Zorluklarla ayakta kaldığı hayatında bir de bursla kazandığı üniversitesini ilerletmeye çalışan Yağmur, hayatının en büyük pişmanlığını yaptı... Birine aşık oldu.
O adam o'ndan sadece kalbini almadı... ama geride yalnızca pişmanlıklar kaldı.
Peki yı...
Son kısmı okumanız çok önemli, final ve birkaç şey hakkında konuşacağım çünkü. Lütfen bölüm sonunda buluşalım...
Sınır: 1.6k oy ve 500 yorum olursa mutlu olurum
1.3M olmuşuz bile, teşekkür ederim okuyan herkese... bi de hayalet okuyuculara çare bulsak fena olmaz :'' oy vermeden bölüme geçmeyin lütfen, yorumlarıda bekliyorum
Keyifliii okumalarrrr
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
AHZAR-
39.AİLE
Cesaret etmekten kaçan bir korkak eğer kendini sobelerse artık kaçmak için nedeni kalmaz.
Basit sayılmazdı elbette. Hiçbir korku da öylesine, öylece ve basit bir şekilde oluşmadığına göre üstesinden gelmek bir dünya meselesi haline gelebilirdi. Yeni bir düzen istemeyen, alışkınlıklarını terk etmesini bilmeyen insanlar için daha zor bir sınav bu. Benim gibi insanlar için... İmkânsızın eşiği. Aslına bakacak olursak, her şey anlık bir cesaretin işi.
Kaçıklık mı yapmıştım yoksa doğru olanı yaşamayı mı seçmiştim tek bir fikrim bile yoktu. Evlendiğimizi söyleyip arkama bakmadan kaçtığım gibi kafenin önünde beliren taksiye atlamıştım bir de. Eğer Yasemin Asraner arkamdan bayılıp kalmışsa, umarım çalışanlar veya diğer insanlar arasında kolları sıvayacak bir ilkyardım bilgisi olan bir kişi çıkardı. Yine de yalnızca şoka uğramıştı.
Sonrasında ne olduğunu veya nasıl bir kıyamet koparacağını önemsemeden fırlamıştım. Korhan'ın yanına gelebilmek için. Ona ihtiyacım vardı, onunla konuşmaya, ona sığınmaya, ona kızmaya... yalnızca, ona dair her şeye.
Yutkunarak gecenin çöken karanlığı altında kapının önünde durduğumda derin bir nefes alarak temiz havayı içime doldurdum. Ardından şişme montumun cebinden çıkardığım elimi kaldırarak zile bastım. Çenemin ucunu atkıya doğru gömmüştüm ve sabırsızca, belki birazcıkta soğuğun etkisiyle titremesine engel olamıyorum.
İçimden saydığım yirmi ikinci saniyede sertçe açılan kapı karşıma onu çıkardı. Anında göz göze kaldığımızda rahatlamışçasına düşen omuzlarını saran beyaz tişörtüne, bir saniye ardından çatık kaşlarına baktım.
"Geldi," dedi, kulağına yasladığını telefona doğru. Yeşil gözleri baştan ayağa taradı bedenimi. Herhangi bir şey arıyordu sanki. Yara alıp almadığımı mı kontrol ediyordu? "Sonra konuşalım bunu, Batu. İyi... Kapatıyorum."