Medyada: Genç Severus Snape.
"Sen bir profesörsün ve aynı okula gidiyoruz benide götüre bilirsin neden bu kadar uzatıyorsun?!" diye Hazel üst kattan aşağı kata doğru sinirlenmeye başlayan adama bağırdı. "Kaçıncı kez söyledim bilmiyorum ama! Zaten kızım olduğunu öğrendiklerinde etrafta konuşacaklar! Benimle gelirsen daha beter olur! O yüzden hayır! Sinirlerimi zorlamayı kes artık! Okulda da bana fazla yaklaşma!" diye Severus geri cevapladı. Hazel sinirle aşağı kata babasının yanına geldi ve bavulunu neredeyse dış kapının önüne fırlatdı. "Onların ne düşündüğünü düşünmeyi keser misin?! Ben o trende gitmek istemiyorum! Ve okulda bana fazla yaklaşma mı?! Köpek miyim ben?!" diye bağırdı. Severus'un artık sinirden zaten siyah olan gözleri dahada kararmıştı. Kızına yaklaşarak "Ne düşündükleri umrumda değil. Öğrencisin ve okula o trenle gideceksin. Konu. Ka-pan-mış-tır." her kelimenin üzerine bastırarak söylemişti. Hata sondaki sözü hecelemesinden Hazel onun ne kadar sinirlendiğini anlamıştı. "Sana inanamıyorum. Sinirlerimi bozmakta bir numarasın!" deyip odasına geri çıktı. Severus sinirle kafasını iki yana sallayarak onu beklemeye devam etti.
~*~*~
Kings Cross'a gelmişlerdi. Hazel bıkkın bir ifadeyle ilerlerken Severus arkasında onun sabahdan beri kesmediyi uyuz davranışlarına gözünü devirerek hafifce itti. "Treni kaçırırsan sana okulda ceza vermekten hiç çekinmem. Slytherin'ne seçilmesen bile baban olduğum için sana kolaylıkla ceza vere bilirim. Yada olduğun binanın puanlarını kırarım." dediğinde Hazel gözlerini devirerek bir az daha hızlı ilerlemeye başladı.
"Kesinlikle çok korktum, Snape."
Dokuzuncu ve onuncu peronlar arasındaki duvarın önünde durduklarında Severus kızının hala onu umursamamasından artık bıkmıştı. Her küçük olayda kavga ediyorlardı. Elini kızının omuzuna koyarak "Bana sinirli olman ve yüzüme bile bakmaman hiç bir şeyi değiştirmeyecek Ivory. Bu kadar inatçı olmayı bırakmalısın." dediğinde Hazel ona dönerek "16 yıl sonra aniden baban karşına çıkarsa sen ne tepki verirdin acaba?" dedi ve koşarak duvardan geçti.
Severus duvardan geçerek yok olan kızının arkasında baktı. Sonra derin bir nefes alarak cisimlenecek yer aramaya başladı.
~*~*~
Hazel konpartmanlardan birinde sakince yalnız başına oturuyordu. Hiç kimsenin kompartmanına gelmemesi onu çok mutlu etmişti. Ama Faolan'ı çok özlemişti. Tatilde onunla her hafta mektuplaşmışlardı. Mektupların hepsinde Faolan onu özlediğini. Keşke bunların hiç birinin yaşanmamış olmasını istediğini yazmıştı. Ancak bu Hazel için yeterli değildi. "Harika arkadaş edinme" yetenekleri bu yıl yalnız kalmasında ona çok yardımcı olacaklardı.
Hazel oturmuş kendi kendine olanları ve olacakları düşünürken kompartmanın kapısı açıldı. Kapıyı açan kişiye baktığında bir birine çok benzemelerinde hatta tıpatıp aynı olmalarından ikiz olduklarını anladığı iki tane onunla aynı yaşlarda olan çocukları gördü. Önde duran ikiz "Merhaba diğer kompartmanlar dolu burada otura bilir miyiz?" diye aralarında biri sorduğunda Hazel "Oturmayın desem gider misiniz?" diye iğneleyici bir şekilde sordu. Bu sefer diğer ikiz "Hayır. Oturacak bir yer olmadığı için gide bileceğimizi sanmıyorum." dediğinde Hazel ikiliden ona gelen 'neşeli' enerjiden rahatsız olarak onlara cevap vermeden pencereye döndü.
İkizler bunu "otura bilirsiniz" diye düşünerek kızın karşısındaki yere oturdular. Hazel onları umursamadan sinirli bir ifadeyle pencereden bakmaya devam etti. "Seni daha önce okulda görmedik. Yeni mi geldin?" diye ikizlerden birisi sordu. Hazel sakin bir sesle "Evet. Altıncı yılında okuldan atılan ilk kişi olmalıyım." dediğinde aynı ikiz "O zaman başını çok büyük bir belaya sokmuş olmalısın. Çünki kardeşim ve ben 6 yıldık yaptıklarımıza rağmen okuldayız!" dedi ve ikiside güldüler. Hazel onlara tepkisizce bakarak "Aslında o kadarda kötü bir şey yapdığım söylenemez. Bazı öğrenciler ve profesörler canımı sıkmışlardı." dedi. İkizler bir birine bakarak "O zaman Draco Malfoy denilen sarışına ve neredeyse tüm slytherin'lilerden ve bölüm başkanları olan 'yarasa kılıklıdan' uzak durmayı tercih edersin." dediler.
Hazel tek kaşın kaldırarak büyük ihtimalle babasından bahsetdiklerini anlamayan ikizlere baktı. "Emin ol onun kadar takıntılı, karamsar ve her fırsatta kendi binasından başka özellikle gryffindor'dan ve diğer binalardan puan kıran, somurtkan ve sinirli birini görmemişsindir." dediklerinde artık Hazel babasının öğrencileri üzerinde nasıl bir etki bıraktığını anlamıştı. Evdeki halinden o kadarda farkı yoktu ama emindi ki, babası ona o 'profesör yüzünü' çok fazla göstermemişdi.
İkizler, kızın düşüncelerini bölerek "Bu arada ben George.", "Ben Fred.", "Weasley." dediler. Hazel ikizlerin sırayla konuşma tarzlarına gülümsedi. O'da "Hazel." dedi bilerek Snape olduğunu söylememişti. İkizlerin bina seçimi zamanı ismi çekilirken ki, yüz ifadelerini merak ediyordu. Fred kız sonunda onlara bakıp gülümsediğinde gururla göğsünü kabarttı. Çocuk elini kızın omuzuna koyarak "Emini bu yıl çok iyi arkadaş olacağız. Umarım Gryffindor'a seçilirsin Hazel." dedi. "Az önce yüzüne küfür etmediğim kaldı. Hala yakın olmak mı istiyorsun?" diye sorduğunda ikili güldü. George kıza göz kırparak "Hadi ama bize okuldan atılma taktikleri öğretmek istemez misin?" dedi. Hazel sırıtarak gözlerini devirdi. Belki de bu yıl yalnız kalmam.
~*~*~
Büyük salonun kapıları açıldı ve Hazel birinci sınıfların arasında salona girdi. Birinci sınıflar arasındaki uzun boyuyla içeri girer girmez herkesin dikkatini çekmişti. Tabiki de bir salon öğrencinin ona bakması rahatsız ediciydi. Ancak yüzünde hiç bir duyguyu belli etmemeye özen gösteriyordu. Fred ve George'nin oturduğu için Gryffindor binası olduğunu anladığı masanın yanında geçerken ikizler ona gülümsemişlerdi. Sonunda üç ayaklı ve üzerinde eski seçmen şapkanın olduğu taburenin önüne geldiler.
İsminin Minevra McGonnagal olduğunu öğrendiği kadın "İlk önce okulumuza altıncı yılından katılacak olan yeni öğrencimizin binasını seçelim. Sonra her zamanki gibi törene devam edeceğiz." dedi ve Hazel'e dönerek "Hazel Ivory Snape." diye ismini tüm salonun duyacağı bir şekilde söyledi. Kadının kendisi de ilk kez onun ismini Dumbledore'dan duyduğunda şok olmuştu. Bu yüzden kızı görmeyi bu bir kaç haftadır bekliyordu.
Aniden tüm salonda garip bir hava yarandı daha sonra bu garip sessiz hava yerini tüm öğrencilerin fısıltısına verdi. Hazel profesörlerin masasınsa oturmuş olan babasına baktığında adam gözlerini kızın üzerinden çekip diğer tarafa baktı. Kız ondan böyle bir tepki beklediği için bozuntuya vermeden tabureye doğru ilerledi. McGonnagal ona gülümseyerek şapkayı kafasına koydu.
"Hmm.. bir Snape? Şaşırtıcı ve aynı zamanda ilginç.. çok ilginç." dedi. Kız şapkanın çonuştuğuna şaşırdığını belli etmeden "İlginç olan şey ne?" diye sordu. "Düşünce tarzın.. gördüğüm son Snape'den farklı... daha cesurca ama geçmişe takıntılı. Ancak diğerlerinden daha iyi olmak istiyorsun. İçinde bastırdığın bir yanın var ama... " dedi. Hazel sessiz bir sesle "Herkes diğerlerinden iyi olmak istiyor." dediğinde şapka "Hayır bu farklı bir şey...Hazel... her şeyi üsteleyen yanın geçmişe bağlılığı ve onun sana cesaret vermesi. Belki de Gryffindor---" Hazel kafasını sallayarak "İyi olmak istediğimi söylemiştin. Büyü yeteneklerim de yeterince iyi. Ravenclaw istiyorum o zaman." dedi. Şapka kahkaha atarak "Yalnızca Ravenclaw'dan iyi büyücüler çıkmıyor küçük bayan. Ve benden sana küçük bir tavsiye geçmiş bırak geçmişte kalsın." deyip susdu ve bir iki saniyenin ardından bağırdı.
"GRYFFİNDOR!"
Binanın adı seslendiğinde Hazel ordan babasının yarattığı izlenimden sonra hiç bir alkış beklemiyordu. Ve düşündüğü gibi olmuşdu. Ancak salondaki sessizliğin içinde aniden Fred ve George deli gibi alkışlamaya başladıklarında diğer öğrenciler de onlara katıldı. Hazel şapkanın söylediklerini aldırmamaya çalışarak masasına doğru ilerledi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Severus Snape's daughter || Revenge
FantasíaSeverus Snape'in yıllar önce çok güvendiği birine emanet ettiği kızı aniden İlvermony okulundan kovulursa ve Hogwarts'a gelmek zorunda kalırsa neler olur?