1. TARUMAR

168K 5.3K 756
                                    

AHZAR-

1. TARUMAR

"Yağmur hadi kız çabuk ol biraz!"

Hızla bardakları tepsiye yerleştirip koştur koştur tezgahın arkasından çıkarken adımlarımı da hızlı tutmaya özen gösteriyordum. Aynı zamanda tepside duran içkileri dökmemek için ekstra çaba harcıyordum. Derin bir nefes alarak Begüm'ün yanına vardığımda tam karşısında durdum.

Yüzümü endişeyle izleyen suratına takıldı gözlerim. "Kaçıncı kattı?" diye sordum yavaşça. "Sonra? Koridor mu vardı? Sağa mı dönecektim sola mı? Off, sen götürsen Begüm!"

Başını iki yana salladı. "Patron her yeni gelenle tanışmak için bunu yapar," dedi açıklayarak, gülümsedi sonra. "Hadi git. Bekletilmeyi sevmez."

Omuzlarımı düşürerek onun tarif edişini dinledim. İkinci kat, sağa dön ve üçüncü kapı... onun yanından ayrılıp merdivenleri tırmanırken insanların burada ağız kokusunu çekmek mecburiyetinde olduğumu biliyordum. Bu işe arkadaşımın önerisi sayesinde girmiştim. Bar olsa bile maaşın dolgun ve güvenliğin tedbirli olması beni cezbetmişti. Girmek için kırk takla attığım da bir gerçekti. Begüm'ün yardımları sayesinde fırsat edindiğim için daha şanslı hissediyordum.

Ben Yağmur Harezal, yirmi üç yaşında; annesi ve on beş yaşındaki erkek kardeşiyle hayata bir şekilde tutunmaya çalışan o kız. Babam dokuz yıl önce trafik kazasında ölünce, annem bize tek başına bakmaya çalışsada her şey o zamanlar bizim için daha zordu. Babamın arkasında kalan maaşı bile yoktu. Annem o kazada babam Burhan'ın yanında sağ kalabildiği için çok şanslı olsa da en büyük etken emniyet kemeriydi belki de. O gün ödevlerim sebebiyle küçük kardeşim Mert'le beraber evde kalmayı seçen de bendim ve Bursa yolunda, anneannemi ziyaretlerinin dönüşü yaşanmıştı kaza.

Çok zor zamanlardan geçerken annem anneannemden de aldığı destekle bizi bir süre geçindirsede evde çalışan kimse olmayınca işler değişiyordu. On altı yaşında eve katkı sağlamak için okulla beraber yürüttüğüm o yoğun çalışma hayatına girmiştim. Bulabildiğim her işte çalışırken diğer yandan kazanması ve okuması bir o kadar zor olan bölüm için çabalıyordum. Özel bir üniversitede, en iyi bölümlerden birini tam burslu kazandığımda masraflar ilk andan beri gözümüzü korkutur dururdu. Ve ben o zamanlarda bile hemen ikinci bir işi bulmuştum, hem okuyup hem çalışıyordum. Ta ki...

Sert bir nefes alarak koridoru döndüm ve üçüncü kapıya ulaşmak saniyelerimi aldı. Birkaç defa çaldım, üç bardak içki tutuyordum tepside ve içerden gelmeme dair ses gelene kadar burada beklemem lazımdı. Saniyeler sonra o sesi duydum, kulpu tuttum ve açarak içeriye adım attım. Başımı az da olsa eğmiştim, saygılı olmam gerekti... işten kovulmak gibi bir niyetim yoktu ve Begüm ne derse onu birebir yapardım.

Yavaşça ilerledim, büyük masanın önünü dolandım ve tepside duran bardaklardan birini yaşını almış adamın önüne bıraktım. Yeniden kapıya yakın yerde durduğumda ve göz ucuyla adama bakarken odada başka yere bakmıyordum. Selim bey kötü bir adam değildi ama bu iş camiasının en tanınır isimlerindendi. Öyle söylüyordu Begüm, baya nam salmıştı bu adam. Korkuda salıyordu ama karşımdaki yaşını hiç belli etmeyen bu insan bahsedilenlerden en uzak şekilde gülümsedi bana.

"Söyle bakalım Yağmur..." diye konuştu bariton sesiyle. "Ben biliyorum tabi seni, yine de senden dinlemek lazım. Anlat bakalım kimsin?"

AHZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin