Zorluklarla ayakta kaldığı hayatında bir de bursla kazandığı üniversitesini ilerletmeye çalışan Yağmur, hayatının en büyük pişmanlığını yaptı... Birine aşık oldu.
O adam o'ndan sadece kalbini almadı... ama geride yalnızca pişmanlıklar kaldı.
Peki yı...
Bir ay ardından buradayız, ama biliyorsunuz 2 bölüm SN için 2 bölüm AHZAR için atıyorum artık. Yani bundan sonra da, en geç yine bu hafta sonu olmasını umarak ahzar 37 de bir arada olacağız.
Keyifliiii okumalar, Korhan ve Yağmur'u çok özlemişim. Umarım bölümü seversiniz...
Takip etmek isterseniz hesaplarımın her biriizgocean
Sayaç açtığımda ya da alıntı attığımda haberdar olabilirsiniz böylece. Panomda da paylaşıyorum bu yüzden wattpad üzerinden de takip edebilirsiniz.
Oy ve yorumlar ihmal edilmesin. 1K oy sınırı koyabiliriz, yorum yapmayı da unutmayın benim motive kaynağım bunlar. Okumak için buralarda olacağım <3
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
#ahzar
*
Pinhani- Yitirmeden
AHZAR-
36. TESLİM
Yer ve gök ayaklarımın altında gerilmişti sanki ve öylesine derinden bir sarsıntı bırakıyordu ki kalbime, tersine dönen dünyamın yerini birden o alıyordu. Bana bakakaldığı o kısa sürede, şaşkınlık yüzüne sinmişken bu an sonsuza kadar uzayacakmış gibi geliyordu. Geçmişin döküntüleri arasında bir gün ışığı belirtmişti hâlbuki. Evlenmeliydi benimle.
İkinci saniyede kalp krizinin eşiğinde kalmıştım, bir nefes mesafemde o dururken öleceğimi düşündürten bir heyecan sarmalamıştı bedenimi. Kalbim farkındaydı; kemiklerimi kırıp çıkacak gibi sorgusuzca çarparken onun göğsüne karışıp kalp atışlarına ayak uydurmaya hazır duruyordu.
Evlensene benimle.
Ağzımdan çıkmıştı işte iki kelime. Günler ve geceler boyunca hislerim arasında dönüp durduğum, bazenleri kemik gibi kalbimdeki yaralara batan ve peşime çirkin bir canavar takan düşüncelerin içinden sağ çıkabilmiş; sonunda, sayısız kez tekrara döktüğüm bu anı hiçbiriyle kıyaslayamayacağım şekilde korkusuzca yaşatmıştım. İkimize de elbette.
Korhan'ın yüzünü sertçe yalayıp geçen şaşkınlığın izlerini inceledim o ân, küçük bir o şeklini alan aralık dudaklarına baktım. Çene kemiğine, dudakları ve burnu arasındaki tabuttan boşluğa kaydı elalarım, oradan burnuna, hafiften belirgin elmacık kemiklerine, koyulaşan yeşil hareli gözlerine... Kalbim zamanı geride bırakacak kadar hızla çarparken kolları arasında kaybolmaktan, heyecandan kısa çaplı bir baygınlık geçirmekten korkuyordum.