Medyada: Hazel Ivory Snape.
Hazel masaya vardığında Fred ve George'un onun için yanlarında açtığı yere oturdu. "Merlin aşkına! Hazel! Bize neden Snape'in kızı olduğunu söylemedin?!" diye Fred hafif bağırarak konuştuğunda George "Biz tüm yolu sana o adamın nasıl biri olduğunu anlattık. Umarım ona anlatmazsın! Anlatmasın değil mi?!" diye art arda konuştuklarında karşıdan kızıl saçlı çocukta onlara katıldı. "Bence bunda büyütülecek bir şey yok. Ve söylemem merak etmeyin." buradaki ortam düşündüğünden farklıydı. Hazel'in önünde oturan, kızıl saçlı çocuk "Merlin'nin asası aşkına! Hiç ona benzemiyorsun. Daha şeysin. Şey. Sevecen! Evet sevecen!" dediğinde yanındaki kız onun kaburgasına dirseğiyle vurdu ve sonra çocuğun iki büklüm olmasını aldırmadan Hazel'e dönerek "Ben Hermione Granger. Bu Ron Weasley onun adına özür dilerim. Bu da Harry Potter." dediğinde Harry'e baktı. Evet, onun ismini duymuştu ama hiçbir yerde şu anki fotoğrafını görmemişti ya da neye benzediği hakkında hiçbir fikri yoktu. Acaba babasının vaftiz babası olduğunu bilse nasıl tepki verirdi?
Ron "Slytherin'e seçilmemen çok garip? Kesin seni Slytherin'e seçilmediğin için seninle kötü davranacaktır." dediğinde Hazel babasının onların gözünden nasıl bir kararakter oluşturduğunu anlamaya başlıyordu. Yani evet pek güldüğü ya da sevecen biri olduğu söylenemezdi ama hakkında konuşulanlar Hazel'in sinirini bozmuyor da değildi. "Onun karakterini kafanızda nasıl oluşturduğunuz farkındayım. Çok otoriter birisi ancak onunla uğraşmadığın süreçte... normal bir baba." dedi. Sanki normal babanın nasıl bir şey olduğunu biliyorsun. İçinde söylediği şey yüzünden morali bozulmuştu.
Hermione, Hazel'in yüzünü gördüğünde "Kesin şunu Ron! Fred! George!" diye üçüne de bağırdı. Hazel onlar aralarında didişirken profesörlerin masasında oturan babasına döndü.
Severus sakince durmuş Gryffindor masasında oturmuş olan kızına bakıyordu. Oturduğu gibi sinirleri bozan olan ikizlerle kaynaşmasından o kadar da hoşnut olmamıştı ancak yapa bileceği bir şey yoktu. Kızına güvenmesi gerekiyordu. Ne kadar da araları iyi olmasa da Ivory tıpkı Maria'ya benzemişti. Yüz olarak sadece gözleri ve burnu Maria'ya benzerken karakter olarak sanki Maria'nın kopyasıydı.
Hazel, oturduğu masadan ona döndüğünde, Severus ifadesizce kızına bakmaya devam etti. Weasley'lerin kızının kafasına neler doldurduklarını bilmiyordu ama yüzünde garip bir ifade vardı. Sanki gözleriyle onu sorguluyordu sonra ikizlerden birinin onu çağırmasıyla kızı gözlerini onun üzerinden çekti.
~*~*~
Birinci sınıfların binalarına seçilmesi için yapılan tören bittikten sonra Dumbledore kürsüye yaklaştı. Yaklaştığı kürsünün ön kısmındaki altın baykuş, Dumbledore ellerini kürsünün kenarlarına koyduğunda kanatlarını açarak ortaya şaşalı bir görüntü çıkardı. Dumbledore salonda dört masada gözlerini gezdirerek. "Bu yıl Hogwarts'ta birkaç değişiklikler yapıldı. İlk olarak onu söylemem gerekiyor ki maalesef bu yıl Quidditch maçları yapılmayacaktır." dediğinde özellikle Gryffindor ve Slytherin olmakla binalardan itirazlar yükselmeye başladı. Hazel isminin Lee Jordan olduğunu öğrendiği çocuğun bayılır gibi olduğundan yanındaki kız onu düşmeden yakalamasına gözlerini devirdi. Fazla abartıyorlar. Fred ve George şok için Dumbledore'a bakarken Ron aniden tam salonun sesini üsteleyecek bir şekilde "NE?! NEDEN?! NE İÇİN?!" diye bağırmıştı. Hazel ise umursamazca asasıyla oynuyordu. Evet asasını asla yanından ayırmazdı. Alice bunu ona ilk asasını aldığıda her gün hatırlatıyordu. Dumbledore "Lütfen sessizlik." diyerek yine gözlerini sessizleşen salonda gezdirdi. Sonra sakince konuşmaya devam etti. "Maalesef ki Hogsmeade'e gidişlerinde azaltılacağını söylemek isterim." dediğinde çocuklar arasında yine bir sürü itiraz yükseldi.
"Sessizlik! Lütfen." Dumbledore çocukların bu kadar ses yapmasına rağmen halada ne sinirlenmiş ne de gözlerinde başka bir duygu belirtisi göstermişti. "Bay Filch size okulda yasak olmasına rağmen getirdiğiniz için el koyduğu eşyaların Bağıran Yoyo'lar gibi mesela. Bu gibi eşyalar Hogwarts'tan uzaklaştırılmıştır. Diğer hangi eşyaların uzaklaştığını bilmek isteyenler Bay Filch'in ofisindeki listeye baka bilir." dediğinde gözleri Hazel'in yanında oturan ikizlerin üzerinde durdu.
"Bunların neden yapıldığına gelirsek. Bu yıl okulumuzda 5 senede bir gelenek haline gelen Üçbüyücü Turnuvası geçirilecektir....
~*~*~
Hazel ortak salonda her an sönecekmiş gibi olan ateşin karşısında sakince oturarak kucağında annesinin fotoğraf albümüne bakarak kendi hayal dünyasına dalmıştı. Albüme kim bilir kaç kez bakmıştı ancak ailesinin aniden ortaya çıkmasına halada alışamamıştı. Hatta bir çek gece sinirden ağladığı da olmuştu. Aniden tüm düzeni değişmişti. Severus ile pek konuştuğu söylenemezdi ancak içinde bir yerde ondan uzak kalmasını istemeyen bir duygu vardı.
"Hey." diye birinin ona seslenmesiyle, sesin geldiği tarafa döndü. Karşısında Harry Potter'i görmeyi beklemiyordu. "Hey. Bu saate neden ayaktasın?" diye gözlüklü çocuğa sorduğunda Harry zaten dağınık olan saçlarını daha da karıştırarak bozdu ve gelip onun yanında oturdu. Hazel insanlarla pek yakın olmaktan hoşlanmadığı için Harry'e çaktırmadan bir az ondan uzaklaştı. "Seninle aynı nedenden dolayı. Uyuyamıyorum." deyip o'da ateşe bakmaya başladı. Aralarında küçük sessizlikten sonra Hazel ayağa kalkarak kızlar yatakhanesine doğru yürüyecekti ki Harry "Az önce gözüm takıldığı için söylüyorum. Fotoğraf albümünde babamın ve annemin fotoğrafını gördüm. Şey..." Hazel vaftiz babasının oğluna gözlerini hafifçe kısarak baktı. "Bunu söylemek ne kadar doğru bilmiyorum ama." deyip yeniden yerine oturdu ve bütün çapulcuların ve babasının birlikte olduğu fotoğrafı yerinden çıkarıp ona uzatarak "Baban benim vaftiz babam. Bu yüzden fotoğrafı var. Annemle Sirius Black çok yakınlardı." dedi ve Harry'nin gözlerinin içine bakmaya başladı.
Harry inanamaz bir şekilde hareket eden fotoğrafa bakmaya başladı. Babası kolunu genç Snape'in omuzlarına atmış bir şekilde gülümserken, İksir Profesörü bundan hiç hoşnut bir şekilde durmuyordu. O ise omuzlarındaki kolun sahibini aldırmadan, yanında kumral uzun saçları olan bir kadına sarılmış bir şekilde durmuştu. Annesi Lily o kadının diğer tarafında durmuş gülümserken onun yanında Remus gülümseyerek babasına bakıyordu. Babasının diğer tarafındaysa kulaktan kulağa bir şekilde sırıtan Sirius durmuştu. Babası ve Sirius'un önümde ise yerde oturmuş hafifçe gülümseyen Peter'i görüyordu.
Harry fotoğrafa ve ardından Hazel'e baktı. "İnanamıyorum... sen benim vaftiz kardeşim misin?" diye şaşkın bir şekilde sordu. Hazel dudaklarını bir birine bastırıp, kaşlarını havaya kaldırdı ve omuz silkerek "Sanırım." dedi. Harry ne yapacağını bilemez bir şekilde duruyorken aniden Hazel'e sarılacaktı ki, kız onu anında geri iterek "Kalsın Harry. Kalsın." deyip gülümsedi. Harry'de onun bu hareketini aldırmadan ona kıza gülümsedi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Severus Snape's daughter || Revenge
FantasySeverus Snape'in yıllar önce çok güvendiği birine emanet ettiği kızı aniden İlvermony okulundan kovulursa ve Hogwarts'a gelmek zorunda kalırsa neler olur?