◦•●◉✿ Cʜᴀᴘᴛᴇʀ 4 ✿◉●•◦

4.4K 323 88
                                    

Önceki bölümde değişiklekler yaptım. Küçük bir yerinde, okumasanızda olur sadece Hazel'in 16 yaşında olduğunu düşünün yeter.

•●•●•


Medyada: Genç Severus Snape.

İki ay sonra...

Hazel, Severus'un evine taşındığından bu yana 2 ay geçmişti. Ve bu kos koca iki ay boyunca Hazel Severus'la doğru düzgün hiç bir şey konuşmamıştı. Kız sadece yemek saatlerinde ve banyoyu kullanması gerektiği zamanlar dışında, odasından hiç çıkmıyordu. Bazen de oturma odasındaki raflardan kitaplar alıp okur, bitirince yenisini alarak yine odasına dönerdi. Kız normalde Severus'un umurunda olmazdı ancak, ona sorduğu sorulara bile cevap vermiyordu. Hatta onu yok sayıyordu. Tamam, böyle bir tepki beklemişti ancak, kızın bu davranışılarına katlanamıyordu.

Severus odasında oturmuş Maria ve kendinin olduğu fotoğrafa bakarak "Eminim sen hayatta olsaydın şu anda ne yapmam gerektiğini bilirdin, daha doğrusu hayatta olsaydın bunların hiç biri olmazdı." deyip elindeki fotoğrafı yana bıraktı. Sonra ayağa kalkarak kızının odasına doğru ilerledi. Yolda merdivenlere geldiğinde bodrum katına inmek istedi ancak hemen o düşüncelerini kenara atarak ilerlemeye devam etti. Oraya bir daha girmeyeceğine dair ona söz vermişti.

Kapıya gelip hafif bir şekilde tıklatarak "Ivory. İçeri geliyorum." dediğinde içerden hiç bir ses gelmemişti. Eğer içeri gelmesini istemeseydi sesini çıkarırdı düşüncesiyle kapıyı açtı. Kızı yatağın başına yaslanarak oturmuş kitaplardan birini okuyordu. Odanın kenarında olan sandalyeyi alarak yatağının yanına koydu ve oturdu.

Severus bıkkın bir ses tonuyla "Ivory. Biliyorum kızgınsın. Belkiden benden nefret ediyorsu--" diye söze başladığında Hazel onun sözünü keserek "Sana daha kaç kez söyleyeceğim ismim Hazel. Ve Amerikaya geri dönmek istiyorum. Asyadaki büyü okuluna bile giderim. Sonuç olarak seninle burada tıkılmaktan daha iyi olur. Ve evet senden nefret ediyorum." deyip önüne döndü. Severus kızdan duyduğu sözlerle yutkundu sessizce 'ergen' diye mırıldanarak "Potter ailesinin peşinden gitmemi annen istedi. Eğer o gün Bellatrix'in böyle bir şey yapacağını bilseydim emin ol evden ayrılmazdım. O kadın benim karımdı...neden onu atıp gideyim?" cevap gelmediğinde "Ivory ben senin babanım...senin için en iyisini yapmaya çalışıyorum." deyip onun yüzüne baktı. Ancak kendisi bile bu sözüne inanmamıştı. 'Baba' kelimesi diline o kadar yabancı geliyordu ki anlatamazdı. "Neden sürekli bana Ivory diyorsun? Yalnız sen değil Alice bile ilk ismimi kullanmıyor." Severus derin bir nefes vererek "Çünki ikinci ismin annenin ismi." dedi ve ayağa kalkarak kapıya yöneldi kapıyı açıp çıkacağı sırada "Eğer benimle konuşmayı düşünürsen çalışma odama gel. Sana annenin kendi çocukluğundan, senin 3 yaşına kadar tutduğu albümü vermek istiyorum. Sonra da seni Hogwarts'a götürüp Dumbledore'la konuşarak okul kayıtlarını doldurmalıyım. Benimle konuşmasan bile bu ikincisi kesinlikle olacak." deyip odadan çıktı.

20:49

Hazel sonunda işlerin artık böyle gitmeyeceğini anlamıştı. Sonda mutlaka adamla konuşmak zorunda kalacaktı. Daha doğrusu annesinin albümünü istiyordu. Babasının çalışma odasına doğru ilerlerken kafasıda, ona ne söylemesi gerektiğini düşünüyordu. Sonunda odanın kapısına vardığında tıklatarak içeri girdi. Bu odaya hiç girmediği için etrafa bir az göz gezdirdikden sonra, girdiği andan ona bakan babasına döndü.

"Buraya özür dilemek için gelmedim. Geçmişte ne olursa olsun annem öldü. Ben seni suçlayarak onu geri getiremeyeceğim. Ama seninle hemen konuşmaya başlayacağımı yada sana babam gibi davranacağımı düşünme." dedi. Baba kelimesi ağzına hiç oturmuyordu. Severus onun yüzünden başka, odanın her tarafına bakan kıza boş gözlerle baktı. Kızın halada karısının ölümü için onu suçladığını biliyordu. Arkasında duran kitaplığın en üst rafından Maria'nın fotoğraf albümünü çıkararak elini kitabın yüzünün üzerinde gezdirdi. Sonra kıza dönerek "Senin yerinde ben olsaydım emin ol, o konuşmamdan sonra bile yüzüme bakmazdım. Ama sen buradasım." deyip albümü ona uzattı. Hazel, Severus'un yüzüne bakmadan albümü eline aldı ve odadan çıktı.

~*~*~

Severus önde, Hazel onun arkasında boş Hogwarts koridorlarında Dumbledore'un ofisine doğru ilerliyorlardı. Sonunda kartal heykelinin önüne geldiklerinde Severus "Limon şerbeti." diyerek beklemeye başladı. Hazel anlamazca ona bakarken kartal heykeli aniden dönerek yukarı çıkmaya başlamıştı. Severus ona merdivenleri göstererek gelmesini işaret etti. Merdivenlerden çıktıklarında karışılarına bir kapı çıktı.

Severus kapıyı tıklatarak içeri girdi ve "Albus?" diye sorar bir şekilde yaşlı adamı çağırdı. "Severus. Bende seni bekliyordum. Benimle konuşmak istediğin önemli bir şey varmış. Neyle ilgili olduğunu acaba sora bilir miyim? Mektupda pek açıklayıcı değildin." deyip yarım ay gözüklerinin üzerinden adama baktı. Severus arkasını döndüğünde Hazel'in hala kapıda beklediğini görüp "İçeri gel." dedi.

Hazel gelmek istemediğini belli edecek bir ifadeyle içeri girdi. "Albus bu, Hazel." dediğinde kız halada somurtarak ilginç odaya bakıyordu. "Hazel Snape... kızım." dediğinde Dumbledore karşısındaki adama uzun uzun baktı. Kızını bir daha hayatında görmek istemediğini düşünüyordu. "Biliyorum. Anlatacak çok şeyim var. Ama onu okula almanı istiyorum. Ilvermony'den.... atıldı." dediğinde sonlara doğru sesini kısmışdı. Kızın hala kovulmayı nasıl başardığına inanamıyordu ve sinirleniyordu. Dumbledore şaşkınlığın üzerine şakınlık yaşayarak "Sana hiç çekmemiş o zaman." dedi ve hafifce güldü.

"Tabiki onu okulumuza alacağım. Onun gibi akıllı cadı ve büyücülere her zaman kapılarım açıktır. Sen ne dersin Hazel?" diye sorduğunda Hazel kollarını göğsünde birleştirerek "Emin ol elimde olsa evde ders almayı tercih ederim. Gereksiz öğrencilerin ya da okulun umurumda değil." dedi. Severus ona dönerek yüzünde uyarıcı bir ifadeyle ona baktığında Dumbledore gülümsedi. "Kesinlikle benzememiş. Karşımda sanki Maria duruyor." deyip güldü. Bir kaç parşomen çıkararak "Severus gel şunları doldur. Hazel sende istersen okulu geze bilirsin çünki babanla konuşacak meselelerim var." dediğinde Hazel hiç bir şey demeden odadan çıktı.

Severus kızının arkasından baktıktan sonra Dumbledore'a döndü. "Okuldan atıldı. Alice ona benim, bakmam gerektiğini söyledi. Yoksa zaten kızın hafızasını sen sildin bunuda biliyorsun. Herkesin zihninden bile onu sildin. Neden onu bir daha buraya getireyim.." deyip Dumbledore'un ona uzattığı parşomenleri imzalamaya başladı. "O ne dedi?" diye sordu Dumbledore. Severus derin bir nefes vererek hiç bir cevap vermedi. Dumbledore "Sürprizlerle dolusun Severus. Maria'la olan okul günlerini hatırlıyor musun? Neredeyse bir birinizin kafasını koparacaktınız... sizi ben ayırmıştım." deyip güldü. Severus onun yüzüne bakmadan "Okul yıllarının sonlarına doğru onunla aramızda çok şey değişti." dedi.

~*~*~

Hazel sonunda babasıyla geldiği yolu bularak şatodan çıkmıştı. Etrafına bakındı ve şatonun yanında yerleşen Karanlık ormanın yakınında küçük bir klube gördü. Merakına yenik düşerek oraya doğru yürümeye başladı. Klubeye vardığında elini kapı koluna koyacaktı ki, aniden kapı açıldı. Hazel karşısında gördüğü dev adamla geri geri giderek yere düştü. "Hey merhaba! Burada ne arıyorsun? Öğrencilerin gelmesine hala 2 hafta vardı diye düşünüyordum." diyerek Hazel'i kaldırmak için elini uzattı. Hazel ilk önce türeddüt etdi ancak adamın elini tutarak onu kaldırmasına izin verdi.

"İsmim Hagrid. Burada ne arıyorsun?" diye sordu. "Hazel. Okula kaydımı yaptırmaya geldim. Severus Dumbledore'la konuşuyor. Bende dolaşmaya çıktım." dediğinde Hagrid ilk önce aklına gelen adamla şaşkınca kıza baktı. Sonra bunun mümkün olmayacağını düşüp gülümseyerek "O zaman Hogwarts'a hoşgeldin! Emin ol hiç pişman olmayacaksın! Burası harika bir yer!" deyip gülümsediğinde, Hazel adamın bu neşeli tavırlarından rahatsız oldu. Tam bir şey deyecekti ki, "Ivory." diye arkadan onu çağıran Severus'u duydu.

Hagrid bir Severus'a birse kıza bakarak. "Profesör Snape? Sen neden bu kadar erken geldin?" diye sordu. Severus bıkkın bir ifadeyle "Benim ne zaman geldiğim seni ilgilendirmiyor. Ivory hadi." dedi ve arkasını dönüp ilerlemeye başladı. "Hey, yoksa o senin..?" Hazel adama kafasını sallayarak "Evet malesef. Sonra görüşürüz Hagrid." deyip Severus'un arkasından gitti. İkili uzaklaşırken Hagrid şaşkın bakışlarla onların arkasından baktı. Sonuç olaram herkesten nefret etdiğini düşündüğü adamın kızı vardı...

•●•●•

Arkadaşlar bölümler geç geliyor çünki wattpad'de bir sürü sorun var. Hikayeleri yayınlayamıyorum. Fotoğraf ekleyemiyorum falan. Lütfen anlayın.

Severus Snape's daughter || RevengeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin