◦•●◉✿ Cʜᴀᴘᴛᴇʀ 31 ✿◉●•◦

355 35 55
                                    

Harry Potter dizisi geliyormuş... Severus Snape'i ve diğer bütün karakterleri oynayacak kişileri düşünemiyorum. İnşallah içine sıçmazlar deyip bölüme geçelim.

~*~*~

Medyada: Hazel Ivory Snape

Hazel öğle yemeğinde Molly ve Weasley çocuklarıyla vakit geçirdikçe kendini iyi hissetmeye başlamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hazel öğle yemeğinde Molly ve Weasley çocuklarıyla vakit geçirdikçe kendini iyi hissetmeye başlamıştı. Yüzünde hiç solmayan bir gülümseme vardı. Hissettiği haset duygusu ve üzüntü neredeyse uçup gitmişti. Gözleri arkadaşlarından ayrılıp profesör masasında oturan babasına takıldı. Bir an için düşündü, onlar da böyle bir aile olabilirler mi? Sanki Severus onun bakışlarını hissetmiş gibi kızına baktığında Hazel adama hafifçe gülümseyerek önüne döndü. Severus duygusuz bakışlarıyla kızının Weasley ailesiyle yakınlaşmasını izledi. İçinde garip bir boşluk duygusu oluşuyordu. O gece onları yalnız bırakıp gitmeseydi... belki onlar da böyle bir aile olabilirlerdi. Kızı ona Maria'yı hatırlatıyordu. Bu yaşadığı an onu geçmişte Slytherin masasında oturup Maria'nın Molly, James, Sirius ve diğer arkadaşlarıyla konuşurken izlediği anıya götürüyordu. Bir an kızının ne düşündüğünü merak etti. Ona karşı bakışları garipti. Zihnefend kullanmayı düşündü. Kızının Zihnibend'i o kadar da güçlü değildi. Dikkatlice denerse düşüncelerine ulaşa bilirdi.

~*~*~

Fred mutluydu. Tatilde Hazel'i zaten evlerine gelmesini teklif edecekti, ailesiyle yakından tanışması için ve onunla daha fazla vakit keçirmek için. Tüm tatili Snape'le geçirmenin nasıl bir şey olduğunu düşünmek bile istemiyordu. Şimdiden annesiyle tanışması onu çok mutlu etmişti. Belli etmese bile ailesini Snape'in kızıyla tanıştırmanın zor olacağını biliyordu. Ancak düşündüğünden daha kolay olmuştu. En azından öyle sanıyordu... Annesi, kıza iyi davranıyordu ve Ron gibi hiç bir sert tepki vermemişti. Hazel kaçıb gitse bile geri dönmüştü... belki de zamana ihtiyacı vardı. Çocuk gülümseyip, yanında Lee'le konuşarak yemek yiyen kıza sarıldı. Hazel irkilmişti. Ancak kendine gelip çocuğun elini sıkarak ona karşılık verdi.

"Fred... aniden gelen bu sarılmayı neye borçluyum?"

"Kısacası~ cazibenizle beni parmaklarınızda oynatıyorsunuz, Bayan Snape!"

Lee yüzünde iğrenmiş bir ifadeyle Fred'e bakarak "Bir daha böyle bir şey yaparsan sana kafa atarım." dediğinde Hazel istemsizce kahkaha attı. Kızın böyle kahkaha atmasını ilk kez gören Fred onu daha fazla güldürmek için "Hadi ama! İstersen sana da sarıla bilirim!" dedi. Lee kollarını ona sarmaya çalışan çocuğu iterek "Dokunma bana! Hazel al şunu üzerimden!" diye bağırdı. Hazel ikilinin arasında ezilmemek için oturduğu yerden kahkaha atarak kalktı.

~*~*~

Üçüncü görev başlamak üzereydi. Artık tamamen tanınmaz hale gelen Quidditch sahasına yürüdüler. Kenarında yirmi fit yüksekliğinde bir çit uzanıyordu. Tam önlerinde bir boşluk vardı: geniş labirentin girişi. Bunun ötesindeki geçit karanlık ve ürkütücü görünüyordu. Beş dakika sonra tribünler dolmaya başlamıştı; yüzlerce öğrenci sıra sıra yerlerine otururken hava heyecanlı seslerle ve ayak sesleriyle doluydu. Gökyüzü artık masmaviydi ve ilk yıldızlar görünmeye başlamıştı. Hagrid, Profesör Moody, Professör McGonagall ve Profesör Flitwick stadın içine yürüyerek Bagman'a ve şampiyonlara yaklaştılar. Şapkalarına büyük, kırmızı, parlak yıldızlar takmışlardı, kendisininkini köstebek derisi yeleğinin arkasına takmış olan Hagrid dışında. Profesör McGonagall şampiyonlara, "Labirentin dışında devriye gezeceğiz," dedi. "Eğer başın belaya girerse ve kurtarılmak istiyorsan, havaya kırmızı kıvılcımlar gönderin ve birimiz gelip sizi alacaktır, anladınız mı?" diye sordu. Şampiyonlar başını salladı. Hagrid, "İyi şanslar, Harry," diye fısıldadı ve dördü, labirentin etrafında yerlerini almak için farklı yönlere doğru yürüdüler.

Severus Snape's daughter || RevengeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin