Zorluklarla ayakta kaldığı hayatında bir de bursla kazandığı üniversitesini ilerletmeye çalışan Yağmur, hayatının en büyük pişmanlığını yaptı... Birine aşık oldu.
O adam o'ndan sadece kalbini almadı... ama geride yalnızca pişmanlıklar kaldı.
Peki yı...
Twitter'da aktifseniz orada da buluşabilirizzz: (@izgocean)
Bölüme başlamadan önce yıldızlara dokunup yorum yapmayı unutmayın. En azından sevdiğiniz paragraflara anlamlı emojilerinizden koyabilirsiniz (🔗🌧️)
Hata var mı kontrol edemeden atıyorum, buyrunuz.
#ahzar
Bölüm şarkısı: Çağan Şengül/ Emre Aydın -Beni Anla Çağan Şengül/ Mavi Gri- Sana Bir Gün Anlatırlar
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
AHZAR-
12. TUTSAK
Geçmiş
Kirpiklerime külden izler bırakan koyu karanlık, içimi renk cümbüşüne bulayan o ağır hisse tezat bir yoğunlukla göğsüme çarparken saniyeler içinde havalandığımı hissederek gözlerimi araladım sessizce. Kalbime ait damarların ağızlarından kan değil lav dökülüyordu sanki. Sıcaktı. Buz kesen tenimin aksine içim sıcacıktı.
İlerleyen bir şeyin, geniş gövdeli bir kucağın arasında olduğumu zar zor da olsa kavradığım ân parmaklarımı dudakları üzerinden çekmeden kaşlarımı çattım ve elimin altındaki bedenden kurtulmak için çırpındım anısızın."Rahat dur," diyen sesin sert soluğu önce parmak uçlarıma düştü, ardından saçlarımın arasına sızarak orayı çepeçevre yaktığında bir an duraklasamda ağzımın içine tüneyen gülüşle başımı boynuna yaklaştırdım.
"Yorulmak istiyorum," diye fısıldadım boynuna doğru, hiçte ayık olmayan kelimelerle. "Dans etsene... benimle."
"Yoracağım ben seni, sabret."
Omuzlarımı şımarık bir edayla silkerek başımı yeniden kaldırdım sert omuzundan. "Sen yorma beni... küsüm sana ben," diye mırıldandım dargın dargın. O ân güldüm tekrardan. "Deniz... çok güzel dans etti benimle. Nerede ki o? Onu istiyorum..."
"Bu gece yanında mı kalacak?" dediğini duydum bir sesin, Batu'ydu. Asfalta düşen adım sesleri ve rüzgarın uğultusu yoğundu.
Sert bir nefes aldığını işittim, kolları arasında olduğum adamın. Bedeni gergindi. "Başka çare yok," diye konuştu tekdüze bir sesle, dudakları üzerinde hafif gel gitlerle sürtünen parmak uçlarımı aşındırdı sıcak nefesleri. "Önce şu ayyaşı ayıltmam lazım. Sonra Deniz piçinin icabına bakacağım."
Deniz...
Tenimin üzerinden kayan ürperti içime ulaşmazken kıpırdanarak onu iteklediğimde puslanan elalarım zifiri karanlık etrafa uzanıyordu. Dudaklarından düşen homurtular beni durdurmazken, "Bırak..." diyebildim içini çeken harflerle, saçlarım omuzunun üzerinde savruluyordu.