeri geldi. "Ne oldu?" dedi Dumbledore sertçe, Fudge'dan Profesör McGonagall'a bakarak. "Neden bu insanları rahatsız ediyorsunuz? Minerva, yaptığına şaşırdım - senden Barty Crouch'a göz kulak olmanı istemiştim -" "Artık onun başında nöbet tutmana gerek yok, Dumbledore!" diye bağırdı. "Bakan her şeyi halletti!"